gelince, son sınıftayken beş yıldır Stanford takımına hep yenilen Varsity takımına ilk zaferini tattırmasıydı. Yüksek maaşlı futbol koçlarının olduğu günlerden önce bireysel randımana önem veriliyordu ama Dick takım ruhunu ve bireylerin takımları için fedakârlıklarda bulunmalarını aşıladı. Hatta Şükran Günü’nde onlardan çok daha parlak başarılar elde eden on bir kişilik bir diğer takıma karşı zaferlerini kutlamak için Blue&Gold San Francisco’daki Market Caddesi’nde kavisli yollardan neşe ile bağırarak ilerlediler.
Ziraat Fakültesinde yüksek lisans yapan Dick, kendisini laboratuvar çalışmalarına adamıştı ve diğer derslere girmiyordu. Aslında kendine öğretim üyelerini tutuyor ve Kaliforniya’ya seyahat masraflarını karşılamak için büyük paralar harcıyordu. Tarımsal kimya alanında dünyanın en iyi uzmanlarından biri olarak saygınlık kazanan Jacques Ribot, Fransa’da yıllık iki bin kazanırken Kaliforniya Üniversitesi tarafından altı bin verilerek ayartılmıştı. O da yetmedi, Hawaii’deki şeker kamışı üreticileri de ona on bin vererek ayarttılar. En sonunda onu tekrar ayartan Dick Forrest oldu. Ona on beş bin verdi ve daha hoş, ılıman iklimi olan Kaliforniya’da beş yılık sözleşme imzaladı.
Crockett, Slocum ve Davidson dehşet içinde ellerini havaya kaldırdılar. Dick Forrest’ın önceden tasarladığı çılgın kariyer buydu demek.
Ne var ki Dick Forrest’ın benzer aşırılıklarından sadece biriydi bu. Federal Hükûmet’ten, savurganlık denebilecek bir maaşla hayvancılık konusunda en üstün uzmanı transfer etti. Aynı şekilde görevini kötüye kullanarak Nebraska Üniversitesinden süt inekleri konusunda en iyi profesörlerinden birine göz koydu. Kaliforniya Üniversitesinin Ziraat Fakültesinin dekanı da kalbini kırdı ve çiftlik yönetiminde çok yetenekli olan Profesör Nirdenhammer’ı sahiplendi.
“Fiyatları çok ucuz, fiyatları çok ucuz.” diye açıklamada bulundu Dick korumalarına. “Yarış atları ve aktrisler satın alacağıma, paramı profesörler satın alarak harcadığımı görmeye tercih etmez misiniz? Ayrıca sizin sorununuz beyler, zekâ satın almadaki oyunu hiç bilmiyorsunuz. Ben biliyorum, oysa. Bu uzmanlık alanım. Onların üstünden para kazanacağım ve onlardan daha iyisini yapacağım. Tükettiğiniz topraklarda yarım çim tanesinin yetişmesi için bile yer bırakmadığınız topraklarda en az bir düzine çimin büyümesini sağlayacağım.
Böylelikle, çılgın bir kariyer, öpüşmek, risk almak, erkeklerin çenelerine yumruk atmak gibi kendine verdiği sözleri kolay kolay yerine getiremeyeceğine inandı korumaları. “Bir sene sonra.” diyerek tehlikeyi önceden haber vermiş oldu. O sırada tarımsal kimyayı, toprak analizi, çiftlik yönetimi konularındaki araştırmalarına devam ediyor, yüksek ücretli uzmanlar topluluğu ile Kaliforniya’da geziyordu. Dick ergenliğe ulaştığında, servetinin sorumluluğunu üstlendiğinde ve tarım konusundaki çılgınlıklarına gerçekten girişimde bulunduğunda Forrest’ın milyonları hızla ve çok miktarda tüketilecekti ve korumalarının tek yapabildikleri ise korkuyla beklemekti.
Yirmi bir yaşına bastığında satın aldığı araziler mükemmeldi. Sacramento Nehri’nden batıya doğru, dağların tepelerine kadar uzanıyordu.
“Olağanüstü bir fiyat.” dedi Bay Crockett.
“Olağanüstü ucuz.” dedi Dick. “Toprak analizi raporlarını görmelisiniz ve de su analizlerini. Ve benim şarkı söylememi duymalısınız. Dinleyin korumalarım. Bu şarkı gerçek bir hikâye. Beni anlatıyor ve şarkıcı da benim.”
Bunun üzerine tuhaf, titrek, tiz bir sesle Kuzey Amerikalı Kızılderililerin, Eskimoların ve Moğolların hislerine hitap edecek bir sesle başladı Dick.
Hu’-tim yo’-kim koi-o-di’!
Wi’-hi yan’-ning koi-o-di’!
Lo’-whi yan’-ning koi-o-di’!
Yo-ho’ Nai-ni’, hal-u’-dom yo nai, yo-ho’ nai-nim’!
“Bu şarkı benim.” diye özür dilercesine mırıldandı. “Bu şekilde kulağı okşadığını düşünüyorum. Bakın, bu şarkıyı hiç kimse duymadı, şimdiye kadar. Nishinamlılar Maidululardan onlar da bu şarkıyı bize kazandıran Konkaululardan aldı. Ne var ki Nishinamlılar, Maidulular ve Konkaulular artık yoklar. Bu çobanların bulunduğu en son köy yok oldu. Toprağı pullukla sürüp havalandırırken siz onları yok ettiniz Bay Crockett, kazanç kaynağınız olan çok bıçaklı pulluklarınız ve toprağı çift sürdüğünüz çiftçiliğinizle. Ve ben bu şarkıyı bir etnolojik rapordan aldım, Amerikan Pasifik Sahil Coğrafyası ve Yer Bilimi Araştırması’nın üçüncü cildinden. Gökyüzünde şekillenmiş ‘Kırmızı Bulut’ bu şarkıyı yıldızlara ve dünyada sabahları açan dağ çiçeklerine ilk olarak söylemiş. Ve ben de size şimdi İngilizcesini söyleyeceğim.”
Kızılderililerin çıkardıkları o tiz sesle, zafer kazanmanın mutluluğu ile havalara uçarak, baldırlarına vurup ayaklarıyla tempo tutarak Dick tekrar söylemeye başladı.
“Meşe palamutları cennetten geliyor!
Kısa palamutları vadiye ekiyorum!
Uzun palamutları vadiye ekiyorum!
Filizleniyorum, ben kara meşe palamudu, filizleniyorum, ben filizleniyorum!”
Ürkütücü bir sıklıkla Dick Forrest adı gazetelerde yer almaya başlamıştı. Kaliforniya’da bir boğaya on bin dolar veren ilk adam olarak şöhret olmuştu. Federal Hükûmet’ten transfer ettiği hayvancılık uzmanı İngiltere’de Rothschilds ilçesi çiftliğinden daha fazla fiyat vererek Hillcrest Başkanlığını aldı. Forrest’ın çılgınlığı olarak hemen anılmaya başlandı çünkü orada bulunan bir tane azametli hayvana beş bin gineden daha az bir fiyat ödemediği söyleniyordu.
“Gülsünler.” dedi Dick eski korumalarına. “Kırk tane Shire tayı ithal edeceğim. İlk on iki ayda onlara ödediğim paranın yarısını silmiş olacağım. Birçok oğul ve torunun babası ve büyük babası olacak. Kaliforniyalılar benden satın almak için çok istekli olacaklar ve üç bin ila beş bin dolara alabilmek için birbirleriyle yarışacaklar.”
Reşitliğin ilk aylarında Dick Forrest buna benzer birçok çılgınlıklar yapmaya devam etti. Ama en akıl almaz olanı ise milyonlarını ilk çılgınlığında batırdıktan sonra bizzat uzmanlarına işlerini devretmesiydi. Dick’in şart koştuğu genel ana çizgileri geliştirmeleri için önlerine öyle çekler koydu ki feci boyutta hatalar yapmaları zaten olanaksızdı. Sonra da iki direkli yelkenli tekneye bir yolcu bileti alarak çılgınlıklar yapmak için Tahiti’ye gitti.
Zaman, zaman korumaları ondan haber alıyorlardı. Bir keresinde dört direkli çelik yelkenli bir geminin hem sahibi hem de efendisiydi ve İngiliz bayrağı asılı olan bu gemide Newcastle’dan kömür taşımacılığı yapmıştı. Bu kadarını öğrenebilmişlerdi çünkü alış fiyatı konusunda ziyaret edilmişlerdi, talihsiz Orion Gemisi’nin yolcuları Dick’in sahibi olduğu gemi tarafından kurtarıldıklarını gazetelerde okumuşlardı ve Fiji kasırgasında mürettebatıyla beraber Dick’in gemisi kaybolduğunda sigortasından parasını almışlardı. 1896’da Klonike’deydi; 1897’de Kamchatka’da ve iskorbüt hastalığı ile boğuşuyordu ve ondan sonra da Amerikan bayrağı ile Filipinler’de görülmüştü. Bir keresinde nasıl ve niçin olduğunu hiç öğrenememelerine rağmen Lloyd tarafından uzun zaman önce terk edilmiş tuhaf bir şilebin sahibi ve efendisi olarak Siyam’ın himayesinde denize açılmıştı.
Zaman zaman iç yazışmaları yapmak zorunda olduğu için çeşitli liman ve çeşitli şehirlerden Dick’ten haber alabiliyorlardı. Bir keresinde Rusya’da yaşadığı bir sıkıntıdan kurtarmak amacıyla Pasifik sahilinin bütün politik tanıdıklarını Washington ile ilişkiye geçmeleri için araya sokmak zorunda