Cemile Kınacı

Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik


Скачать книгу

için 20’şer ruble iadesiz verilmesi (Tacibayev 1998: 157).

      Rus hükümeti 1890 yılından itibaren göçettirme siyasetini planlı bir şekilde gerçekleştirmiştir. Bu tarihten sonra Rusların sayısı çok hızlı bir artış göstermiştir. 1891 yılında yayınlanan “Bozkır Vilâyetleri İdaresine Ait Kanunlar”ın 119. ve 120. maddeleriyle bütün Kazakistan toprakları Rusya’nın devlet mülkü ilan edilmiştir. Böylece Kazaklar kendi yurtlarında geçici olarak yaşayan misafir durumuna düşmüşlerdir (Togan 1981: 301).

      Verimli toprakları ellerinden alınan Kazakların bir kısmı güneye çöl arazisine sürülmüşlerdir. Gitmeyip Omsk, Pavlador, Petropavl, Kökşetav gibi Ruslarla meskûn yerlerde kalan Kazaklar ise Rus nüfus yoğunluğu içerisinde sıkışıp kalmışlardır. Kazakların verimli ve sulak araziye alışan hayvanları çöl arazisinde yaşayamadığı için, halk her gün biraz daha fakirleşmiş ve geçimini sağlayabilmek için Rus köylerinde iş aramak zorunda kalmıştır (Togan 1981: 303).

      1861’den sonra Kazak topraklarına gelen Rus göçmenlerinin sayıları daha azken, 1891 yılından sonra hem İdil boyundaki açlık hem de Kazakistan’dan geçen Sibir demiryolunun kurulması nedeniyle Kazakistan yoğun Rus göçüne maruz kalmıştır. Aşağıdaki tabloda 1860-1890 yılları arası Petropavl ve Kökşetav uvezlerine gelen Rus göçmen sayılarının devamlı artış gösterdiği görülmektedir.

      Tablo 1: 1860-1890 arası Petropavl ve Kökşetav uvezlerine gelen Rus göçmen sayısı

      1890’dan sonra göçmen sayısındaki hızlı artışı, Akmola oblastına yerleştirilen göçmen sayısını gösteren aşağıdaki tablodan gözlemlemek de mümkündür.

      Tablo 2: 1896-1900 yılları arasında Akmola oblastına yerleşen Rus göçmen sayısı

      1900 yılından itibaren Kazakistan’a gelen göçmen sayısı iyiden iyiye artış göstermiştir. Serfliğin kaldırılması sonucunda azat olan Rus köylülerinin kendilerine ait topraklarının olmaması ve toprak sahiplerinin kendi topraklarını onlara vermeyi reddetmesi nedeniyle 1901-1902 yıllarında Rusya’da yer sıkıntısı yaşanmış, dolayısıyla Çarlık, Rus köylülerini Kazakistan’a iskân politikasına hız vermiştir. 1900’den sonra Kazakistan’daki Rus nüfusu önemli oranda artış gösterdi. Mesela, Akmola ve Semey oblastlarına 1900 yılından 1914 yılına kadar yerleştirilen Rus köylülerinin sayısı şu şekildeydi:

      Tablo 3: 1900 ve 1914 yıllarında Akmola ve Semey oblastlarına yerleştirilen Rus göçmen sayısı

      Çarlık Hükümeti, 1905 yılından sonra da Rus köylülerini Kazakistan’a yerleştirmeye devam etmiştir. Çarlık, 1905 yılından sonra Kazakistan’a gönderdiği Rus köylülerle adeta bir taşla iki kuş vurmayı başarmıştır. Çarlık Hükümeti, yürüttüğü iskân siyaseti ile hem kendisi için tehlike teşkil edebilecek Rus köylülerini uzaklaştırmış hem de yer sorununu çözümlemiştir.

      Kazak topraklarındaki Rus sömürgeciliği Kazak halkının durumunu günden güne kötüleştirmiş, Kazak halkı giderek fakirleşmiştir. Yine bu dönemde bazı bölgelerde Kazak halkının nüfusunda da azalmalar başlamıştır. Aşağıdaki tabloda bazı bölgelerin 1897 ve 1914 yıllarındaki Kazak nüfusu görülmektedir. Tabloda Kazak nüfusunun 1897’ye göre 1914’te önemli ölçüde azaldığı dikkati çekmektedir.

      Tablo 4: 1897 ve 1914 yıllarında çeşitli bölgelerde Kazak nüfusundaki azalma

      Rus Çarlığı’nın Kazak yurdunda uyguladığı sömürgecilik siyaseti sonucunda Kazak bozkırları Rus hâkimiyeti altına girdiği gibi, Kazaklar kendi yurtlarında adeta sığıntı durumuna düşmüşlerdi.

      Rus İdaresine Karşı Millî İstiklâl Hareketleri

      Küçük Cüz Hanı Ebulhayır Rus hâkimiyetini kabul etmesine rağmen, daha o zamanlar Kazak halkı Ebulhayır’ın bu kararını kabullenmemiş ve Rus hâkimiyetine karşı çıkmıştır. Ancak Rusların planlı ve sabırlı çalışmaları sonucunda Ruslar, Kazak topraklarında kendilerine taraftar olan belirli bir kitlenin desteğini almayı başarmıştır. Dolayısıyla Ruslarla kurulan ilk ilişkilerden itibaren Kazaklar Ruslara karşı millî bir direniş içinde olmuşlardır. Özellikle Rusların Kazakların sulak ve verimli topraklarına el koyması, Kazakları sürekli olarak Ruslara karşı bir direnişe itmiştir. Rusların Kazakların verimli topraklarına el koyması Kazak halkının hafızasına jersuv meselesi olarak kazınmış ve kuşaktan kuşağa da aktarılmıştır. Rusların hâkimiyetine girmeden daha önce özgürlükleri hiçbir zaman kısıtlanmayan, konar-göçer olarak geniş Kazak bozkırları içinde diledikleri mekânları konar-göçer hayatın örfî hukuku çerçevesinde istedikleri gibi kullanan Kazaklar, Rus işgali altında daha fazla esaret altında kalmak istemeyip Rus işgaline ve sömürgeciliğine karşı millî istiklâl hareketleri başlatmışlardır. Rusların hâkimiyetleri altına aldıkları bölgelerdeki adaletsiz uygulamaları da zaten Rus hâkimiyetini hiçbir zaman kabullenememiş Kazak halkının Ruslara isyan etmesindeki önemli sebeplerdendir.

      Kazak bozkırlarını işgal eden Ruslar, eskiden veraset yoluyla belirlenen hanlık görevine kendi çıkarlarına uygun olan kişileri tayin etmişlerdir. Halka ağır vergiler yükleyerek maddî açıdan da Kazakları zor durumda bırakmışlardır. Bununla birlikte, Kazakların verimli arazilerini ellerinden alarak bu bölgelere Rusları yerleştirip Kazakların bu verimli bölgelere girmelerini yasaklamışlardır. Kazaklar verimli otlakları ellerinden alındığı için hayvancılık yapamadığından gün geçtikçe ekonomik açıdan sıkıntıya düşmüştür. Rusya’nın sistemli bir şekilde Kazaklara uyguladığı baskı ve sömürgeci politikaları, Kazak halkının Rus idaresine karşı tepki göstererek isyan etmelerine neden olmuştur.

      Rus hâkimiyetine karşı yapılan istiklâl hareketlerinden Sırım Batır İsyanı (1783-1797), kendi isteği ile Rus hâkimiyetini kabul eden Küçük Cüz Hanı Ebulhayır Han’ın çocuklarına ve Rus Çarı’na karşı yapılan bir istiklâl hareketidir. Ebulhayır ve çocuklarının sadakatleri oranında Çarlık’tan imtiyazlar almasına karşın, Kazak halkına uygulanan baskıcı uygulamalara, Kazak halkının kendi topraklarında sığıntı durumuna düşürülmesine, Sırım Batır önderliğindeki Küçük Cüz urukları razı olmamıştır. Bökey Ordası’nda çıkan İsatay Tayman İsyanı da (1836-1838) Kazakların önce kendi kukla Hanları Cengir Han’a ve onu destekleyen Ruslara karşı başlattıkları bir isyandır. Kazak halkından ağır vergiler alınmasına ve verimli otlaklara Kossakların yerleştirilip o bölgelere Kazakların girmesinin yasaklanmasına rağmen, bölgedeki kukla Han Cengir’in Ruslardan aldığı destekle Kazaklara ağır vergiler yükleyip, onların topraklarına usulsüzce el koyması üzerine bu isyan başlamıştır. Orta Cüz’de çıkan Kenesarı Han İsyanı (1837-1846) ise Ruslara karşı yapılan tam bir istiklâl hareketidir. Kenesarı, doğrudan Kazak topraklarındaki Rus hâkimiyetine karşı çıktığı için, bu isyanı başlatmıştır. Başarılı olduğu takdirde amacı, Kazakları Rus esaretinden kurtarıp, eskiden olduğu gibi Kazak Hanlığı idaresinde tek bir çatı altında toplamaktır. Can Hoca (1851-1860), Eset Batır ve diğer isyanlar da Kenesarı isyanı kadar büyük çaplı bir istiklâl mücadelesi olmasalar da, Ruslara karşı başlatılan ve Rusları uğraştıran önemli isyanlardır.

      1854 yılında her ne kadar Rus Çarı I. Nikolay, Kazak topraklarının Rusya hâkimiyetine girdiğini