ve hatta bazı maddiyyun/materyalistler) bilim ve fikir âlemi üzerinde baskın bir etki icra etmektedir.
3. David Friedrich Straos
Protestan rahiplerinden, felsefede Hegel’in çıraklarından ve yöntemde akliyyundan [rasyonel akımdan] olan bir mütefekkirdir. Protestanlığı meydana getiren tasfiye fikrini mantıki bakımdan en son sınırına götürmüştür. Straos, Hristiyanlığın akli ve naklî hususlarını bilimsel olarak ve tarihle tenkit ederek Hristiyanlığın esatirden [efsanelerden, asılsız şeylerden, mitolojiden] ibaret olduğunu meydana koymuştur. İnciller pek çok şahsın ortak telifi olup tarihî meziyetleri yoktur. Bu filozofa göre “İncil’deki rivayet ve hikâyeler, öteden beri İsrailoğulları arasında dolaşan Mesih fikri üzerine uydurulmuş” esatir [efsane] ve hurafelerden ibarettir. Bu İncillerde söz konusu olan “İsa” tarihte yaşamış Celileli “Yeşova” değil, insan hayalinin meydana getirdiği hayalî bir varlık ve kuruntudan ibaret bir İsa’dır.
Straos’un bütün tenkitleri, bir taraftan İbrani dilinden ve çok eski dillerden çıkarılan sonuçlara ve diğer taraftan Kant, Spinoza ve Hegel’in ekollerindeki kaidelere dayanarak bina edilmiştir.
4. Bauer
Bu da Protestan rahiplerinden ve Hegel ile Şilimahr’ın talebelerindendir. Bu zata göre “vacip, ilahi, umumi” sıfatları aynı anlamda olan kelimeler hükmündedir. Halik [yaratıcı] ile mahluk [yaratılan] arasında tezat yoktur. Yani bu da cevherin birliğine inanır. Harikalar yoktur. Çünkü ilahi hadiselerden başka bir şey yoktur. Hristiyanlıktaki esrar [sırlar] ve harikaların aslı yoktur. Harika ve esrar zannedilen şeyler, insan aklının çıkarıp ortaya koyduğu şeylerdir.
5. Renan
Ernest Renan, son asrın en derin ve en zarif düşünürlerinden biridir. Straos ve Bauer’in sert ve çok defa kuru tarzı müstesna tutulmak üzere Renan’ın yazdığı eserler, hemen hemen ilk iki filozofun eserlerinin konularından ibarettir. Doğu dillerinde ve özellikle İbrani dilinde derin bilgi sahibi olan Renan’ın “İsa’nın Hayatı” adlı eseri, akliyyun [realist akım] ve zihniyyun [idealist akım] fikirlerinin tenkit yöntemine uygun olarak yazılmıştır. Renan, ilk önce Katolik papazı olmuştu. Sonra ruhbaniyeti terk etmiş ve yazdığı eserler Hristiyanlığa önemli darbeler vurmuştur.
Bu yazdığımız adamlar, dinleri ve uluhiyeti inkâr edenler olmayıp vücudiyyunun [panteist akımın] fikirleriyle, kurallarıyla din ve maneviyatı muhakeme edenler, kendine mahsus olan şeklinden dolayı Hristiyanlığa darbe vurucu olanlardır. Dini ve Yaratıcı’yı inkâr edenler, elbette bunlar arasına dâhil değildir.
8. BÖLÜM
MÜSLÜMAN OLMAYAN TENKİTÇİLER VE TARİHÇİLER
Volter, Henri De Burnier, Dozy, Ernest Renan, Kont Kara Dövu, Garsen De Tasi, Kosen de Persival, Veyil, Movyer, Şantpi De La Susey
1. Volter
Volter, ne bir âlimdir ne de bir bilgin. Zarif ve nükteli sözler söyleyen bir şair, ilahiyyundan (teist akımdan) bir filozoftur. Ömrünü Hristiyanlığın ayin ve âdetlerini, hatta inançlarını çürük ve değersiz olarak göstermekle geçirdiği hâlde bir aralık papaya yaranmak fikriyle olacak ki “Mahomet”17 veyahut “Taassup” adında bir trajedi yazmıştır. Bununla beraber bazı tarihçiler, Volter’in bu eserini taassuba karşı ve bilhassa Hristiyani taassubu başka bir din taassubu şeklinde tenkit için yazdığını iddia ediyorlar.
Volter, doğrudan doğruya İslam hakkında eser yazmamışsa da yazdığı trajedide tarihî hakikatleri çarpıtarak, gerçek şahıslara hayalî özellikler ve şekiller vererek o tarihlerde İslam dini ve onun peygamberi hakkında pek fazla bir şey bilmeyen Avrupa’ya Ahmedî din ve peygamberi hakkında pek yanlış bir imaj çizmiştir. Volter’in bu eserinin ilmî ve tarihî kıymetten tamamen uzak olduğunu asrımızın eleştirmenleri ve tarihçileri açıkça ortaya koymuşlardır.
2. Henri De Burnier
Fransa Edebiyat Akademisi üyelerinden olan bu zat, gayet koyu bir Katolik olduğundan Volter’in eserinin bir ikincisini yazmıştır. Bu eserdeki hayaller ve isnatlar birinciden daha fazla, daha bayağı ve her türlü ilmî ve bilimsel kıymetten mahrumdur.
3. Dozy
Arap dili uzmanlarından ve akliyyun [realizm akımı] fikirlerini benimsemiş bir oryantalisttir. Müslüman kavimler hakkında tarihî eserleri, Arabî lügate (Arapça sözlük) dair kitapları olup bir de İslam tarihi yazmıştır.
Dozy, bu eserinde, Straos, Bauer, Paulus vesaire gibi akliyyunun Hristiyanlık hakkında tatbik ettikleri tenkit usulünü İslam dini üzerinde de uygulamak istemiştir.
Hâlbuki tarihî bir gerçek ve hakikatten meydana gelmiş olan başka bir şeyi tahkik ve tenkit için efsane ve hurafeler hakkında kullanılan düsturun aynını aynı şekilde kullanmak doğru ve bilimsel değildir. Bir eleştirmen, hakikati meçhul ve hurafeler şekline girmiş bir fikir topluluğundan bir hakikat kokusu çıkarabilmek için o fikir topluluğundaki şekillere ehemmiyet vermeyebilir, şekilleri hakiki bir şekle sokmaya çalışır. Bu, tahrif demek değildir. Çünkü ortada tarihî ve hakiki olan bir şey yoktur. Fakat tarihî bir hakikate karşı aynı şekilde hareket etmek doğru ve haklı olamaz. İşte Dozy’nin İslam hakkındaki tenkitleri hep bu yoldadır. Dozy’nin aşırıya gitme yöntemi, bilim ve felsefe yöntemine o derece aykırıdır ki çoğu fikirlerini, yine İslam hakkında ve hem de tamamen tarafsızca eserler yazmış olan ünlü âlimler ve aynı zamanda Filozof Renan ve Şantpi De La Susey gibi bilim adamları, reddederek çürütüyorlar.
Dozy’nin muhakeme tarzında en çok göze çarpan taraf, birbirine zıt olan birçok fikrin bir araya toplanması, bilimsel hakikatleri yanlış bir şekilde uygulaması ve özellikle tarihî gerçekleri, kendi fikrini okşayacak şekle büründürerek değiştirmesidir. Bu değiştirmeler, eksik ve yanlış uygulamalar, eserin metninde değerlendirileceğinden fazla açıklamaya mahal görmeyiz. Dozy’nin çok defa fikirlerine müracaat ettiği Şiprniger’in eserlerinde dahi bugün bilimsel ve tarihî bir kıymet görülmemektedir.
4. Ernest Renan
“Din Tarihi Hakkında Düşünceler” ismi altında yazdığı meşhur bir eserinde Renan’ın “İslam’ın Menşeleri” başlıklı özel bir bölümü vardır. Renan, bu hususi bölümde İslam dinini ve onun peygamberini son derece tarafsız bir biçimde eleştirip inceliyor. Bundan Renan’ın bütün düşüncelerini haklı bulduğumuz anlaşılmamalıdır. Tam aksine biz Renan’ın düşüncelerinin sonuçlarından pek çoğunu, birçok sebepten dolayı kabul etmiyoruz. Bununla beraber adı geçen ünlü filozofun düşüncelerini taassup ve tarafgirlikten hemen hemen tamamen ayrı buluyoruz ki Avrupa eserlerinde bu şekilde hüküm verilebilecek yazılar pek azdır.
Renan, İslam’ın ana esası olan Kur’an’ın gerçekliğini ve tarihî kıymetini muhafaza hususunda inkâr ve itirazın mümkün olmadığını tasdik ve ispat ediyor. Hâlbuki Kur’an’dan başka diğer semavi kitaplarda bu iki kıymeti göremeyen araştırmacılardan birisi de Renan’dır. Sonra da Cenab-ı Nebi hakkındaki taassup ve hayal ürünü olan çirkin iftiraları reddedip çürütmekle beraber âdetlerin değişikliği, ırk ve kavimlerin yetenekleri sebebiyle ortaya atılan haksız ve manasız itirazlarla tenkitleri dahi gerçeğe aykırı görüyor.
Renan, tenkitçi ve akliyyunun [realist akımın] fikirlerine mensup bir filozof olduğu için iman erbabının Allah tarafından indirilen kitaplar, peygamberler ve diğer mukaddes şeyler hakkındaki fikirlerine, aynı şekilde, katılamaz. Kur’an’ın “ilham” mahsulü olduğunu ileri sürüyorsa