Ахмет Мидхат

Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar


Скачать книгу

sevmesem sizin saadetinizi istemezdim…”

      Cuzella: “Ya niçin bu resme ehemmiyet vermiyorsunuz? Pavlos’a varmaya beni mecbur ediyorsunuz?”

      Marie: “Dedim ya, bu bir resim. Pavlos, gerçi bu kadar değil ama ne kadar zeki, cerbezeli, zengin bir adam.”

      Cuzella: “Ben farz ediyorum ki bu resim daha cerbezeli, daha zengin.”

      Marie: “Farz ile, hayal ile yaşayacaksanız güzel!”

      Cuzella: “Ne yapayım? Şimdilik öyle yaşıyorum. Hem neler hayal ettim, bilseniz gülersiniz.”

      Marie: “Söyleyiniz bakalım.”

      Cuzella: “Gülersiniz diyorum.”

      Marie: “Ne zararı var? Ağlayacağımıza gülelim.”

      Cuzella: “Pencereden hırsız girmiş demiyorlar mı? Herkes dağıldıktan sonra yatağıma girip resmi elime aldım. Hayal ettim ki buraya hırsız gerçekten giriyormuş. Ben de girdiğini görüyormuşum.”

      Marie: “Korkudan çıldırmak işten bile değil.”

      Cuzella: “Hayır korkmamışım, ses de çıkarmamışım. Hırsız her tarafa bakındığı sırada beni görmüş.”

      Marie: “Uykudadır diye sesini çıkarmaz.”

      Cuzella: “Bilakis gözlerimin açık olduğunu da görmüş.”

      Marie: (yürek çarpıntısıyla) “Aman ya Rabbi, yoksa hırsızı böylece gördünüz mü?”

      Cuzella: “Görsem herif kaçabilir miydi? Ben size hayalimi tasvir ediyorum.”

      Marie: “Bir tasvir ediyorsunuz ki âdeta olmuş gibi.”

      Cuzella: “Herif beni uyanık görünce ne yaparım? Aman, canımıza kıyma da ne istersen al, git derim.”

      Marie: “Öyle ya, hırsız bu.”

      Cuzella: “Meğer herif hırsız değilmiş.”

      Marie: “Ya!..”

      Cuzella: “Bu resmin sahibi imiş.”

      Marie: “Deme Allah’ı seversen.”

      Cuzella: “Canım hayal bu ya.”

      Marie: “Of! Yüreğimi oynattınız. Ne kadar da ciddi hayal ediyorsunuz…”

      Cuzella: “Derken, herif iki diz üstüne çöküp bana aşkını ilan etmiş.”

      Marie: “Artık o zaman kim bilir ne kadar zevk duymuşsunuz.”

      Cuzella: “Şüphe mi edersiniz ya? Hem bakınız, dahası var. Ah, hayal âlemi ne geniştir. Hırsız bana demiş ki: ‘Benim buraya böyle hırsız kıyafetinde gelişim, şayet tutulursam beni hırsız diye assınlar da tek Cuzella’nın odasına bir âşık girmiş demesinler diyedir.’ ”

      Marie: “Çok ince fikir.”

      Cuzella: “Böyle bir adam Pavlos’tan daha dirayetli, daha fedakâr sayılır ya!”

      Marie: “Ressam bu resmi istediği yolda tasvir etmiş olduğu gibi siz de ahlakını istediğiniz yolda hayal edebiliyorsunuz.”

      Cuzella: (tebessümle) “Ya zenginliği?”

      Marie: “Zenginmiş de ha? Elbette, hayal bu ya? İstediğiniz kadar mal veriniz.”

      Cuzella: “Pavlos’tan birkaç derece ziyade. Nihayet birbirimize vaatler vermişiz, teminatlar vermişiz. Kıyamet!”

      Marie: (şaşırmışçasına) “Ne güzel hayal! Her hayal böyle olsaydı.”

      Cuzella: “Marie!”

      Marie: “Buyurunuz.”

      Cuzella: “İş hayalden ibaret ya! Ya ben bu hayale hakikat kadar vücut verip de bu gece sabahlara kadar gözlerime uyku girmemişse ne dersiniz?”

      Marie: “Bu kadar uzak bir hayale vücut verişe hayret ederim.”

      Cuzella: “Ah, Marie’ciğim, Marie’ciğim, aşkın ne olduğunu bilirseniz…”

      Marie: “Vay, o ne? Sizden garip bir kelime işittim. Aşk filan diyorsunuz.”

      Cuzella: “Şüphe mi ediyorsunuz?”

      Marie: “Şüphe değil hayret ediyorum.”

      Cuzella: “Niçin, siz beni odundan mı yapılmış sandınız?”

      Marie: “Hayır ama bir kimseye alakanız olduğunu bilmiyordum.”

      Cuzella: “İşte, alaka ettiğimi söyledim ya!”

      Marie: “Vay, bu resme mi alakanız var?”

      Cuzella: “Daha hâlâ anlayamadınız mı?”

      Marie: “Anlamıştım ya, fakat şimdi bütün bütün emin oldum.”

      Cuzella: “Yok ama size bunu sordum. Ya bu hayale vücut vermişsem siz ne yapardınız?”

      Marie: “Ben ne yapardım? Hayalinizin kuvvetine şaşardım.”

      Cuzella: “Of, istediğim gibi söylemiyorsunuz.”

      Marie: “Nasıl söyleyim ya?”

      Cuzella: “Bu resim sahibiyle izdivacıma yardım etmez miydiniz?”

      Marie: “Aa! Korkarım siz aklınızı bozuyorsunuz. Bir hayal üzerine bu kadar şüphesizce davranış…”

      Cuzella: “Canım, hayal meyal sizin nenize lazım? Siz de hayal olarak cevap veriniz.”

      Marie: “Pek iyi, madem siz bu kadar âşıksınız, ben de sizin dostunuzum. Elbette elimden geldiği kadar, daha ziyade bile yardım ederdim.”

      Cuzella: “Ama sizin bu hayaliniz benim kadar kuvvetli mi bakalım?”

      Marie: “Değilse bile kuvvetli farz ediniz. Hayal değil mi?”

      Cuzella: “Şimdi bu gece gelen hırsız, bu resmin sahibi ve benim âşığım olsa da birbirimizle vaatleşmiş olsak izdivacımıza yardım ederdiniz ha?”

      Marie: “O kadar ihtimalleri bir yere toplayabiliyorsunuz da benim size bu kadar dost olduğumu niçin bütün bu ihtimallerin içine katmıyorsunuz?”

      Cuzella: “Dedim ya, eğer sizi kendime pek sadık dost kabul etsem…”

      Marie: “Allah Allah!”

      Cuzella: “Pek iyi, yemin eder misiniz?”

      Marie: “Hazreti İsa buyurmuştur ki ne Allah’ın ismine ne kendi ismine ne göklere ne yerlere yemin etmeyelim. Yeminimiz ‘evet’ yahut ‘hayır’ olsun.”

      Cuzella: “Demek oluyor ki şimdi sizin evetlerinizi hep yemin olarak kabul edeceğim.”

      Marie: “Evet, fakat vallahi size bir hâl olmuş. Hiç de dünyada bu kadar âşıkane hayal görmedim.”

      Cuzella: (ciddi bir tavırla) “Yok ama verdiğiniz sözü hayal olarak vermeyeceksiniz, ciddi olarak vereceksiniz.”

      Marie: “Sizinki ciddi ise benimki de ciddidir.”

      Cuzella: “Pekâlâ, işte büyük bir şükranlıkla söylüyorum ki benimki hayal değil ciddidir.”

      Cuzella bu lakırtıyı söyler söylemez Marie’nin kolundan tutup kütüphane kapısına götürür. Kapıyı açıp bir sıra kitaplardan birkaçını kaldırarak Hasan’ı gösterir. Marie çocuğu görünce büyük bir hayretle “Ay!” diye haykırmak isterse de Cuzella ağzını kapayıp tekrar kütüphaneyi kilitler. Sonra aralarında geçen sözleri ciddi bir tavırla bir daha tekrar ettikten ve Marie’den vaadi dahi ciddi olarak aldıktan sonra, yine kütüphaneye gelip Hasan’ı bir daha görürler. Hasan dahi Marie ile birkaç lakırtı konuşur ve bu işte kendilerine edeceği hizmetten dolayı teşekkür ettikten başka, istediği