Зия Гёкальп

Türk Medeniyet Tarihi


Скачать книгу

kendi namına yahut sülalesi namı hesabına gasbeder. Bu suretle davet sahibi, davetine mukabele edemeyen zümreyi kendi hâkimiyeti altına alır.

      “Totem”, maşerî vicdanın timsali olduğu gibi onun haiz olduğu velâyet-i âmmenin de timsalidir. Bir zümreye ait totemin bir ferd tarafından gasbedilmesi, o zümreye ait velâyet-i âmmenin kendi namına gasbedilmesi demektir. İptidaî cemiyetlerde “hâkimiyet” Totem’e sahip olanındı. Bu sahip, eğer bizzat cemiyetse, hükûmet, cumhurî ve demokrattı; eğer bir zümre ise hükûmet feodal ve aristokrattı, eğer bir ferd ise hükûmet otokrat ve emperyalist idi.

      Umumiyetle, Totemizm’in ilk devrinde, semiyyeler, demokrat ve cumhurî idiler; hâkimiyet ferdî değil, maşerî idi. Demek ki; bütün cemiyetlerde, âmmeniruyelâyeti, ferdin velayetinden daha evvel teşekkül etmiştir. Çünkü bütün kavimler “İlk Totemizm” devrinden geçmişlerdir. Bunlar, cumhurî ve demokrat hâllerini Totemizmin ikinci devrinde kaybederler. Çünkü bu devrede “Potlaç” adlı yeni bir müessese zuhur ederek Totemlerin fertler tarafından, zümrelerden, kendi namlarına veyahut sülaleleri namına gasp edilmelerini intaç etti. Bu suretle cemiyetler, cumhurî ve demokrat hâlinden, feodal ve aristokrat şekline geçti. İleride göreceğiz ki; bu içtimai inkılâb, ilahlar ve ervah aleminde de yukarıki ve aşağıki tabakaları vücuda getirdi.

      Potlaç ve Mukavele: Potlaç “mukavele”nin de menşeidir. Totemizm’in ilk devirlerinde, “mukavele” müessesesi de yoktu. Zümreler, kendilerine lazım olan eşyayı başkasından çalmakla yahut hibe tarikiyle malik olabilirlerdi. Potlaçta, bir tarafın kendi emvalinden hibe ettiği eşyaya mukabil, diğer taraf da kendisinin imal ve istihsal ettiği maddelerle mukabele etmek mecburiyetinde idi. Bu mukabeleyi yapamayan, derhâl maşerî prestijini, içtimai velayetini, umum arasındaki haysiyetini ve şerefini kaybederdi. Binaenaleyh, behemahal, mukabeleye mecburdu. “Sözünde durmak”, “ahde vefa” gibi şeyler bu suretle maşerî bir müeyyideye malik olmuşlardı.

      Bugünkü Kürtlerde Potlaç: Potlaç’ın bir izine bugünkü Kürt aşiretlerinde tesadüf edilir: Bu iz “Kuryelik” müessesesidir. Bir baba oğullarını sünnet ettireceği zaman, evvela her çocuğuna bir “kirve” bulur.

      “Kirve”nin iki vazifesi vardır:

      Birincisi, çocuk sünnet olurken onu bir yastık üzerinde oturttuktan sonra çocuğu onun dizleri arasına verirler. “Kirve”, çocuk çırpınmasın diye kollarını elleriyle ve bacaklarını da bacaklarıyla muhkemce zapt eder. Bu sayede sünnetçi, işini büyük bir emniyet ile yapmaya imkân bulur.

      “Kirve”nin ikinci vazifesi sünnet düğününün bütün masraflarını kesesinden harcaması ve sünnet yapan ailenin fertleriyle bütün davetlilere, hatta bütün köylülere, oba halkına ayrı ayrı hediyeler ve hilatlar vermesidir.

      Fakat “kirve” bu masrafları büsbütün hasbi olarak yapmaz. Çocuğun babası “kirve”ye bu masraflarından daha kıymetli olmak üzere büyük hediyeler takdimine mecburdur.

      Eğer çocuğun babası, “kirve”ye onun masraflarına faik hediyelerle mukabele etmezse halk arasında bütün şeref ve haysiyetini kaybeder. Binaenaleyh “kirve”nin büyük masrafları bir nevi ikraz mukavelesidir ki efkâr-ı âmmenin takbihi gibi, münteşir fakat çok kuvvetli bir müeyyideye malikdir. Bu müeyyide sayesindedir ki manen ikraz etmiş olduğu meblağları mürekkep faiziyle beraber almış olur.

      Bundan başka “kirvelik” iki aile arasında akrabalıktan daha kuvvetli bir tesanüt ve teavün husule getirir, hatta, kadınlarla erkekler arasındaki kaçgöçü bile kaldırır.

      Bu kaide, Cenubi Türkmenlerde de mevcuttur. Bunun Kürtlere, Cenubi Türkmenlerden geçmiş olması ve “sağdıç”lığın da bunun bir şekli olduğu, bazı emmârelerden anlaşılmaktadır.

      Eski Türklerde Potlaç: Eski Türklerde potlaça benzer gayet müsrifâne, muhteşem bir ziyafet vardı ki adı “Toy”du:

      “Dirse Han dişi ehlinin sözüyle ‘Ulu Toy’ eyledi, hacet diledi. Attan aygır, deveden buğra, koyundan koç kırdırdı, İç Oğuz, Dış Oğuz beylerini üstüne yığınak etti.

      Aç görse doyurdu. Çıplak görse donattı. Borçluyu borcundan kurtardı. Tepe gibi et yığdı. Göl gibi kımız sağdırdı.36

      Eski Oğuzların Hanlar hanı ve beylerbeyi ile beraber yirmi dört Oğuz beyini cami olan resmî toylarına “şölen” adı verilirdi. “Şölen” ziyafetlerinde de aynı masraflar ve israflar yapılırdı.

      Eski Oğuzlarda mutlaka her gün, obaların birinde “şölen” vardı. Bütün beyler, bu “şölen”de toplanarak müzakereye ve ziyafete iştirak ederlerdi. Bu yerlerin halkı da resmî divanlara iştirak etmemekle beraber, ziyafete iştirak ederlerdi. Yerler, içerler, giyinir kuşanırlar, borçları verilirdi.

      Mamafih bu ziyafetlerden hiçbiri “potlaç” mahiyetinde değildi. Eski Oğuzlarda “potlaç” müessesesini, tam olarak yalnız “Salur Kazan”ın evini yağmalatmasında görürüz.

      “Salur Kazan”, “Korkut Ata” zamanında Oğuzların beylerbeyi idi. Hâkimiyet ismen “Bayındır Han”da olmakla beraber, fiilen “Salur Kazan”da idi. Bunun sebebi, “Salur Kazan”ın evini yağmalatması yani “potlaç” yapması idi:

      “Üç Ok, Boz Ok yığınak olsa Kazan evini yağmalatırdı. Kazan bir gün yine evini yağmalattı. Ama Dış Oğuz beraber bulunmadı. Yalnızca İç Oğuz yağmaladı.”

      “Ne zaman, Kazan evini yağmalatsa helalinin elini alır, dışarı çıkardı. Ondan sonra hazır bulunanlar yağma ederlerdi.”37

      “Kazan”, bu suretle evini yağmalatmak sayesindedir ki; hem “İç Oğuz” hem de “Dış Oğuz” üzerinde bir prestij ve velayet sahibi olmuştu. Bu sebepledir ki, bu kere “Dış Oğuz”u yağma toyunda bulundurmamakla, onun üzerindeki velayetini derhâl kaybetti; “Dış Oğuz” beyleri bu haberi işitir işitmez, derhâl, “Kazan”a gelmeyi terk ettiler: “Dış Oğuz beylerinden Uruz, Emen ve kalan beyler bunu işittiler. Dediler ki: Bak bak! Şimdiye değin Kazan’ın evini beraber yağma ederdik. Şimdi neden beraber olmadık? İttifakla cemi Dış Oğuz beyleri Kazan’a gelmediler, adavet eylediler.”38 Dış Oğuz beyleri, bununla da kalmayarak isyan hazırlıkları görmeye başladılar: “Uruz, gayet soht oldu. Dış Oğuz beylerine adam saldı: ‘Emen gelsin, Alp Rustem gelsin, Dönebilmez Dölek Evren gelsin, geri kalan beyler hep gelsin.’ dedi Dış Oğuz beyleri hep yığınak oldu.”39 Uruz da “Dış Oğuz” üzerindeki velayetini kuvvetlendirmek için “potlaç”a benzer bazı şeyler yaptı: “Uruz ala bargâh otağlarını düze dikti. Attan aygır, deveden buğra, koyundun koç kırdırdı. Dış Oğuz beylerine ağırlık edip onları topladı.”40 “Uruz, cümle beyleri hılatledi.”41 Fakat Uruz evini yağmalatmadığı için, tam bir “potlaç” yapmış olmadı. İşte, görülüyor ki; eski Oğuzlarda hakiki bir “potlaç” vardı. “Kazan” iptida kendi boyuna evini yağmalatarak onları, yani “Salur” boyunu hâkimiyeti altına aldı. Ondan sonra kendi “kol”u olan “Üç Oklar”a yani “İç Oğuz”a evini yağmalatarak onların hepsini hâkimiyeti altına aldı. Daha sonra “Buz Oklar”ı yani Dış Oğuz’u da yağma toyuna idhâl ederek onları da hâkimiyeti altına aldı. Eski Oğuzların, iptida cumhurî ve demokratik iken sonradan aristokratik ve feodal olması, bu “potlaç”ların bir neticesidir.

      Oğuzların umumi totemi “ok”tu : “Oğuz = Ok + Öz” tahlili de gösteriyor ki “Oğuz”, “Ok Aşireti” demekti. “Boz Ok” ve “Üç Ok”