Rahmankul Berdibay

Ulus Olmak İstersek


Скачать книгу

yardım çok çocuklu ailelerin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Onlar için özel projeyle ev inşa etmek, yardım miktarını arttırma, her türlü kolaylıklar sağlama konusunda ciddi adımlar atılmalı. Çocuksuz veya bir çocukla yetinen başka bir milletin yaşam tarzı bize göre değildir. Kazaklar “Balalı ev bazar”, der, yani çocuğu olan evin neşesi de yerindedir. Şu anda bazıları sosyal ekonomik sorunları bahene ederek, çok sayıda çocuk sahibi olmanın büyük bir problem olduğunu öne sürmekte. Kazakistan’ın eski başkanı G. Kolbin, yüzü kızarmadan, “Kazakistan Cumhuriyeti’nde yer alan ekonomik sorunların sebebi, ÇOK ÇOCUKLU AİLELERDİR.” demişti.

      Elbette, ülkemizde bir çok ekonomik sıkıntı mevcuttur. Ama bu sıkıntıların çocuklarla bir alakası yoktur. Bunun sorumlusu varsa o da eski sistem, ülke hazinesinin yabancılara yem olması, insanları çalışmaya teşvik etmenin olmaması, çalışma pilanının yetersizliğidir.

      Çok çocuklu geniş ailere karşı bazen açık, bazen gizli yürütülen propoganda, insanlık dışı bir harekettir. Gerçeği söylersek, bunun bir ucu “ırkçılık” teorisine kadar ulaşır.

      – Çok yakında Kazak dili devlet dili statüsünü aldı, Yasa imzalandı. Bu yasa sıradan bir karar gibi kağıt üzerinde kalmaması için neler yapılmalı? Bu yasanın gerçekleşmesi için ilk yapılan şey ne olmalı? Siz bir konuşmanızda “kökü bir kardeş halkların millyondan fazlası Kazakça biliyor. Bu yüzden Kazak dili ülkemizde etnik grupların arasında konuşulan resmi dil olsun.” gibi ifade kullanmıştınız. Bu fikrinizi biraz açar mısınız.

      – Ben bu konu üzerinde düşüncelerimi “Almatı akşamı” gazetesinin 5 ekimde çıkan sayısına verdiğim repörtajda dile getirmiştim.

      İlk önce Kazak dilinin devlet statüsünü alması en büyük başarılarımızdan biri olduğunu bildirmek istiyorum. Bu gün, halkımız için en mutlu günlerden biridir. Bu gün sayesinde Kazak dilini etraflı bir şekilde geliştirmenin temelleri atılmakta.

      Bu konuda benim teklifim şunlardır: 1) Dil Yasası kabul edilen 22 eylül günü Dil Bayramı kutlansın. 2) Kazak dilinin üniversitelerde “bilim dili” yapmak en önemli adımdır. Üniversitelerde Kazakça bölümler, hala bir düzene getirilmedi. Geçmişte 70 yıl boyunca sıra bekleyen işleri, en kısa sürede gerçekleştirmek boynumuzun borcudur. Kazakça ders kitapları hazırlanmalı, programlar yapılmalı. Klasik eserleri Kazakçaya aktarmak lazım. Yeni basımevileri açılmalı, umarım Kazak dilini kendi kanatları altına alan devlet, basımevi masraflarından da kaçınmaz. Üniversiteleri Kazakça ders kitaplarıyla donatmak için devlet desteğine ihtiyaç vardır. Dil Yasası’nda çok güzel maddeler mevcuttur. Onlardan birinde “Yerli ahaliyle her gün temasta olan devlet işlerinde çalışan etnik grup temsilcileri, özellikle de idareciler Kazakça öğrenmeli.” denilmekte. Bu doğal bir taleptir. Bu tezi hayata geçirmek için zemin hazırlanmalı. Mesela büyük toplantı salonları, farklı dillerde anlık olarak çeviri yapan cihazlarla donatılmalı. Bu cihazlar, şu anda Almatı’da sadece M. Auezov Tiyatrosu ve Galimdar Üyü’nde mevcuttur. Bu demek oluyor ki, şehrimizde sık sık olan toplantılarda Kazakça konuşmak çok zor olacak.

      Kazak gazetelerinde ülkedeki halkın çeşitli sıkıntıları ve türlü meselelerı yazılıyor. Maalesef onları Kazakça bilmeyen, ideredeki başka etnik grup üyeleri okuyamaz ve anlamaz. Bu yüzden de problemler çözümsüz kalıyor, halkın sıkıntısı gazete sayfalarında unutulup gidiyor. Çalışanların talebini karşılıksız bırakmak, suçtur. Bu yüzden de ülkemizde idari mevkide oturan, halkla ilişki sahasında çalışan şahıslar, Kazakça bilmek zorundadır. En azından onların yardımcıları Kazakça bilsin ki, tercüme etsin. Kazakça bilmeyen Kazak idareciler için Kazakça öğrenmek mecburi olsun.

      Sıradaki önemli mesele, yazı daktilösü meselesidir. Sovyet döneminde Kazak dilinde hiç yazı makinesi üretilmemiş. Kazakça yazı makinesi ilçelerde hiç yok. Şehirlerde sadece Kazakça gazetelerde bulunmaktadır. İşte bu sorunlardan dolayı bazı Kazakça basılan kitap, gazetelerde imlâ hataları çoktur. Rusça yazı makinelerine Kazakça harf ve işaretleri eklendiğinde, Kazakça harfler sığmıyor. Kazakistan Tüketiciler Kurumuna 41 harfli Kazakça yazı makinesi üretimi konusunda dilekçe de yolladık. Ama bir sonuç alamıyoruz. “Kazak yazı makineleri satılmıyor.” diyorlar, Kazak daktilolarında Rus alfabesinin 32 harfinin hepsi olacak neden satılmasın ki?. Demek ki Kazakça yazı makineleri, Almatı’da da, Moskova’da da, Vladivostok’ta da kullanılabilir. Bunun gibi makineler çok uluslu bir ülke için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.

      Kazak dilini öğrenmeye istekli etnik grup temsilcilerine destek gösterilmeli ve onlar teşvik edilmeli. Bizim için Rus dilinden başka dili kabul etmeyenlere göre, iki dilliler daha yakındır. Çünkü bir dili bilmek o halkın canını, ruhunu anlamak demektir. Mesela Kazakça şarkılar söyleyip, şiirler yazan N. Luşnikova ve üç Tatyana’nı hangi Kazak kendi evladından hor görüyor ki. Kazakçayı öğrenmeye teşvik etmek var, bir de ona imkan sağlamak vardır. Bunun için iki dilde sözlükler hazırlamak ve Kazak dilini kendileri öğrenmek isteyenler için ders programları ve metotları geliştirmek, başka da ekipmanlar hazırlamak lazımdır.

      Kazak dilinin tüm güzelliğini halka aktarmada televizyon ve radyo çok önemli rol oynar. Biz hatta Kazakça okulu bile olmayan köylerde çocukların radyo ve televizyondan Kazakça şarkılar öğrenip, söylediklerine tanık olduk. Ancak Kazak televizyon ve radyolarında Kazakça programlar çok azdır. Kazak televizyonunda sadece Kazak dilinde konuşan bir kanal açılması talep eden halkın bu talebi cevapsız kaldı. Radyoda eskiden sadece Kazakça yayın yapan “Şalkar” programı vardı. Şu anda o da düzensiz yayınlanmaya başladı. Bu konulara hepimiz çözüm bulmalıyız.

      Ana dili halkın hazinesidir. Bu yüzden de en önemli görevimiz, öz ana dilinden mahrum kalan vatandaşlarımıza ana dilini öğrenmeye yardım etmektir. Ailede öğretilmeyen ana dili büyüdükten sonra bilince ve kalbe hitap etmiyor. Şu anda en asil görevimiz çocuklarımızı ve torunlarımızı öz ana dilinde büyütmektir.

      Ülkemizde yaşayan Türk halkları, Kazakçayı çok ileri derecede bilmeyebilir ama çok iyi anlayanlar sayısı umduğumuzdan da fazladır. Millyondan fazla farklı millet Kazak dili konuşuyor. İşte bu yüzden de Kazak dili devletin resmi dili olup, her sahada, türlü alanlarda kullanılırsa ve etnik gruplar arasında resmi iletişim dili olursa başka halklar da Kazakçayı çok çabuk öğrenirdi.

1989

      Kevser Kaynak

      Kazak dilinde gazete ve dergiyi okuyan ve radyo dinleyen, televizyon seyreden millet, Almatı Kazak Edebiyatı ve Sanatı Halk Üniversitesinin adını duymuştur. Çünkü bu bilim ocağının dersleri, basın yayında yıllar boyunca dillere destan olmuştur.

      Otuz sene bir kuşağın yetiştiği bir süredir. Halk üniversitesi akşam derslerinde nice insanların uyuyan şuurlarına aydınlık getirdi, nice insanlar manevi yükselişe erişti. Vatansever, milliyetçi ruhları yükseldi. İnsanlar arasında milli ruha sevgi yarattı.

      Halk üniversitesi, kültür miraslarını ilmi incelemelerle tekrar halka tanıştırma vazifesini yüklenmişti. 60’lı yıllarda milletin halk tarihi ve medeniyetini öğrenme isteği artınca bilim sahasında bir yeniliğe ihtiyaç duyuldu. Bu göreve toplum temelinde kurulan üniversiteler layik görüldü. O zamanki okul programları, Kazak tarihini, edebiyatını, folklorunu, sanatını derinlere inmeden, sadece tanıtmakla kalıyordu. Bu konularda okutucunun da, okuyucunun da bilim seviyesi çok düşüktü. Geçmişteki tarihi olayları sınıfsal açıdan değerlendirme, baskı altında olan halkların tarihine avrupamerkezli görüşle bakmak, gerçeği tersinden anlatmak demektir. Bu yüzden de biz, derslerimizde kapalı konuları ele aldık ve her dersi özel, standart dışı bir şekilde düzenledik. Her ders yılı için planlanan 16 ders, türlü yeni konu üzerine yapılıyordu. Kazak halkının son 1.5 bin yıllık