Mekemtas Mırzahmetulı

Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri


Скачать книгу

hesaplar yaparak misyonerlik faaliyetlerinde uygulanan yöntemlerden, Ruslaştırma ve Hristiyanlaştırma sürecinde anne-kadın faktörünün önemli olduğu konusuna vurgu yapar.

      Çar sömürgecileri Alektorov’un ifade ettiği tehlikeli görüşü benimsemiştir. Çarlığın generalleri ve valileri de bu fikri desteklemiştir. Bu fikre istinaden, İdil boyunda Kalmukları Ruslaştırmak ve Hristiyanlaştırmak amacıyla kız çocukları için özel okullar açılmıştır. Kazak topraklarında da (örneğin Karkaralı) Rus Çarlığı’nın gizli sömürge politikasını yürüttüğü benzer okullar mevcuttur.

      Alektorov, yine aynı makalesinde geçim sıkıntısı çeken yoksul Doğu halklarının Hristiyanlaştırılması faaliyetini hoşnutsuzluk ve eleştirel bir yaklaşımla değerlendirir. Yoksulların Hristiyanlığı dinî inancın gücüyle değil, sadece hayati gereksinimler sebebiyle kabul edeceklerini ifade eder.

      Ahmet Baytursunov, Alektorov ile tanışmış, hatta birkaç yıl birlikte çalışmıştır. Bu zaman zarfında, Kazaklar arasında misyonerlik işini yürüten Alektorov’un sistemini çok iyi kavrayan Baytursunov, sonrasında onunla irtibatı kesmiştir. Avezov 1923’te Ak Yol gazetesinde bu konuyu kaleme almıştır. Hristiyanlaştırma politikasında Kazaklar arasından bazı şahısların misyonerlere yardım ettiklerini şiirlerinin birinde şu cümlelerle ifade eder:

      Kimileri makam sahibi olmak için,

      Kendi dinine bile ihanet etti…

      Yukarıdaki ifadelere bakılacak olursa, halkın nasıl bir girdaba itildiği bilinmemekte ve tasavvur dahi edilememektedir.

      Alektorov’un Omsk şehrindeki eğitim kurumlarında uzun yıllar süren çalışma süreci ve bu dönemde yazdığı bilimsel çalışmaları onun dünya görüşündeki temel nitelikleri yansıtmaktadır. Sosyo-politik yönü özellikle bu yıllarda şekillenmiştir. 1905’te bütün Rusya’yı sarsan ve muhalefetin güçlendiği devrim zamanında, Alektorov’a polisin gizli ajanı olma görevi verilir. Devrimci görüşlü gençleri sürgüne gönderme ve bağımsızlık düşüncesiyle hareket eden öğrencileri liselerden uzaklaştırma işinde çalışmıştır. Alektorov’un gerçek kişiliğini, devrim hayalleri olan gençlerin askeri baskıyla okullardan atılmaları ve sindirilmelerini kanıtlayan Omsk arşivindeki resmî belgelerde görmek mümkündür.

      Alektorov’un eylemlerini Sovyet bilim bakış açısı ve sınıfsal konum çerçevesinden değerlendirmek gerekirse, olumsuz bir kişilik portresi ortaya çıkmaktadır. Alektorov’un 2 Mart 1906’da şahsen katılımıyla Omsk lisesinin bütün öğrencileri okuldan atılmış, ileri görüşlü bir öğretmen olan A. D. Kvan tutuklanıp hapse atılmıştır. Aynı gün lisenin sınıf tahtalarına Alektorov’a ölüm sloganı yazılmıştır. Dönemin liberal gazetesi İrtış’a yansıyan bütün bu olaylar, misyoner ilim adamının kime çalıştığını göstermektedir. Gazetenin 20 Ağustos tarihli sayısında Alektorov’a karşı ciddi suçlamalar olmuş ve ona sarkık kulak lakabı verilmiştir. Hükümet lehine haince hareket eden Alektorov, 1908’de görevinde terfi almış ve bütün Batı Sibirya’nın eğitim işleri müfettişliğine atanmıştır.

      Misyonerlikteki amacından ve Çar yanlısı görüşünden sapmayan Alektorov, 1917 Ekim Devriminden sonra gericilerin tarafına geçmiş ve Omsk’ta bulunan eğitim kurumlarındaki aydın fikirli hocaların kovulması eylemine aktif olarak katılım göstermiştir.

      Alektorov’un misyonerlik ideolojisiyle yazdığı bilimsel çalışmaları, içinde birçok tarihi gerçeği barındırması sebebiyle, dönemin sosyo-politik olayları ile ilgili tarihi gerçekleri ortaya çıkarmak bakımından önem teşkil etmektedir. Misyonerin yazdığı her sözcüğün içeriği titizlikle ve eleştirel bir tarzda incelenmelidir. Bunun sebebi, Alektorov’un çalışmalarını dikkatle yazması, tıpkı misyonerler ve Çarlık Hükümeti gibi gerçek niyetini yabancı bakışlardan gizlemeye çalışmasıdır. Aksi takdirde, tekrar çarpıtma ve insanlarla olayları yanlış değerlendirme yoluna gidilebilir. Örneğin, Alektorov’un 1900’da Kazan’da yayımlanan ‘Kitaplarda, Dergilerde ve Gazetetelerde Kırgızlar Hakkında Yazılanların Listesi’ (Указатель книг, журнальных и газетных статей и заметок о киргизах) günümüze kadar bilimsel değerini korumuştur. Hangi açıdan değerlendirilirse değerlendirilsin, Kazaklarla ilgili içinde farklı belgelere dayanan bilgileri barındıran bu çalışma, Kazak tarihinin yazıldığı ilk ana kaynaktır. Sömürgeci hükümetler sömürge politikasını hayata geçirirken himayeleri altına aldıkları halklara manevi açıdan boyun eğdirmek amacıyla onların geçmişteki yaşamı, ulusal bilici, gelenek-göreneklerini öğrenmeye büyük önem vermiştir. Çalışmaları sınıflandırmak ve öğrenmek için, kaynaklar sistemli bir biçimde toplanmıştır. Sömürgeci devletler, sömürgecilik amacıyla yeni topraklarda yürütülen araştırma çalışmalarına ve bilimsel seyahatlerin organizasyonuna büyük miktarda bütçe ayırmıştır. Çarlık Hükümeti, Rusya civarında himayesi altına aldığı bölgelerin gelişimi için yeni hiçbir şey yapmamıştır. Çarlık Hükümeti’nin bilinmeyen yönlerinin ele alındığı bu eserdeki gerçeklerden yola çıkılacak olursa, temkinli ve dikkatli olmak gerektiği unutulmamalıdır. Sömürgeci ideologların kültür, tarih, folklor, edebiyat, tek kelimeyle atalarımızın manevi dünyasını toplama ve koruma konusundaki çabaları karşısında memnuniyet duymaya gerek yoktur. Geçmişteki acı tecrübeler düşünüldüğünde sömürgecilerin bütün bu eylemleri tek taraflı değerlendirildiği görülmektedir. Bize düşen görev Çarlığın ve Sovyet yöneticilerinin lehine yazılan üstünkörü bilgilerden halkın bilincini arındırmaktır.

      Yukarıda ifade edilen sorunların kökenine inilecek olursa, Avezov’un neden sıklıkla otosansür kullandığı konusu üzerine düşünmek ve otosansür gibi bir olgunun sosyo-politik nedenlerini açığa çıkarmak gerekmektedir. Yazar önemli bilgiler vermek istese dahi, nedensizce fikirlerini tam anlamıyla açamamış, mecaz kullanmış, yazdıklarında düzeltme ve kısaltma yapmıştır. Yazarın mecaz ve imalarla otosansür uygulaması, onun anlaşılmaz gücünün göstergesidir. Dıştan bakınca olabildiğince sıradan görünen kaleminin altında bilinmeyenler gizlidir. Avezov’un eserinde kullandığı otosansür, tarihi olayların gerçekliğini ve Çarlığın sömürge politikasını içinde barındırmaktadır.

      Çarlık Hükümeti’nin sömürgeleştirme politikasında uyguladığı en güvenilir ve geçmişte denenmiş yöntemi, sömürge topraklarına Rusları yerleştirmek olmuştur. Bunun sebebi, halkı yavaşça bağımsızlıklarından ve topraklarından koparmaktır. Sömürgeleştirmenin temel amacı ise açılan karma okullar (Rus-yerli) vasıtasıyla gayrı Rus halkları Hristiyanlaştırmak ve Ruslaştırmaktır. Sonuç olarak, sömürge dönemi Kazak edebiyatı tarihinin yazımı aşamasında, toplum bilincinde önemli bir yer tutan misyonerlik olgusunun ifşa edilmesi gerekmektedir. Bu olgu, değiştirilmeden olduğu gibi gösterilmeli ve yaşananlar adil bir değerlendirmeyle herkese sunulmalıdır.

      1.2. Vatan Nasıl Ruslaştırıldı?

      İnsanoğlu dünyaya geldiği andan itibaren hayatta kalma ve keşfetme mücadelesi içindedir. Zamanla dilini keşfeder, bilinci uyanır ve bilinçli olarak bilgi ve deneyim biriktirmeye başlar. Bu şekilde tarihsel hafızası doldukça dünya görüşü de şekillenmiş olur. Bu durum bir bütün olarak insanlığın evrimsel gelişimi yolunda durmadan ve aralıksız olarak devam eden bir süreçtir. Günümüzde, halkların tarihsel hafıza konusuna kamuoyunda büyük önem verilmektedir. İnsanoğlunun doğduğu topraklarda ortaya çıkan coğrafi adlar tarih bilincinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Zaman içinde bu adlar kamuoyunun süzgecinden geçerek eleştirel bir değerlendirme yapılır ve adlara yeni anlamlar yüklenir.

      Bu