Mikâil Bayram

Selçuklu Anadolusu’nda Devlet-Toplum-Ekonomi / Makaleler


Скачать книгу

medresenin XX. yüzyıldan önce münkariz olmuş olmalıdır.

SONUÇ

      Bu çalışmada gösterilmeye çalışıldığı gibi Türkiye Selçukluları zamanında Anadolu’da bilim, sanat ve kültür alanında büyük bir gelişme kaydedilmiş ve bunun sonucunda sağlam bir toplumsal yapının oluştuğu ve yüksek bir medeniyetin teşekkül ettiği görülmektedir. XII. yy.ın ikinci yarısı ile XIII. yüzyılın ilk yarısında parlak bir dönem yaşanmıştır. Bu fikrî, ilmî ve kültürel gelişmenin, Moğolların Anadolu’yu işgal etmelerini takip eden yüzyılda (1243-1337) tedricen zayıflamaya, toplumsal yapının çözülmeye yüz tuttuğu görülmektedir. Bu devrede daha çok tasavvufi-dinî düşüncenin ön plana çıktığı fark edilmektedir. Bu alandaki faaliyetlerin himaye ve destek gördüğü de görülmektedir. Buna muvazi olarak pozitif (tabiat bilimleri) ilimlere ilgi ve himayenin de azaldığını görüyoruz. XI. ve XII. yy.da Anadolu’da telif edilen eserlerin hemen tamamı tabiat bilimlerine ve felsefeye dair iken XIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Anadolu’da telif edilen eserlerin büyük ekseriyeti tasavvufi-dinî ve edebî eserlerdir Anadolu’daki bu fikrî ve ilmî gelişim ve değişimin sebeplerini maddeler hâlinde açıklamak gerekirse:

      1. XIII. asrın ilk çeyreğinden itibaren çok sayıda mutasavvıf ve dervişler, Moğol istilası önünden kaçıp Anadolu’ya sığınmıştır. Bu tasavvufi zümrelerin Anadolu’da faaliyet göstermeleri sonucu Anadolu’da fikrî denge tasavvuf lehine bir gelişme göstermiştir.

      2. Moğol iktidarının Anadolu halkı üzerinde yarattığı şiddetli fikrî ve siyasi baskı ve gerçekleştirdiği acımasız katliam Anadolu halkını bezginliğe ve ümitsizliğe sevk etmiştir. Bu durum meyus ve çaresiz insanlara umut ve huzur kaynağı olan tekke ve zaviyelere rağbeti arttırmıştır. Bu hızlı mistikleşme tabiatıyla pozitif ilimlere karşı ilgiyi azaltmıştır.

      3. Moğolların Anadolu’da gerçekleştirdikleri katliam ve zulümler pek çok aydın, kültürlü ve bilge kişilerin telef olmasına veya Moğol zulmünden ötürü Batı Anadolu’ya göçmelerine, Anadolu’yu terk etmelerine sebep olmuştur. Özellikle Orta Anadolu’dan uç bölgelere ve Bizans topraklarına yoğun bir göç dalgası yaşanmıştır. Bu durum hâliyle ilmî faaliyetleri olumsuz yönde etkilemiştir.

      4. Moğol hâkimiyeti, Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasi otoritesinin zayıflamasına, ekonomik gücünü yitirmesine sebep olmuştur. Bu da ilim adamlarının himayesiz kalmalarına ve onların Anadolu’dan göçmelerine sebep olmuştur. Ancak XIII. asrın sonlarında istiklallerini ilan eden Türkmen beylerin -sınırlı da olsa- bazı ilim ve fikir adamlarını himayelerine aldıkları görülmektedir.

      5. Moğollar döneminde Anadolu’da Cavlakiler (Kalenderîler), Baraklar gibi birtakım başıbozuk dinî zümreler ortaya çıkmıştır. Genel olarak bilime ve akılcılığa, akli ilimlere muhalif olan bu zümreler Moğol iktidarının himayesinde bütün Anadolu’ya yayılmıştır. Moğollar, Ahi ve Türkmen çevrelere ait müesseseleri sahiplerinden müsadere yoluyla alarak bu zümrelere vermişlerdir. Bu durum Anadolu’da bilimin ve sanatın geri kalmasına sebep olmuştur.

      Burada Konya’nın Selçuklular zamanındaki durumunu çeşitli yönleriyle genel bir tasvirini sunmaya çalıştık. Bu kısa açıklamadan da anlaşılacağı üzere Selçuklu devri Türk kültür ve medeniyetinin en önemli merkezi olan Konya’nın Selçuklular devrindeki durumunu; sosyoekonomik, sosyopolitik ve sosyokültürel yönleriyle ve detaylı biçimde ele almak ve değerlendirmek gerekmektedir. Böyle bir çalışma içine girmek esasen karanlık durumunu muhafaza etmekte olan Türkiye Selçukluları devri Türk kültür ve medeniyetini aydınlatmaya yönelik bir çalışma olacaktır. O devirde kurulmuş müessese ve teşkilatların faaliyet ve prensiplerini, sosyal ve ekonomik değerlerini günümüze getirmek, tanıtmak, gerekirse modernize etmek bu çalışmalar sonucunda mümkün olabilecektir.

      Bilindiği gibi tarih çalışmaları ile geçmişteki müesseselerin, kuruluşların sosyal, siyasi ve kültürel olayların nasıl ortaya çıktıkları, nasıl bir gelişme gösterdikleri, doğruya en yakın biçimde tespit edilmeye çalışılmaktadır. Sonra bu fikrî, siyasi ve kültürel olayların, kuruluşların, günümüze nasıl intikal ettikleri aydınlanmış olmaktadır. İşte bu veriler elde edildikten sonra ekonomist ve sosyologların, geçmişten gelen bu fikrî, siyasi, kültürel ve sosyal olayların kuruluşların aktüel hâle getirilmesi yolları üzerinde imal-i fikir etmelerine ve günümüzde bunların ne şekilde yaşatılacağı ve bunlardan nasıl yararlanılacağı hakkında fikir yürütmelerine imkân doğmuş olacaktır.

      Levha: I

      Altta, Sadreddin Konevî’nin imaret ve kütüphane kitabesi üstte ise Sultan II. Abdülhamid devri Konya Valisi Mehmed Ferid Paşa’nın 1317 tarihli tamir kitabesi.

      Levha: II

      (Yusuf Ağa Kütüphanesi no. 4866, yp. la.)

      Kadı Siracaddin Mahmud el-Urmevî’nin el yazısı.

      Levha: III

      Kutlu Hatun’un mezar taşı kitabesi .......

      Levha: IV

      (Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi no. 4812, yp. la) Kadı Siraceddin el-Urmevî’nin ahfadından Mahmud Çelebi’nin kızı Kutlu Melek Hatun’un Konya’da yaptırdığı Dârü’l-Huffâz’a vakfettiği Tavzihü’l-hâvf adlı eserin kapak sahifesindeki vakıf kaydı.

      Levha: V

      (Konya Yusufağa Kütüphanesi no. 5467, la) Tercümesi şöyledir: Bu kitap büyük emir, soylu, asaletli, ülke ulusu, şehir muhafızı hace-i Cihan diye ünlenen Bedrüddîn Ahmed b. Kayser b. Süleyman Dârü’s-Sadriyye’ye vakfetti, Allah ondan razı olsun. Kıymetli bir rehin koymadan oradan çıkarılmamasını şart koştu. Her kim bu şarta uymazsa Allah’ın laneti üzerine olsun, Allah işiten ve bilendir. 20 Ramazan sene 616. (29 Kasım 1919 tarihlidir.)

      Levha: VI

      (Konya Yusufağa Kütüphanesi no. 4679) Ahkâmu’l-Kubra adlı eseri, (II. cilt) Anadolu’da maliye nazırı olan Celâleddin Mahmud tarafından Konya’da Ahmedek önünde kendisinin yaptırdığı hanikâha vakfettiğine dair olan vakıf kaydı. Bu kayıt 670 (1272) tarihlidir.

      Levha: VII

      Bu belgede adları geçen 20 kişi Safer ayının 10. günü 666 yılında (31 Ekim 1267) Câmiu’l Usûl adlı eserin I. cildini Sadreddin Konevî’den okumuşlardır. Altına da Sadreddin Konevî kendi el yazısı ile bu tespitin sahih olduğunu belirtmiş ve bu talebelerine icazet vermiştir.

      Levha: VIII

      (Konya Yusufağa Kütüphanesi no. 4862) Fütüvvet Teşkilatı’nın Şeyhü’l Meşâyihi (Şeyhlerin Şeyhi) Şeyh Şihabüddin Ömer es-Sühreverdi’nin 627 (1230) yılında Bağdat’ta Eğâlitü’s Sufiye adlı eserin 68a sahifesine kendi el yazısı ile düştüğü bir not. (Konya Yusufağa Kütüphanesi no. 5060) Sadreddin Konevî’nin Ahkâmu’l-Kubrâ adlı eseri Endülüslü Kemalüddîn Ebu’l Hasan Ali’den okuduğuna dair olan sema kaydı. En üstte Konevî’nin kendi el yazısı ile yazdığı temellük kaydı bulunmaktadır.