yüze vuracağız. Oysa Meclis Kazakça konuşmaları çevirecek tercüman bulamamış diyene kim inanır ki. Bir defasında Meclis Evi’ne Kazak dili hakkında konuşmaya gittiğimizde halkın çok iyi tanıdığı bir senatör bilim adamının “Kazakça ve Rusça’yı çok iyi bilen, anında çeviri yapabilen adamlar var mı bizde” sorusu beni çok şaşırtmıştı. O adamın halktan, hayattan ne kadar uzak olduğunu ve sadece kendi çıkarları dışında hiçbirşeyi önemsemediğini anlamıştım ve bu durum beni çok korkutmuştu. Bazı milletvekillerinin Kazakça konuşmasını, ülkemizde onlarca sene yaşamasına rağmen Kazakça bir tek kelime bile öğrenemeyen kalın kafalı zatlar için çevirecek tercüman bulamayan Meclis’ten hayır beklenir mi?
Böylece tepelerden başlayan ve yıllarca değişmeyen “örnek davranışın”, toplumu nasıl etkilediğini hepimiz anlıyoruz. Bundan bir kaç sene önce açılan Kazak okulları ve kreşlerin tekrar kapatılması, Kazak diline desteğin olmamasından kaynaklanıyor. Tabi ki piyasa ekonomisine alışmak zordur. Ama mesele bu değildir, mesele milli kültürümüzün devlet tarafından iltifat görmemesidir.
Bu durumda ne yapılmalı? Sadece bir gerçek vardır. O Kazak dilini Kazakların kendileri öğrenmezse başkalara ne diye küselim ki. Bu yüzden Kazakları Kazak yapmakla başlamak lazım bu işe.
Amerika Birleşik Devletleri’nde o ülkenin vatandaşlığını almak için Amerikan tarihi ve İngliz dili sınavlarına girmek şarttır. Bunu gibi bir şart koşmaktan ne zamana kadar korkabiliriz. Bu şartı duyanın kalbi patlamaz, tam tersine nerede ve hangi memlekette yaşadığını bilmeye, düşünmeye mecbur olur, zaman geçtikçe de yaşadığı ülkenin değerini de bilmeye başlar.
İran İslam Cumhuriyeti halkının yarısının Farsi, üçte birinin Türk dilli halklar, kalanı ise başka etnik gruplara mensup olduğunu duyduğumda hayran kalmıştım. Oradaki milletin hiçbiri Farsça ile beraber kendi öz dilimizde okul istiyoruz, basın yayın istiyoruz gibi taleplerde bulunamıyorlar. Devlet dili Farsça, buna kimse şüphe getiremez. Çünkü oradaki türlü halk diyasporası, kendilerinin İran topraklarında yaşadığını idrak ediyorlar ve Farsça bilmek onlar için bir borç olduğunu kabul ediyorlar. Hepsi ulu İran devletini geliştirme uğruna çalışıyorlar. Hükümet te, meclis de her etnik grubun gönlünü almaya çalışmıyor. Bu sözümüze şüphe edenler İran tecrübesiyle tanışabilir. Biz Kazakistan’da da İran tertibi olmalı demiyoruz. Ama çok milletli bir ülkenin barış içinde böyle yaşaması medeniyetin güzel bir örneğidir.
Kazak dilinin tam anlamıyla gelişmesi için aynı dili konuşan milli bir ortam yaratma ihtiyacı gündeme getiriyor. Kazak az yerde dilin gelişim göstereme şansı yoktur. Başka milletin de Kazakçayı öğreneceğini ummuyoruz. Aslında kararın gücüyle veya milliyetçi ruhtaki davetlerle ülkemizde yaşayan çeşitli millet diasporasının Kazak dili hakkındaki fikrini değiştirmek bir hayal olur. Kazakça’nın kullanım alanını genişletmek için kaderin fermanıyla dünyanın her ucuna dağılan Kazakları ata yurtlarına geri getirmek lazım. Onlara geri dönmek için imkan sağlamak en güvenilir yol olur. Bu meseleyi çözmek Cumhurbaşkanı ve bu işle ilgili tüm devlet makamlarının görevidir. Bir zamanlar öz vatanından sürgün edilen, açlık döneminde göç eden Kazaklara özel statü verilerek, onların geri dönüş yolundaki suni engelleri kaldırmadan iş gerçekleşmez. Milli bilincimizi o kadar yitirmişiz ki “Yabancı ülkede yaşayan Kazaklar kendi vatanına hiç bir engelsiz geri dönmeli.” demeye bile dilimiz varmıyor. Artık korkuyu atmanın zamanı gelmiştir. Rusya yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlarını hiç bir zaman unutmaz. Onlar, “Dış ülkelerde yaşayan Rusların hakkını korumaya hazırız.” diye sık sık tekrarlar. Madem Ruslara imreniyoruz o zaman onların kendi vatandaşlarına olan desteğini de örnek alalım. Son yıllarda yabancı memleketlerde yaşayan Kazakların vatana dönmeleri için Cumhurbaşkanımız’ın fermanı ile kontenjan sağlandı. Böyle bir destek sayesinde dışarıda yaşayan kardeşlerimiz az da olsa dönmeye başladı. Ama bu gidişle kardeşlerimizin ata yurtlarına kesin dönüş meseleleri yakın zamanda çözülemez. Bu konu cesur değişimler ister. Ancak başka memleketlerde yaşayan dört milyon Kazak vatanına döndüğünde ana dilimizde konuşan ortam yaratabiliriz.
Kazakların büyük bir kısmı Rusya, Çin ve Özbekistan’da yaşıyorlar. Bunlar uzun zamandan beri yabancı dil ortamında yaşayanşardır. Mesela Rusya’da yaşayan 1 milyon Kazak, milli dil ve kültürümüzden ırak yaşam sürdürmekte. Oradaki vaytandaşlarımızın bugüne kadar ana dilinde ne okulu ne de basın yayını oldu, bundan sonra olacağını hiç zannetmiyorum. Rusya’daki kardeşlerimiz kendi dillerini çoktan unuttular. Onları vatana döndürmek zordur, ama milli geleneklerinden tamamen ayrı kalmamaları için Kazakistan ve Rusya bir anlaşma yapmalı. Kazakistan’daki milyonlarca Rusun ağzından çıkan isteği anında yerine getirmeye çalışan hükümetimize Rusya’daki Kazakların durumunu düşünmenin zamanı geldi diyoruz. İran İslam Cumhuriyeti başkenti Tegeran’da Kazak dilinde haberler sunulacakmış. İran memleketi, topraklarında yaşayan az Kazaklar için böyle bir iltifatta bulunurken, Rusya, idaresi altında yaşayan yüz binlerce Kazakların hakkını göz ardı edemez. Sadece bu işi Kazakistan’ın ilgili makamları organize etmeli. Özbekistan’da yaşayan iki milyon Kazak kardeşlerimizin durumunu da ciddi bir şekilde ele almalı. Onların hemen hemen hepsi Kazakistan’a dönmek istiyor. Özellikle de Karakalpakistan’da yaşayan vatandaşlarımız yardıma muhtaçtırlar. Özbekistan Kazaklarının yarısından fazlası kendi ata yurdunda yaşıyor. Onlar doğup büyüdüğü yerlerden kopabilecekler mi acaba? Çin’de yaşayan Kazakların hepsi mi Kazakistan’a dönmek istiyor. Biz onların hepsi Kazakistan’a dönecek gibi bir beklenti içerisinde değiliz. Onların büyük bir kısmı yaşadığı yeri de seçebilir. İşte bunun gibi karışık durumları araştıran, göç meselesini devlet seviyesinde çözümleyen, yabancı ülkede yaşayan Kazaklar meselesiyle ilgilenen özel bakanlık veya ona benzer resmi kurum, araştırma merkezi kurmak şarttır. Eğer bu ciddi mesele göz ardı edilirse diş ülkede yaşayan Kazaklar ana dillerinden mahrum kalırlar. Dil ebedi yaşaması için desteğe ihtiyacı vardır. Bu destek dediğimiz, ana dilinde okullar, basın yayın, çeşitli manevi ve kültürel merasimlerdir. Hükümet, Rusya, Çin, Özbekistan Cumhuriyetleri ile özel bir anlaşmaya varmayınca, bu iş çözülmez. Bugüne kadar Özbekistan’da 600 Kazak okulu var diye övündük. Bu okulların halini düşünenler var mı? Kendi memleketinde milli demokratik devlet olmayı amaçlayan Özbekistan’ın, topraklarında yaşayan Kazakların ihtiyaçlarını karşılamaya imkanı ve isteği var mıdır? Özbekistan’daki Kazak okullarında ana dilinde ders kitapları yeterli derecede midir? Kazakça basın yayının hali nasıl? Kazak gençleri üniversite kazanabiliyor mu? Bunun gibi çok soru var. Kazakların yoğun yaşadığı ülkelerle bunun gibi ve de başka sorular üzerine devletlerarası bir sözleşme imzalanması gerekmiyor mu?
Kazakistan’da Kazakçanın durumu, tüm engellere rağmen düzeleceğine inanmalıyız. Kısa sürede Kazak halkının sayısının artmasında bir takım ilerlemeler elde ettik. Buna bir de dili, dini, geleneği ve kaderi yakın Özbek, Kırgız, Başkır, Türk, Tatar, Uygur, Azeri, Nogay, Kumıkları eklersek Türk dilliler sayısı artacaktır. Kazakların milli şuuru kemale erdikçe Türk dilli kardeşlerle olan irtibatının da genişleyeceğine inanıyoruz.
Ülke içinde Kazakları “Kazaklaştırmak” ne kadar önemli ise, başka ülkede yaşayan kardeşlerimizin milli dil, kültür ve geleneğini unutmaması için zemin hazırlamak ta bekletilmesi zor bir iştir. Devlet tüm ilgisini piyasa ekonomisine geçme sürecine yönlendirirken milli gelişme problemlerini unut bırakırsa bu büyük bir trajediyle sonuçlanır. Bu yüzden de ben bu meseleyi üçüncü felaket olarak görüyorum. Ekonomik durumları düzeltmeye çalışırken, dillerini kaybeden uluslar vardır. Allah bizi böylesinden korusun. Zülümlerin sayısız baskısına dayanan, eski cesur kişiliğini yitiren, ama eğer gerçekten arzu ederse istediğini almadan durmayan yetenekli halkım,