Ertuğrul Karakuş

Meleguş


Скачать книгу

temsil eden örnek ve mücadeleci gençler vardır.

      “Hastalığın Sorun Değil” adı hikâyedeki tembel köylü, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” hikâyesindeki anne, “Gurban” hikâyesindeki zengin aile, “Annagül Hak-Hukukun Üstünde” hikâyesindeki Geldi Ağa, “Hayal Deryasında” hikâyesindeki “Garrı Ağa(Yaşlı Amca), “Han Küyli” hikâyesindeki tembel kahraman, köy hayatındaki eski yeni çatışmasında eskiyi, olumsuzu temsil ederler.

      Yine; “Hastalığın Sorun Değil” adı hikâyedeki dürüst, çalışkan ve cesur kadın, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” hikâyesindeki Akca, “Gurban” hikâyesindeki önceleri hizmetçi olarak ezilen sonra da kolhozda gayretle çalışan Gurban, “Annagül Hak-Hukukun Üstünde” hikâyesindeki Geldi Ağa’nın hanımı, “Han Küyli” hikâyesindeki çalışkan kadın ve diğer kolhozcular, köy hayatındaki eski yeni çatışmasında yeniyi, olumluyu temsil ederler.

      Hikâyelerde köylünün bir dönem içerisinde bulunduğu fakirlik, A. Durdıyev tarafından bazı hikâyelerde bütün gerçek ve yalın hâliyle yansıtılır.

      “Evin içinde kürküne sarılıp, tatlı bir uyku uyuyan Muhammet, gürültüden uyanıp miskin gözlerini aniden açtı. Taş atsan durmayacak kadar evin delik deşik açık yerlerinden buz gibi soğuk geçiyordu, çatı örtüsü ise pat-pat ses çıkartarak iplerini kopartıp uçup gidecek gibiydi. Muhammet:

      – Aman Allah’ım, bu gece amansız ve zorlu bir gece olacağa benziyor! diyerek, üstüne kürkünü alıp, ayakkabılarını giyip dönüp dışarıya çıktı. Ayazın tesirinden ayakları sertleşmiş, parça parça yarılmıştı. Ayaz onun dişlerini şakırdatmış, etinden geçip kemiklerine kadar işlemişti.” (Meleguş)

      Bütün fakirliğe rağmen köylüler, kendilerine hayatları içerisinde bir meşgale bulur. Türkmen köylüsünün at yarışı merakı da bunlardan birisidir. A. Durduyev, Türkmen köylüsünün at sevgisi ve at yarışı merakını ayrıntılı bir şekilde tasvir eder:

      “Aniden Muhammet arkadaşlarına:

      – Atınızı çıkartın!diyerek yüksek sesle çağırdı. Muhammet Meleguş’un üstüne binip, topluluğun ortasından birkaç ayak hareketi yaptırarak, oynatmaya başladı. Bunu insanlar görüp, Meleguş’un heybetli haline hayranlıkla bakıyordu. Bütün halkın sevgisi ve ilgi dolu bakışları, Meleguş’un üstündeydi. Daha kötüsü de, topluluğun çoğu atı izleyerek, “Bu at benim olsaydı!” diye içlerinden geçiriyordu. Meleguş’u, buraya kadar bütün memlekette ün kazanan diğer kara(güçlü) atların yanına gönderdiler. Meleguş tüm topluluğun ilgisini çekmişti.” (Meleguş)

      Bu at sevgisi ve at yarışı merakı gibi konular, köylülerle ilgili hikâyelere yansıyan en masum unsurlardır denebilir. Birçok hikâyede A.Durdıyev, köylünün cehaletini de en yalın hâliyle tasvir eder.

      “Kartal Pençesinde Bir Güzel” adlı hikâyede on yaşındaki oğluna, türlü hilelerle genç bir kızı gelin alıp ona işkence eden zengin bir köylü kadınının kendisi uyaranlara verdiği cevap dikkat çeker:

      “– A gız, Oguldursun, neden gelinini böyle kötü horluyorsun? O da insan çocuğu değil mi?dediklerinde, Oguldursun çenesini şişirip, yukarıya kaldırıp;

      – Siz, yüzükaralar! Bilmiyorsunuz. “Gelini baştan, oğlanı yaştan!” demişler. Şu zamanda onu ezmezsem daha sonra o benim oğluma yaramaz, deyip cevap verirdi.” (Kartal Pençesinde Bir Güzel)

      Zalim bir zengin kadın karakteri olan Oguldursun’un “Şu zamanda onu ezmezsem daha sonra o benim oğluma yaramaz.”deyip gelinine türlü işkenceler yaparken dayandığı temel nokta da hikâyede “gelenekler”, yani “eski” anlayış olarak gösteriliyor. Çünkü Oguldursun, yaptığı işkenceleri “Gelini baştan, oğlanı yaştan demişler!” diyerek bir atasözüyle haklı çıkarmaya çalışıyor.

      Hikâyelerde köy hayatına yönelik olumsuz unsurlar olarak “dedikodu”, “ön yargı ile kınama”, kız çocuklarına baskı, varlıklı insanların köylülere zulüm etmesi gibi durumlar da dikkat çeker.

      A.Durdıyev’in hikâyelerinde eski-yeni durum tasviri olarak “Hayal Deryasında” adlı hikâye dikkat çeker. Garrı Aga (Yaşlı Amca) rüyasında şehre gider. Devrim sonrasında şehirlerde çok gelişmiş, düzenli bir hayat kurulmuştur. Garrı Aga (Yaşlı Amca) köylü olduğu hâlde traktörü hayal deryasında görür:

      “Bir baktı ki, etrafını toz kaplamış… “Allahım, bu ne böyle?” diye tozun yükseldiği tarafa yöneldi, bir tarlada beş-altı tane traktör tarlayı sürüyordu. Yaşlı amca traktörlerin toprağı karıştırmasını hayranlıkla izleyerek, onların yanına tüm içtenliğiyle yaklaştı. Tam o sırada, traktörlerin kumu dökmesini, karıştırmasını şaşkınlıkla izlerken, bir traktör tüm hızıyla kumu ezerek amcanın üzerine doğru geldi ve yaşlı amca bunu görüp: “Kumun altında kalıp helak olmayayım!” diyerek, geriye doğru gitti…” (Hayal Deryasında)

      Genel olarak, A.Durdıyev’in hikâyelerinin neredeyse tamamında, köylülerin Devrim sonrası kolhoz hayatına ayak uydurma süreci ele alınır denebilir. Hikâyelerde köylülerle ilgili dikkat çekilen noktaları şu şekilde sıralayabiliriz:

      * Hikâyelere göre, Devrim sonrasında köylüler, eski gelenekleriyle yeni sistem arasında bir bocalama dönemi yaşamışlardır.

      * Hikâyelere göre, özellikle zenginler ve mollaişanlar(halkın dinî duygularını sömürenler), köylülere zulmetmişlerdir.

      * Bütün bu olumsuzluklar, yeni sistem tarafından köylerde açılan okuma salonları, zenginlerin arazilerinin fakirlere verilmesi ve eğitim girişimiyle aşılmaya çalışılmıştır.

      Eğitim

      Agahan Durdıyev’in hikâyeleri, 20.yüzyılın ilk yarısında yazılmıştır ve Sovyet rejiminin ilk yıllarındaki eskiyeni çatışmasını ele alır. Hem yazıldığı dönemin özellikleri hem de A. Durdıyev’in ideolojik eğilimi dolayısıyla, bu hikâyelerde eğitim konusu doğrudan veya dolaylı olarak en sık ele alınan konulardan birisi olmuştur.

      “Vatansever Çobanlar”, “Hayal Deryasında”, “Camal”, “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı”, “Kartal Pençesinde Bir Güzel”, “Gurban” adlı hikâyelerde özellikle eğitimsizliğin toplumu düşürdüğü durum ve eğitimin gerekliliğine dikkat çekilir.

      Hikâyelerde öncelikle Türkmenlerin “eski” eğitimsiz yaşamları sonucunda oluşan âdetlerin toplumu düşürdüğü durum örneklendirilir.

      “– Türkmen’in eski âdeti kurusun: Nice gül yüzlü kız ve oğlanların ömürlerini harap ediyorlar, diyorlardı.” (Kartal Pençesinde Bir Güzel)

      Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, yazar, önce durum tespiti yapıyor. “Kartal Pençesinde Bir Güzel” adlı hikâyede Akcamal’ın başına gelenler, zenginlerle “işan”ların yaptığı haksızlıklar, köylünün dedikoduları eğitimsizliğin toplumu getirdiği durumun birer göstergesidir.

      Yine “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” adlı hikâyede, annenin kızına karşı tavrı ve çelişkili tutumunun temel nedeni de eğitimsizliktir.

      “Gurban” adlı hikâyede de, bir zenginin evinde hizmetçi olarak çalışan ve sadece kendi içinden söylenmekten başka tepki gösteremeyen kahramanın kendini savunamamasının sebebi de eğitimden yoksun olmaktır.

      Eğitimsizliğin sonuçlarını hâl-hareketlerine en güzel yansıtan hikâye kahramanlarından birisi “Han Küyli”