Tölögön Kasımbekov

Kırgın


Скачать книгу

diye bir ses çıktı. “Nereye şimdi “Kırgızlaşan Han” diye ses dağlara kadar duyuldu.

      Irıskulbek Han kayboldu. “Daha ne belası bu kahramanın? diye ağlayan kadınlar hanın başına tepesi delik şapkayı giydirip, üzerine eski paltoyu örtüp zayıf bir ata bindirerek kaçırmaya hazırlamışlardı.

      –Bu nasıl bir şey, bizim hanın sana karşı hiç kötü niyeti yok ki, kötü bir kelime bile ağzından çıkmazdı bile. Kendi milletine saldırıyorsun, iyi misin sen?” dedi Saykal ana.

      –Evet, dedi Baytik zorla nefes alarak ikimizde gerçekten delirdik, hanınızın kendisine sorun.

      İstediğini ele geçiremeyip geri çevirdi. Baytik, gelirken Kökö-Mürön suyunun kıyısında yaşayan Sayak kabilesini toplayarak:

      –Ey, benim halkım, sizlere esefimi anlatayım. Ben sizler gibi kardeş gördüklerimden, sağken gönülden öldükten sonra kemikten gitmez kötü bir haber duydum. Ben de kardeşe yapılmayacak kötülüğü gece boyunca deli ormana geleceğimiz için iyi niyetimle yaptım! Siz sormayın ben söylemeyeyim.

      Halk şaşırdı. Baytik:

      – Ben elçi göndermiştim. Bu zor devirde diri olursak tepede duralım, ölürsek de çukurda ölelim niyetiyle göndermiştim elçiyi. “Ama” dedi bağırarak: Ruslarla arkadaş oldu, Kırgızları kardeş gibi görmedi ki! dedi.

      “Hanların hanı Baytik’i bile layık görmüyorsa, bizim kardeşimiz aklını mı yitirmiş?” dedi halk.

      Biraz kendine geldi Baytik:

      –Onlara diyeceğimi sizlere söylersem onu dinlemeye dayanabilecek misiniz?

      “Neden dinlemeyelim ki, iyi bir söz ise” diye halk meraklanmaya başladı. Baytik yavaşça onlara baktı:

      –Siz ne zamana kadar dağ başında oturacaksınız, tüneğe bağlanan kuş gibi? Tünek duruyor, kimse onu almayacak sizden. İnin aşağıya gelin Sarı Özön’e. Şimdi devir çok kötü dedim ya, yarın yer paylaşılacak şimdiden kendinize yer ayırın sahip çıkın yerinize.

      Kurmankoco ve Kulgıcıgaç (kabile ismi) kendi aralarında konuşmaya başladılar. Arpa, darı da olmuyor, yüksek yer bir de soğuk, ama yine de vatanımız Suusamır. Biri hiç ondan vazgeçemedi biri ise kendi çıkarını düşündü.

      “Evet, bu doğru, Sarı Özön gibi yer var mı hiç?” diye sordu birisi, diğeri ise “kışın ılık, yazın serin, otu da dize kadar, tüm derelerden gelen tertemiz suyla her ektiğin yetişir, diktiğin de yeşillenir” diye hayret etti.

      “Onlar bizi kabul edecekler mi” diye düşündü birisi. “Kim kabul etmeyecek ki kahramanın kendisi çağırıyorsa” dedi birsi güvenli bir sesle. Bir ihtiyar “kim bilir?” diye şüphelendi.

      Çok düşündüler ve sonunda tüm mevsim boyunca eski paltosunu üzerinden hiç çıkarmayan ihtiyar başta olmak üzere üç yüz kişi evlerini toplayıp Sarı Özön’e doğru koyuldular.

      Daha hiçbir şey ekilmemişti tarlaya ve yer de dümdüzdü. Her köye ayrı arazi ayırarak hızlı bir şekilde halkı yerleştirdi Baytik kahraman.

      5

      “Oyy dediler boş boş oturan iki yerli, yöneticileri seçmek için Ruslar yeni bir yöntem bulmuşlar.”

      O nasılmış?

      “Yeni yasa çıkaracakmış. Halk seçecekmiş”

      “Bizim yasalara ne olacak?” Halk bunları hiç seçmedi, bunlar babasından kalan kamçıyı kimseye vermiyorlar, kendi mülkiyetleri gibi davranıyorlar!”. “Kim anlatıyor sana bu boş şeyleri?” “Bilmiyorum, dün pazara üç koyunumu götürmüştüm, orada herkes konuşuyordu.”

      “Her kabileden isteyen “ben olacağım” diye aday olabilirmiş, sonra halk beğendiğini seçecekmiş.”

      “Ben, ben olacağım diye aday olabilirim desem olur mu?”

      “Ha-ha… oho ho… eğer halk seçerse ne yapacaksın halka han mı olacaksın?”

      “Eğer böyle bir düşüncen varsa korkma sen!” Yöneticiler konuşmayabilir, büyük makama ulaştıktan sonra ismin kahraman olacak osuruğun mis gibi kokacak.”

      Tabi halk bir şeyler işittiği için bunu kendi aralarında konuşuyorlar. Birkaç gün önce kaymakam halkın tüm kabilelerinden kendine “temsilci” seçip büyük bir toplantı yapmıştı. Orada yakın gelecekte halka “nahiye müdürlüğü” denilen yönetici, onun kapsamında yerli halkın geleneğine ve dinine uygun olarak iç işlerini yürüten “bey”, köy başkanlarına “köy muhtarı” denilen yeni hizmetlerin oluşturulacağını ve bunlar halk tarafından seçileceğini de duyurmuştu.

      “Herkes hazırlansın, eskiden beri ağa olan da halk içinde saygıya layık olan da aday olarak kendisini göstersinler. Nasıl olsa herkes aynı şartlarda seçilecek” diye pekiştirilmişti.

      “Halkı insan yerine koymak bu demek işte?”

      “Bizi kendileri gibi eşit görüyorlar Ruslar!” diye hayret ediyorlardı ve bundan memnun olmayan da kalmamıştı.

      Rusya’nın yönetme işine kimse karışamazdı. Ülkesinde tüm yerleri ve hatta hem batı hem de doğu sömürge ülkelerinin halklarından sadece Hazreti Hükümdar kime nasıl değer ve kime nasıl hizmet vereceğine bir tek kendisi bilirdi kendisi seçerdi.

      Bu durum ise Çin ve İran sınırlarındaki Türkistan grupları için yöneticileri halkın kendisi seçmesi büyük bir hediye olmuştur! Eskiden beri unutulmuş geleneğine, akıl geleneğine, artık özel duruma geçen dini kavramlarına uygun olup, birlik içinde yaşasın demek mi bu? Öyleyse Allah versin!

      “İyi bu neden olmasın. Akıllı olsa halkı düşünse” diye Şabdan bunun iyi olduğunu düşündü. Ama halkın bir kısmında da olumsuz görüşler vardı. Eski kırgınlıklar intikama dönüşmüştü ve bunlar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Onun için pek açık olmasa da halk kendi arasında “kardeş” denenlere ters bakmaya başlamıştı. Eskiden Tagay ve hatta dünkü Tınay ve Atake kahramanlar “kendi çocuklarından saklanmış” diyen grup, artık ayrılmaya başlamıştı.

      “Neden? dedi birisi, Oyrot gelse de onlar han, Sart gelse de onlar han, şimdi Rus gelse yine onlar han mı olacak?”

      “Evet, dedi diğeri onu destekleyerek, yöneticiliği bunlara babası mı satın almış yoksa anası mı doğurmuş?”

      “İşte! Böyle olmayacak şimdi!” dediler. İşte Ruslar da bizim elimize yöneticilik geçecek zamanda karşımıza geldi! Neden onlardan korkacağız ki?”

      Burası nahiye müdürlüğü seçilecek küçük yer değil burası eski sol kanattan çıkan Er Eşim’in zamanında “Saruu Bagış”tan kalan yer.

      “Madem onları yıkıyoruz, ona göre kurtlarını düşürelim!” dedi fakir Savala, yuvalarını yıkmak kolay, birer birer yıkacağız!

      “Bu iyi bir fikir” dediler aynı fikirde anlaştılar.

      “Hım demeden edemediler bunu duyan adaletler(jüri). Bitin başa çıkması bu işte!”

      “Kurt” dediği dünkü kahraman kardeşi Şabdan, Nahiye müdürlüğüne “boluş”15olarak layık görülüyordu. Ağabeyinin hiç makamı olmadı bu zamana kadar. Nahiye müdürü de olmaya heveslenmiyor. Sadece bu bölgedekiler değil, tüm halk ve Rus efendileri bile ona değer veriyor ve saygın bir yeri var. Eğer ona doğru yönelirsek o zaman nahiye müdürü olacaktır. Burada bir fikir var. Köpekten kurt çıkarsa eğer o yine köpektir.

      Aday gösterme zamanı