Mirzatay Joldasbekov

Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev


Скачать книгу

soyan zenginlerin gözü dar

      Süyünbay Aronulı ozanların Issık Göl’deki atışmasına katıldı

      Kavruk buğday, darı bile yemedik

      Bizde oruç tutacak bir güç mü var!

      Yıl boyunca aç dolaşır yoksul er

      Zengin kurttur, fakirlerden oğlak yer.

      Her belayı bu dünyada başlatan

      Hoca, molla cehenneme çok gider.

      Yalanınla ayetler din olur mu?

      Baksı, kâhin dindeyken cin olur mu?

      Peygambere yakın olan oruç tut,

      Tutmaz isem günah mıdır, de, unut!

      Jambıl, Jetisu Beyler’in önünde Süyinbay’ın icraatlarını kendi kulaklarıyla dinlemişti.

      Süyinbay’ın Jambıl’a olan tesiri özellikle ‘Şagım’, ‘Kedey küyi’, ‘Sat saylanarda’, ‘Manke turalı’, ‘Şaltabaya’, ‘Kali’, ‘Kökimu’, ‘Çarın fermanı hakkında’, ‘Zildi buyrık’ ve diğer birçok yırında hissedilmektedir.

      Süyinbay, atışmaların büyük ustasıydı. Katagan, Arıstan-bek gibi Kırgız ozanlarıyla, Kantarbay, Jantay, Tatti kız, Kesken kekil, Özipa, Kunbala, Karga, Tezek töre gibi Kazak âşıklarıyla yarıştı. Ne yazık ki bu icraatlarına çoğu günümüze kadar ulaşamadı. Bu şiirlerinde onun açık sözlülüğü ve ozanlık yeteneği çok bariz bir şekilde görülmektedir. Zenginlerin eksikliklerini eleştirmekte, fakirleri korumakta, halkların dostluğunu yaşatmakta, adaleti ve yiğitliği yüceltmektedir.

      Anne babasını çok erken yaşta kaybeden Süyinbay, fakir ve öksüz hayatın tüm zorluklarını fazlasıyla tattı. Hayatta kalabilmek ve karnını doyurabilmek için akrabalarının kuzularını otlattı. Cüzler ve boylar arasındaki çatışmalar, kendi gözleriyle gördüğü zenginlerin zorbalığı ve despotluğu onu çok derinden yaralıyordu. On iki yaşındaki Süyinbay Maytöbe yaylasının eteğindeki Keregetas’ta kuzuları otlatıp şarkı söylerken kayaya bir konup, bir uçarak birbiriyle didişip gürültü yapan kargaları görüp kendisini kargayla atıştırır.

      Süyinbay:

      “Selamünaleyküm, Karakarga hey!

      Uçuruma yuva yapmak nasıl şey?

      Gürültüyle kafamızı şişirdin

      Dinlemez mi hâlimizi hâkim bey?

      Çığrışarak durmadınız ikiniz.

      Bölünmeye arsa mıdır, ev mi, ney?

      Karga:

      “Sen Süyinbay, kuzu baktın, mal yaydın,

      Kaderine razı oldun, hak saydın

      Mazlum çocuk, sivrisinek sokunca

      Yaprakları örtü diye çok yaydın

      Seni yiyen düşmanlara kin duyup

      Yakaladım tuzak kurup ağ ile

      Sen gibiyim zavallı, bir başına

      Yersiz yurtsuz dolaşırım boşuna

      Sevimsiz görünüşümüze işimiz uygun,

      Yaradan’ın ben de şaştım işine”.

      “Sutartkış”, N.Hulupov.

      Daha sonra karga onların da arasında kuvvetlilerin çıktığını, yaşlı karga, karakarga ve kuzgun karga olarak üçe bölündüklerini, iki karganın birbirinin konuşmasına müsaade etmeyip, birliğin bozulduğundan bahsederek, sözlerini şöyle tamamlar:

      “Bizim elde bey de çoktur, büyük çok,

      Göç eyleyen, kan kaybeden geyik çok.

      Öfkelendim, biliyorum Süyinbay,

      Yetim, duldan sıra sıra höyük çok

      Zavallıyım, bahtım, yazım hep kara

      Dışım mutlu, içerlerim dert, yara

      Yaradan’ın böyle belki yazdığı

      Hak işine bulunur mu bir çare?”

      Süyinbay:

      “Karga duydum ben hâlini sağ salim

      Acıyacak benim de yok mecalim

      Halk içinde fazla imiş kuzgunlar

      Kan emici, tatlı dilli, hep zalim!” deyip

      Kargaya böyle gürültü yapacağına birleşerek ekin ekip birlik olmayı, adil olmasını söyler:

      Karga canım, iyi yaşa, hoşça kal,

      Müsaitken haber gönder, haber al

      Görüşürüz belki mahşer gününde

      Görüşürüz gelmez ise kötü hâl

      – diyerek kalabalık fakirin güzel günlerini gelecekten umut ederek otlayarak giden kuzu ve oğlakların peşinden koştu.

      “Koyun çobanı çocuk, N. Hludov.

      “Süyinbay âşığın yanında”, İ. Kaplan.

      Atışmaların dili sade ve ahenklidir. Genç Süyinbay hayatın felsefi düşüncelerini alarak toplumun sosyal sorunlarına ışık tutuyordu.

      Süyinbay çok kabiliyetli bir ozandı ve her kapalı kapıya (konuya, soruna) anahtar bulabiliyordu. Muntazam şiirsel söylemlerin yanı sıra ardında halk içinde sayısız vecize ve derin fikirler bıraktı.

      Jambıl muazzam aktarımlarını, epik mirası, açık sözlülüğü ve halkını anlatmayı Süyinbay’dan öğrenmişti. Kardeşlik, doğruluk, adalet gibi konuları işlerken hep onu örnek alırdı ve hayatı boyunca üstadına olan saygısını ve hayranlığını dile getirirdi.

      1889 yılında Süyinbay vefat ettiğinde, Jambıl bir yıl boyunca merhum hocasını andı, arkasından gözyaşı döktü. Bir yıl sonraki Süyinbay’ı anma töreni Naymanbay bölgesinde yapılmıştı. Törene bozkırın her köşesinden ozanlar geldi. Bu anma ve şiir geleneklerinin devam ettirilmesi Jambıl’ı çok yakından tanıyan ünlü ozan Abdilda Tajibayev’in ‘Akınlar’ (Âşıklar) adlı şiirine konu olmuştu. Bu şiir Devlet ödülüyle mükâfatlandırılan yazarın daha sonra yayınlanan ‘Köne Koñırav’ (Eski Zil) adlı kitabında yer aldı.

      Süyünbay Aronulı Müzesi. Karakıstak, Jambıl Kasabası.

      JAMBIL’IN ŞAİRLİK USTALIĞI

      Büyük kültür insanlarının yıldönümlerinin kutlanması ve bu kutlamaların halk törenlerine dönüşmesi emsalsiz bir milli gelenektir.

      Ozanın jübile kutlanması sadece bir bayram değildir. Aynı zamanda onun sanat mirasının değerlendirilmesi, çok yönlü analizi ve bir bakıma toplum ve edebiyat fikirlerinin forumudur. Ozanın anısına yapılan kutlamaların önemi zengin yemek masalarıyla veya süslü faaliyetlerle değil, törene hazırlık sırasında toplanan bilgilerle, yapılan