yeterince
Kokular, renkler, sesler ve daha neler var ki,
Bize sonu sezdiren hem de ölmeden önce,
Onlardır acımıza gizli tat katan belki.
Ve onlarla belki de ölümün habercisi
Biz dünyalılar için gelince bu vadiye
Yüzünü örter sanki tüllerin en incesi
Sıranın geldiğini bizden gizlesin diye.
SİLENTİUM!7
Sus, örtbas et ve biriktir
Düşlerini zevkle bir bir –
Onlar kalpte saklı kalsın
Ruhun pır pır aydınlansın –
Şavkı, yıldızlara mahsus,
İmrenerek seyret – ve sus!
Yürek nasıl açılır ki?
Acep kimdir karşındaki?
Anlaşılmak çok abestir,
Madem her söz sahte sestir.
Silinse de mantık ve us…
Sen sabırla beslen – ve sus!
Tut kendini kendine çek
Bir iç dünyan var ki gerçek
Us, his ve düşlerden ancak;
Ne gürültüler kopacak
Etmek için seni suspus…
Bu sesleri dinle – ve sus!
Как над горячею золой
Дымится свиток и сгорает
И огнь сокрытый и глухой
Слова и строки пожирает -
Так грустно тлится жизнь моя
И с каждым днем уходит дымом,
Так постепенно гасну я
В однообразье нестерпимом!..
О небо, если бы хоть раз
Сей пламень развился по воле -
И, не томясь, не мучась доле,
Я просиял бы – и погас!
Там, где горы, убегая,
В светлой тянутся дали,
Пресловутого Дуная
Льются вечные струи.
Там-то, бают, в стары годы,
По лазуревым ночам,
Фей вилися хороводы
Под водой и по водам;
Месяц слушал, волны пели…
И, навесясь с гор крутых,
Замки рыцарей глядели
С сладким ужасом на них.
Ocağa atılan kâğıt tomarı
Bir anda dumana döndüğü gibi
Ateş de kulların duymadıkları
Yazılı sırları yutar dipdiri –
Benim yaşamım da, nitekim böyle,
Gün gün küllenerek uçup gidiyor;
Yüreğim döndükçe bomboş bir çöle
Monotonluk onu tavaf ediyor.
Ey gökyüzü, duacıyım karşında,
Ne olursun beni ateşinde yak;
Yaşadığım bunca acıdan uzak,
Tutuşarak söneceğim anında!
Uzakta ak pak dağların
Uyukladıkları yerde
Şanlı Tuna yorgun argın
Akıp gider düzlüklerde.
Evvel bunun burasında
Geceler ne gecelermiş,
Gür suların aynasında
Peri kızlar dans edermiş.
Kuleler özenip aya
Eğilirmiş sulara dek,
Perileri doya doya
Gözetlermiş iç çekerek.
И лучами неземными,
Заключен и одинок,
Перемигивался с ними
С древней башни огонек.
Звезды в небе им внимали,
Проходя за строем строй,
И беседу продолжали
Тихомолком меж собой.
В панцирь дедовский закован,
Воин-сторож на стене
Слышал, тайно очарован,
Дальний гул, как бы во сне.
И лишь дремой забывался,
Гул яснел и грохотал…
Он с молитвой просыпался
И дозор свой продолжал.
Все прошло, все взяли годы-
Поддался и ты судьбе,
О Дунай, и пароходы
Ныне рыщут по тебе…
Kulelerin genç ejderi,
Tek hücrede yalnız yatan,
Seyredermiş güzelleri
Gözlerini hiç kırpmadan.
Gecelere ışık tutan
Gökkubbenin yıldızları
Yorulurmuş çağırmaktan
Cilveli üryan kızları.
Görevindeki