Veyis Güngör

Siyasi Katılım


Скачать книгу

bir şans, siyasette, ekonomide ve diğer alanlarda hangi AB üyesi ülkeye nasip olmuştur?”

      Ve dahası yukarıdaki görüşlerimizi bilimsel olarak da tespit etmek için, Türkevi Araştırmalar Merkezi’ne Hollanda genelinde 100 Türk kuruluşu üzerinde bir alan araştırması yaptırdık.

      Türkiye-AB ilişkilerinde Hollanda Türk kuruluşları şöyle düşünmekte: Araştırmaya katılan Hollanda Türk sivil toplum kuruluşlarının yüzde 88,9’u Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemekte ve bunun Türkiye açısından yararlı olacağını düşünmektedir. Türkiye’nin AB üyeliğinin Türkiye’ye zarar vereceğini düşünen ve bu nedenle üyeliği desteklemeyenlerin oranı ise sadece yüzde 3,7 olarak saptanmıştır. Yüzde 7,4’nün ise bu konuda kararsız olduğu görülmüştür.

      Diğer taraftan, Türkiye-AB ilişkilerinde Avrupa Türkleri Köprü mü yoksa Engel mi sorusuna verilen cevap ise şöyle: kuruluşlarının yüzde 72,2’si Avrupalı ve Hollandalı Türklerin, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde bir köprü olduğunu ve bu sürece olumlu katkılar yapabileceğini belirtmektedir.

      Türkiye-Hollanda Sivil Toplum Kuruluşlarının Ortak Çalışmalarına iki somut örnek ise şöyle: KA-DER – IPP ortak çalışması:

      Türkiye’de etkinliklerini sürdüren KA-DER kuruluşu ile Amsterdam’da etkinliklerini sürdüren IPP (Halk ve Politika Enstitüsü) birlikte Türkiye’de Kadınların Politikaya katılımlarını destekleyen bir program üzerinde ortak çalışmalar yapmaktalar. Bu çerçevede Hollanda’ya gelen KA-MER yöneticileri IPP tarafından organize edilen bir seminerde konuya ilgi duyan farklı Hollanda sivil toplum örgütleri temsilerine Türkiye’de kadın ve politikaya katılım hakkında bilgi verdi. Hollandalı sivil toplum örgütleri AB’ye girmeye hazırlanan Türkiye’de parlamentoda % 4.4 oranında kadının temsil edildiğini Yerel yönetimlerde de bu oranın %1’lerde kaldığını öğrendiler. Böylece bu alanda Türkiye’deki sivil toplum örgütleriyle bu alanda ortak projeler yapmak isteyenler bilgilenmiş oldu ve önümüzdeki yıllar için ortak çalışmaya başlangıç yapıldı.

      Bir diğer örnek ise: Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinde gençlik alanında bir başka ortak çalışma da Ankara’da etkinliklerini sürdüren Başkent Gençlik Federasyonu ile Hollanda’da etkinliklerini sürdüren Türkevi Araştırmalar Merkezi’nden geldi.

      Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin ev sahipliğinde Başkent Gençlik Federasyonu Hollanda’ya 3 günlük bir çalışma ziyaretinde bulundu. Çalışma ziyaretinin amacı Türkiye Hollanda arasında kuruluşlar arası iletişimin geliştirilmesi, ortak işbirliklerinin yapılması, ilgili Hollanda kurumlarının bilgi ve tecrübelerinin Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine yansıtılması ve uzun dönemde Türkiye’deki sivil toplum hayatına katkıda bulunmaktı. Bu amaç doğrultusunda Ankara Heyeti Hollanda’daki siyasi parti temsilcileri, Türk kökenli milletvekilleri, gençlik ve göçmen kuruluşları, Sendikalar, Türk sivil toplumu örgütleriyle görüştü.

      Ziyaret programının önemli bölümünde ben de bulundum. Başkentli gençler alışılmışın dışında, kendilerinden emin, ne dediklerini bilen bir çok konuda mesela Türkiye’deki azınlıklar meselesinde net görüş sergilediler. Hollandalı kurum temsilcileri o güne kadar Hollanda basınından duydukları bazı konularda birinci elden bilgi aldıkları için bir çok konuda şaşkınlıklarını gizleyemediler. Dolayısıyla ikili ilişkilerin, yani sivil ilişkilerin işte bu yönü yani bilgiyi direk edinme kolaylığı var. Bu tür girişimler hiç şüphesiz yukarıda sözü edilen Avrupa halklarının Türkiye ve Türkler hakkındaki çoğu önyargılarının bertaraf edilmesine katkıda bulunmaktadır.

      Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Evet yukarıda da izah edilmeye çalışıldığı ve Hollanda’daki Türkler üzerine yapılan bir alan araştırması sonuçlarında da görüleceği üzere, Türkiye-AB ilişkilerinde Avrupa Türklerinin önemli bir görevi bulunmaktadır. Türkiye-AB sürecinde olumlu yönde katkıda bulunacaklardır. Artık hem Türkiye için hem Avrupa Türkleri için yeni bir süreç başlamıştır. Avrupa’daki Türklerin varlığı kanaatimizce Türkiye için önemli bir şanstır. Diğer AB üyelerinin böyle bir şansları olmamıştır. Avrupa Sivil Toplum kuruluşlarına ulaşmanın en kolay yolu elbette Avrupa’daki Türk Sivil Toplum kuruluşları aracılığıyla gerçekleşebilir.

      Şu gerçeğin altını bir defa daha çizerek sözlerime son vermek istiyorum:

      AB-Türkiye ilişkileri; Sadece hükümetler arası, bakanlıklar arası, ilgili komisyonlar arası sınırlı olmayacaktır. Karşılıklı ilişkilerde, belediyeler, ticaret odaları, sendikalar, federasyonlar, kültür kuruluşları, odalar, dernekler, vakıflar, kulüpler, kooperatifler, kısacası sivil toplumu oluşturan tüm birimler AB-Türkiye entegrasyonu sürecinde arzu ederlerse aktif olup kendi çaplarında bu uyum sürecine katkıda bulunabilirler.

Mart 2005

      Başbakanla Yapılacak Sabah Kahvaltısı…

      Geçen hafta Hollanda T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlamaya hazırlanmıştı. Sefaretimiz başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerimiz, girişimcilerimiz, turizmcilerimiz amansız bir hazırlığın içine girmişlerdi. Program genel hatlarıyla ortaya çıkmıştı. Tam bir telaş içindeydi millet. Biz de sayın başbakanımızla bir sabah kahvaltısı yapacaktık. Bunun hazırlıkları esnasında güvenlikten sorumlu Rotterdam polisiyle tam bir yakalamaca oynadık, tabiri caizse. Olağanüstü bir güvenlik tedbiri almışlardı. Başbakan’ın Hollanda’ya gelmesine iki gün kalmıştı ki, telefonla görüştüğümüz bir güvenlik görevlisi, duydun mu, sayın Erdoğan’ın sağlık sorunları ortaya çıkmış, gelememe ihtimali var… Ben hiç oralı olmadım. Normal hazırlıklara devam ettik. Ancak aynı gün ikindi vakitlerinde Başbakan’ın Hollanda programının iptal olduğu haberi gelmişti. Artık gelen haber sayın başbakanımızı Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay temsil edecekti Hollanda’da.

      Bildiğiniz gibi sayın başbakanımız Hollanda’ya Erasmus Üniversitesi’nde kendisine verilecek bir ödülü almak için gelecekti. Sağlık olsun dedik ve biz programa alınmış olan sabah kahvaltısını organize etmeye devam ettik. Sayın büyükelçimizin aynı gün Rotterdam belediye binasında Türk sivil toplum örgütü liderleri ve Türk basın mensuplarıyla bir toplantı düzenlemesinden dolayı biz sabah kahvaltısına hiçbir derneğimizi, vakfımızı veya kuruluşumuzu davet etmedik. Sadece kahvaltıyı organize eden Avrupalı Türk Demokratlar Birliği yönetim ve kurucu üyelerini ve dostlarını ayrıca kahvaltıya sponsorluk yapan Rabobank’ın önerdiği isimleri davet ettik. Kahvaltıya sağ olsunlar yüze yakın dostumuz katıldı. Bunun yanı sıra T.C. La Hey Büyükelçisi Tacan İldem, Rotterdam Başkonsolosu Ahmet Akif Oktay, Deventer Başkonsolosu Orhan Ertuğruloğlu ve Türkiye’den sayın bakanla Hollanda’ya gelen misafirlerimiz kahvaltıda sayın bakana eşlik ettiler ve bize şeref verdiler.

      Ayrıca sayın başkana hazırladıkları bir dosyayı sunmak üzere gazeteci yazar İlhan Karacay’la birlikte Hollanda’daki turizmcilerimiz de kahvaltıya katılanlar arasındaydı. Diğer taraftan UETD’nin kurulduğu andan itibaren bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan, sayfalarını ve ekranları açan değerli Türk basınının temsilcileri de programı takip ettiler.

      Elbette burada hatırlamakta fayda gördüğüm bir isim var ki, o da, Rabobank’ ın genel müdürü sayın Bert van Heemskerk’ti. Büyük bir özveriyle kahvaltımıza katılan Heemskerk yapmış olduğu konuşmasında Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine değinerek, bu ilişkiden kendilerinin ve her iki toplumun faydalanması gerektiğini belirtti. Gayet samimi ve sıcak bir havanın estiği kahvaltıda geçen ay bu mekanda Hollanda Başbakanı Balkenende’nin ağırlandığına dikkat çekilerek, aynı mekanda Türk başbakanı da ağırlamaktan haz duyulacağı söylendi. Aynı heyecanla devlet