Yerlan Sıdıkov

Şakarim


Скачать книгу

bilhassa da dedesi Kunanbay’dan duyduğu hikâyeyi yazıya geçirmek için çadırındaki alçak masanın başında olmak istedi. Neden bilinmez ama Şakarim’e atalarıyla ilgili anıları hemen o an yazarak ebedîleştirmek gerektiği çok önemli gibi geldi. Tükenmek bilmeyen su kitlesine bakarken o, bu akıntının belirli bir kısmında kendi hayatının da aktığını ve nehrin milyonlarca hayatın timsali olduğunu düşünüyordu. Onu nehirle birleştiren ne olabilir? İnsanoğlu hakkındaki anılardan başka bir şey olamaz. Gerçi onların da doğruluğuna her zaman şüpheyle bakılmalıdır.

      Sağ kıyıdaki şehir Şakarim’i büyüledi. Delikanlı nehir üzerinden başka bir dünyaya adım atmış gibiydi. O, bu kadar farklı insanı bir arada daha önce hiç görmemişti. O, yanından geçen Ruslara dönüp dönüp bakıyor, medrese talebelerini ilgiyle izliyordu. Köyden geldiklerinden bozkırlıya has biçimde giyinmiş insanlara ise akrabalarını görmüş gibi gülümsüyordu. Sokaklarda çok sayıda Rusça konuşanın olması onu şaşırttı. Bu dilde tüccarlar, Rus Kazakları, Rus görevlileri, Tatarların dışında bazı Kazaklar da konuşuyorlardı.

      Yüksek duvarlar arkasındaki ahşap binalar artık ilgisini çekmiyor, tüccarların müstakil evleriniyse Şakarim hayranlıkla izliyordu. O özellikle tüccar Stepanov’un evini çok uzun süre inceledi, bu saray yavrusunda kimin yaşadığınıysa yoldan geçenlere sordu. En fazla hoşuna giden askerî valinin evi oldu. Tuğla duvarın üzerinde binanın inşa edildiği yıl olan 1856 yazıyordu.

      Şakarim askerî valinin daha sade binada bulunan ofisine geçti. Memur onu nazik bir şekilde karşıladı ve aslen Tatar olan tercümanını çağırdı. Şakarim ilk defa bir Rus memuruyla konuştuğundan pek heyecanlıydı fakat iş çabuk halledildi. Genel valinin sekreteri Kunanbay’ın mektubunu alarak bir ay içinde cevabı hazırlayacağına dair söz verdi.

      İlçe idare ofisine ziyaret pekiyi geçmemişti. Şakarim mahkeme görevlisini üçgen çatılı binada buldu. Orada ilçe idare ofisleri buna dâhil olmak üzere, Semipalatinsk bölgesinin çeşitli resmi kurumlar yer alıyordu. Mahkeme görevlisi orta yaşlı, zayıf, kel bir Rus’tu. O, işin bir an önce çözülmesi gerektiğinden İbrahim (Abay) Kunanbayev efendinin tetkik için bizzat kendisinin gelmesi gerektiğini Şakarim’e sert bir şekilde anlattı. Memur, tercüman aracılığıyla Kunanbayev’e karşı bugüne kadar yazılan tüm şikâyet dilekçelerinin devlete ihanet de dâhil olmak üzere onu birçok konuda suçlayan Uzukbay Boribayev adlı mollanın yazdığı dilekçenin yanında bir hiç olduğunu söyledi. Bu yüzden Kunanbayev efendinin güze kadar kendisinin gelmesi gerekiyordu aksi takdirde onu tutuklayarak hapse atacaklardı. Memur bunu söyledikten sonra Abay’la ilgili kararı delikanlıya uzatarak onunla vedalaştı. Şakarim, Abay’ın hapse atılabileceği haberiyle öyle sarsılmıştı ki şehrin sokaklarında kaybolup Makiş teyzenin evini uzun bir süre bulamadı.

      Sonraki birkaç gün o dükkânları dolaşarak evin ihtiyacını temin etmeye çalıştı. Dükkânların birinde piyano, armonika, davul, trompet, çeşitli laternaların yanı sıra dombıranın da aralarında bulunduğu müzik aletlerini gördü. Laternayı büyük bir ilgiyle eline aldı, tüm dombıraları eleştirel bir bakışla inceledi ve Rus tüccara dükkânda kemanın mevcut olup olmadığını sordu. Şaşırmış olan satıcı, Kazak asıllı tercüman aracılığıyla Şakarim’in keman çalıp çalamadığını merak etti. Delikanlı keman çalmayı hayal ettiğini söyledi. Satıcı kendisinin müzisyen olduğunu, piyano ve keman çaldığını, genç adama da keman bulabileceğini belirttikten sonra söz konusu çalgının iki ay sonra dükkânda olacağına dair söz verdi. Şakarim sevincinden oldukça iyi çalabildiği armonikayla nasıl çalındığını pek bilmediği laternayı satın aldı.

      O, Arapça kitaplarla Türkçe elyazmalarını satın aldığı kitapçıda bir süre oyalandı, fakat bu kitapların sayısı azdı. Daha çok Rus dilinde yayınlar vardı. Şakarim, tanımadığı Kiril harfleriyle yazılmış kitaplarla dergilerin sayfalarını çevirirken o sessiz metin yığınında engin bilgilerin gizlendiğini hissediyordu. Ona sanki matbaa harfleriyle yazılı sayfaların ardında onu hakikate götürmesi gereken parlak ebedi değerler dünyası saklı gibi geliyordu. Duyduğu heyecanın etkisiyle rastgele Rus dilinde yazılmış iki kitap satın aldı. Daha sonra onlardan birinin çavdar yetiştirme kılavuzu, diğerininse meçhul Hıristiyan havarilerinin gerçekliği kuşkulu hayat hikâyelerinin anlatıldığı bir kitap olduğunu öğrendi, fakat onları hatıra olarak saklamaya devam etti.

      RUS DİLİ DERSLERİ VE HAYIR DUANIN BÜYÜSÜ

      Eve dönüş yolunda, Şıngıstau’dan geçerken Şakarim, büyük bir ihtimalle kendi bilgisini arttırma ihtiyacı hissederek, Abay’ın Rusça öğrenmek gerektiğiyle ilgili sözlerini hatırladı. Bu yüzden Semipalatinsk’ten dönüşte Akşokı’ya uğrayarak Abay’a Rus dili konusunda kendisinde oluşmuş düşünceleri anlattı.

      – Doğru söylüyorsun, Rusça öğrenmek lazım, dedi Abay. Onda hem ikimizin, hem tüm halkın gereksinim duyduğu bilgiler gizlidir. Bu arada, ben Nurpeyis adlı birini eve davet ettim bile. Sen onu tanımazsın. O çok güzel Rusça konuşuyor, kendisi bir nevi öğretmendir. İşte o sana Rusça öğretmeye başlayacak.

      Minnettarlık ve sevinçten başka Şakarim’in içinde huzursuzluk duygusu belirdi; acaba amcasının iyiliğinden istifade edip ona aşırı yükleniyor olabilir mi?

      – Akrabamız Tinıbay Hacı nasıl karşıladı seni şehirde? diye sordu Abay.

      Şakarim detaylı bir biçimde anlattığı çok sevdiği Aksakalla arasındaki sohbetin yanı sıra millî tarihi oluşturabilmek için bundan böyle Kazak uruklarının soy ağacını yazıya geçirme kararı aldığını da söyledi.

      Abay, onun neyi kastettiğini hemen anladı ve bu düşünceye hayran kaldı.

      – Harika bir fikir! Kazakların ortaya çıkma tarihini hep yazmak istemişimdir, fakat bunun için çok gayretli bir araştırmacı olmak lazım. Bana, tezler meydana getirerek kâğıt üzerinde not tutmaktan şiir yazmak daha kolay geliyor, dedi Abay. Sense tüm gerekli özelliklere sahipsin. İşin esasını hemen anlıyorsun, üstelik sabırlısın da. Önemli olan ilk atayı belirleme çabası içerisinde tüm Kazak uruklarının soy ağacını oluşturmak değildir. Halkın tarihini meydana getirmek önemlidir. “Kazak” kelimesi ne zaman ortaya çıktı? Neden bizde üç Cüz vardır. Halkın mutluluğunu en çok düşünen hangi atamızdır?

      Mahkeme işleriniyse Abay sohbetin ancak sonunda sordu. Şakarim ona ilçe idaresine gidişini ve mahkeme görevlisiyle arasında geçen sohbeti detaylı bir şekilde aktardı. Abay emri sessizce okuduktan sonra yeğeninin kederli yüzüne bakıp güldü.

      – Dert etme. Üzüldüğün şeye bak. Böyle her atılan iftira yüzünden üzüleceksen nahiye müdürü olamazsın.

      O, bu kâğıdın davalar silsilesinin başlangıcı olduğunu ve hayatının tam on yılının aralıksız dava işleriyle gölgelenmiş olacağını aklının ucundan bile geçirmeden mahkeme celbini özensizce masaya bıraktı.

      Böylece Semipalatinsk’e ilk gidiş çok önemli bir olay haline dönüşmüş oldu. Ataerkil kabile yaşantısında meydana gelebilecek tarihî kriz durumları ve idarî görevler, sayısız hayvanlarla uygun otlaklar için mücadele esnasında insanlar arasında oluşabilecek ilişkilerin iç yüzü Şakarim için henüz sırlarla örtülü bilgiler arasındaydı; çünkü onun yanında Kunanbay dedesi, Abay amcası, bilge annesi vardı. Onun şuurlu bir şekilde belirlenmiş amaçları da vardı: yabancı dil öğrenmek, müzik aletleri çalabilmek, halkın tarihini yazmak.

      Abay’ın kendisi Rus dilinde yazılmış kitaplar aracılığıyla tüm hayatı boyunca aradığı hazineyi bulacağına içten inanıyordu. “Sözler Kitabı”nın Yirmi Beşinci Söz’ünde o şöyle diyor:

      “Rusça