Чарльз Диккенс

Mister Pickwick'in Maceraları I. Cilt


Скачать книгу

Yer ölçümü yapılmıştı, ön hazırlıklar hâlledilmişti. “Bunların sizinkilerden daha iyi olduğuna sizi temin ederim.” dedi karşı tarafın yoldaşı, tabancaları göstererek. “İçine kurşun dizdiğimi gördünüz. Bunları kullanmaya itirazınız var mı?”

      “Kesinlikle hayır.” diye yanıtladı Mr. Snodgras. Bu teklif onu ciddi bir utançtan kurtarmıştı çünkü daha önceki tabanca doldurma bilgisi epey muğlak ve belirsizdi.

      “Öyleyse adamlarımızı yerleştirebiliriz, bence.” diye yorumda bulundu subay, sanki failler satranç taşı, yandaşlar ise hamlelermiş gibi bir umursamazlıkla.

      “Bence yerleştirebiliriz.” diye yanıtladı Mr. Snodgrass; her pozisyonu kabul ederdi çünkü konu hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Subay, Doktor Slammer’a gitti ve Mr. Snodgrass da Mr. Winkle’a.

      “Her şey hazır.” dedi subay, tabancayı uzatarak. “Bana pelerininizi verin.”

      “Emanet sizde, canım dostum.” dedi zavallı Winkle.

      “Pekâlâ.” dedi Mr. Snodgrass. “Hazır olun ve vurun onu.”

      Mr. Winkle anladı ki bu öneri seyirci kalanların sokak kavgasındaki en küçük çocuğa her zaman verdikleri tavsiye gibiydi. Örnek vermek gerekirse: “Git oraya ve kazan.” Takdir edilesi bir öneri, yalnızca nasıl yapılacağını biliyorsan. Pelerinini çıkardı, ancak sessizce. Her zaman pelerini çıkarmak uzun sürerdi ve tabancayı kabul etti. Yandaşlar kenara çekildiler, kamp taburesinde oturan beyefendi de aynı şeyi yaptı ve muharipler birbirlerine yaklaştılar.

      Mr. Winkle her zaman aşırı insaniyete sahipti. Hep sanılırdı ki ölümcül bir ana yaklaştığında gözlerini kapatmasının sebebi kendisi gibi bir insanı incitmeye dair isteksizliğiydi ve gözlerinin kapalı olması, Doktor Slammer’ın olağan dışı ve açıklanamaz davranışını izlemesine engel oluyordu. O beyefendi öne atıldı, baktı, geri çekildi, gözlerini ovuşturdu, tekrar baktı ve en sonunda: “Dur, dur!” diye bağırdı.

      “Tüm bunlar ne demek oluyor?” dedi Doktor Slammer, arkadaşı ve Mr. Snodgrass koşarak yanına geldiler. “Adam bu değil.”

      “Adam bu değil!” dedi Doctor Slammer’ın yandaşı.

      “Adam bu değil!” dedi Mr. Snodgrass.

      “Adam bu değil!” dedi beyefendi, elinde kamp taburesiyle.

      “Kesinlikle değil.” diye yanıtladı ufak tefek Doktor. “Beni dün gece aşağılayan adam o değil.”

      “Epey olağan dışı!” diye bağırdı subay.

      “Epey.” dedi kamp tabureli beyefendi. “Tek soru şu ki bu beyefendi burada olduğuna göre o kişi olsa da olmasa da âdet yerini bulsun diye dün gece arkadaşımız Doktor Slammer’ı aşağılayan kişi sayılmamalı mı?” Kamp tabureli adam, oldukça ağırbaşlı ve gizemli bir havayla bu öneriyi sunduktan sonra bir miktar enfiye çekti ve böyle konularda yetkiliymiş gibi bir edayla düşünceli biçimde etrafına baktı.

      Artık Mr. Winkle gözlerini ve kulaklarını da açtığından, hasmı düşmanlığa bir son vermeyi önermiş olduğundan ve daha sonra söylediğinden anladığı kadarıyla ortada şüphesiz bir yanlışlık olduğunun ortaya çıkmasının arkasındaki gerçek güdüyü saklayarak, bu durumdan dolayı kaçınılmaz biçimde elde edeceği yüksek itibarı anında öngörüp öne atıldı ve dedi ki: “Ben o kişi değilim, biliyorum.”

      “Öyleyse bu.” dedi kamp tabureli adam. “Doktor Slammer’a karşı yapılmış bir hakaret ve derhâl bu işe devam etmek için bir sebeptir.”

      “Yalvarırım sessiz ol, Payne.” dedi Doktor’un yandaşı. “Neden bu gerçeği sabah dile getirmediniz, efendim?”

      “Emin olmak için, emin olmak için!” dedi kamp tabureli adam kızgınlıkla.

      “Senden sessiz olmanı rica ediyorum, Payne.” dedi diğeri: “Sorumu tekrar edebilir miyim, efendim?”

      “Çünkü efendim.” diye yanıtladı cevabını düşünmeye vakti olmuş olan Mr. Winkle. “Çünkü efendim, siz yalnızca giyme onuruna değil bir de tasarımını icat etme onuruna sahip olduğum ceketi giyen sarhoş ve kaba birini tarif ettiniz. Sözü geçen üniforma, efendim, Londra’daki Pickwick Kulübüne aittir. Üniformanın onurunu korumak zorunluluğundayım ve böylece, bana sunduğunuz meydan okumayı sorgusuz sualsiz kabul ettim.”

      “Canım beyefendiciğim.” dedi güler yüzlü ufak tefek Doktor, uzattığı eliyle yaklaşırken. “Cesaretinize saygı duyuyorum. Lütfen söylememe izin verin, davranışınıza hayran kaldım ve sizi anlamsızca bu buluşmaya gelme zahmetine maruz kıldığım için çok üzgünüm.”

      “Lütfen lafını etmeyin, efendim.” dedi Mr. Winkle.

      “Sizi tanımaktan gurur duyarım, efendim.” dedi ufak tefek Doktor.

      “Sizi tanımak benim için de büyük zevk teşkil edecektir, efendim.” diye yanıtladı Mr. Winkle. Böylelikle Doktor ve Mr. Winkle, sonra Teğmen Tappleton (Doktor’un yandaşı) ve sonra da Mr. Winkle ve kamp sandalyesi olan adam ve son olarak da Mr. Winkle ve Mr. Snodgrass tokalaştılar. İsmi sonda verilen beyefendinin tokalaşma sebebi, kahraman dostunun asil davranışına karşı duyduğu aşırı hayranlıktan ileri geliyordu.

      “Bence dağılabiliriz.” dedi Teğmen Tappleton.

      “Kesinlikle.” diye ekledi Doktor.

      “Ancak…” diye araya girdi kamp tabureli adam, “Ancak eğer Mr. Winkle kendini meydan okumadan dolayı incinmiş hissediyorsa; o zaman onu memnun etmek lazım gelir.”

      Mr. Winkle, müthiş bir özveriyle, çoktan memnun olduğunu ifade etti. “Ya da şu da mümkün.” dedi kamp sandalyeli adam: “Beyefendinin yandaşı bu buluşmanın başlarında benden kaynaklanan sebeplerden dolayı kırılmış olabilir durum buysa onu derhâl memnun etmekten mutluluk duyarım.”

      Mr. Snodgrass alelacele son konuşan beyefendinin teklifiyle ilgili teşekkürlerini sundu. Ancak olayların tüm gidişatından duyduğu eksiksiz memnuniyet nedeniyle teklifi reddetmesi gerekecekti. İki yandaş kasaları toparladı ve iki grup da araziyi geldikleri hâllerinden çok daha canlı biçimde terk ettiler.

      “Burada uzun süre kalacak mısınız?” diye sordu Doktor Slammer, Mr. Winkle’a, olabilecek en barışçıl edayla birlikte yürürlerken.

      “Sanırım yarından sonraki gün gideriz.” oldu yanıt.

      “Bu nahoş hatadan sonra sizi ve arkadaşınızı ofisimde ağırlama ve sizinle keyifli bir akşam geçirme zevkini bana yaşatacağınızı umuyorum.” dedi ufak tefek Doktor. “Bu akşam müsait misiniz?”

      “Burada bazı arkadaşlarlayız.” diye yanıtladı Mr. Winkele. “Ve onları bu akşam bırakmayı istemem. Belki siz ve arkadaşınız Bull’da bize katılırsınız.”

      “Büyük zevkle.” dedi ufak tefek Doktor. “Saat akşam on, yarım saatlik bir görüşme için çok geç mi olur?”

      “Ah, hiç de olmaz.” dedi Mr. Winkle. “Sizi arkadaşlarım Mr. Pickwick ve Mr. Tupman’la tanıştırmaktan büyük keyif alırım.”

      “Bu bana da büyük keyif verecektir eminim.” diye yanıtladı Doktor Slammer, Mr. Tupman’ın kim olduğunu aşağı yukarı anlayarak.

      “Kesin olarak gelecek misiniz?” diye sordu Mr. Snodgrass.

      “Ah, kesinlikle.”

      Bu aşamada artık caddeye ulamışlardı. İçten vedalar edildi ve grup ayrıldı. Doktor Slammer ve arkadaşları kışlalarına döndü ve Mr. Winkle yanında Mr. Snodgrass’la birlikte kaldıkları hana döndü.

      Üçüncü