Ahmet Emin Atasoy

Rus Şiiri Antolojisi


Скачать книгу

atıyor.

      Pırıl pırıl yıldızlar

      Uçuyor gözlerimden!”

      Onu sevdim çünkü tek,

      Onun için varım ben!

1838

      И. С. Горюшкин , Поцелуй , 1910

      İ. S. Goryuşkin, Öpüş, 1910.

      МИХАИЛ ЛЕРМОНТОВ

      MİHAİL LERMONTOV

      (1814 – 1841)

      Büyük şair, yazar ve dramaturg Mihail Yuriyeviç Lermontov, 3 Ekim 1814 tarihinde Moskova’da doğdu. Daha altı aylıkken annebabası tarafından babaannesi E. A. Arsenyeva’nın Tarhan (Kırım)’daki malikânesine götürüldü. Üç yaşında annesini kaybetti. Babasıyla babaannesi arasındaki kavgalara sık sık tanıklık etti ve sonuçta E. A. Arsenyeva’ya bırakıldı.

      Düzenli bir özel ev eğitimi aldıktan sonra Moskova’daki soylular yurduna yerleştirildi. İlk şiir denemelerini de orada kaldığı yıllarda yaptı. 1830 yılında Moskova Üniversitesi Siyasi Etik Bölümü’ne yazıldı. Aynı yıl Ateney dergisinde “İlkbahar” başlıklı ilk şiiri yayımlandı.

      1932’de Harp Okulu’nun Asteğmen Muhafızları ve Saray Süvarileri Bölümü’ne kabul olunduktan sonra, orada el yazısıyla hazırlanan Şkolnaya zarya (Okul Şafağı) dergisini yayımlayanlar grubuna katıldı. Aynı dergide onun ilk asker ocağı ürünleri olan “Hastane”, “Petergofsk Bayramı”, “Ulanşa” şiirleri de yayımlandı.

      1834 yılında asteğmen rütbesiyle mezun olup Husar Alayı’nda hafif süvari olarak askerlik kariyerine başladı. 1937’de Puşkin’in ölümüyle ilgili olarak yazmış olduğu “Şairin Ölümü” başlıklı şiirinden dolayı tutuklanarak Kafkasya’daki Nijegorod süvari alayına gönderildi. Orada Belinski ve sürgün dekabristlerle tanışma fırsatı buldu.

      3 Ocak 1838 yılında Lermontov sürgünden döndü. Bu süre içinde o, “Tüccar Kalaşnikov İçin Şarkılar”, “Tambovsk Veznedarı”, “Söz”, “Şair”, “Üç Palmiye… “ gibi yeni şiirler yazdı.

      1840 yılının başlarında Fransız büyükelçisinin oğluyla düelloya girişmesi Petersburg'dan uzaklaştırılması için uygun bir bahane uydurmaya yaradı ve sonuçta o tekrar Kafkasya'ya sürgüne gönderildi. Kafkas dağlarında “eski Kafkas yiğitlerinin göstermiş oldukları kahra manlıklara âdeta hayranım” diyerek, düzenlenen operasyonlara sürekli olarak katıldı.

      15 Temmuz 1841’de N. Martinov adlı dengesiz bir subayla yaptığı düello sonucunda öldürüldü. İlkönce Pyatigorsk mezarlığına defnedildiyse de, sonradan (1842) naaşı çıkarılarak Tarhan’daki aile mezarlığına gömüldü.

      Mihail Lermontov’un başlıca şiir kitapları: Tüccar Kalaşnikov’un Şarkısı (1838), Mtsıyri (1839), İblis (1857), Şiirler (1840) vb.

      БАЛЛАДА

      Над морем красавица-дева сидит;

      И, к другу ласкаяся, так говорит:

      "Достань ожерелье, спустися на дно;

      Сегодня в пучину упало оно!

      Ты этим докажешь свою мне любовь!"

      Вскипела лихая у юноши кровь,

      И ум его обнял невольный недуг,

      Он в пенную бездну кидается вдруг.

      Из бездны перловые брызги летят,

      И волны теснятся, и мчатся назад,

      И снова приходят и о берег бьют,

      Вот милого друга они принесут.

      О счастье! он жив, он скалу ухватил,

      В руке ожерелье, но мрачен как был.

      Он верить боится усталым ногам,

      И влажные кудри бегут по плечам…

      "Скажи, не люблю иль люблю я тебя,

      Для перлов прекрасной и жизнь не щадя,

      По слову спустился на черное дно,

      В коралловом гроте лежало оно.

      С тоской безнадежной младой удалец

      Прыгнул, чтоб найти иль коралл, иль конец.

      BALAD

      Dünya güzeli dilber, deniz kıyısındaki,

      Sevdiğine naz edip fısıltıyla dedi ki:

      “Şık gerdanlığım suya düştü bugün ansızın

      Dalıp onu oradan hemen çıkarır mısın?

      Kanıtlamış olursun belki gerçek sevdanı!”

      Bu sözleri duyunca kabardı gencin kanı,

      Hiç vakit kaybetmeden tıpkı bir çılgın gibi

      Dalgalı uçuruma atıverdi kendini.

      İnci serpintileri saçıldı uçurumdan

      Kaynayan sert dalgalar şaşkındı bu durumdan,

      Bir ileri bir geri koşuştular şiddetli

      Sanki genci sahile çıkaracakmış gibi.

      Derken o, dik kayaya tırmandı. Şükür sağdı.

      Yüzü sertti, elinde yitik gerdanlık vardı.

      Ayakları yorgunluk ağrısı içindeydi,

      Yaş saçları sırtına yapışık biçimdeydi…

      “Sevgilim, inci için şu canından geçen ben,

      Kalbi aşkla dövünen biri miyim gerçekten?

      Tek sözünle uçurum dibine indiğimde

      Buldum gerdanlığını bir mercan resifinde,

      Buyur işte!“ derken gamla, bir anlığına,

      Baktı canına bedel görülen gerdanlığa.

      Возьми!"– и печальный он взор устремил

      На то, что дороже он жизни любил.

      Ответ