Veli Toprak

Son Alperen Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sır Görüşmeleri


Скачать книгу

anlamında.

      Hoca’nın ricaları ile araya giren bazı manevi büyüklerin “ ‘Ben Müslümanların iktidarına engel oldu.’ dedirtmem!” dedi. “Destekliyorum.” diye kararını vermişti. Kendini dindar/Müslüman hisseden koskoca bir zümrenin hukukunu savundu, aynı zamanda ümmete karşı sorumluluğu olduğunu biliyordu. Memleket meselelerinde her zaman çizgimiz örtüştü. Farklı partilerde oluş, bizi hiçbir zaman ayrı noktaya düşürmedi. Ben de Allah’a hamdediyorum ki 12 Eylül’den sonra gerçek ülkücü kardeşlerimizi savunmuş olmanın da aramızda bir samimiyet getirdiğini gördüm.

“Yaşasa İktidarı Hizaya Sokabilecek…”

      AK Parti’nin iktidara gelmesinden de mutlu olduğunu biliyorum. Onun da özlemiydi mutlaka. Bir defa benden ricası oldu. Nazik bir insandı. Bütün siyasetçiler çok taleplerle gelirler. TBMM başkanlığım döneminde ceplerim dolardı. Kimisi sekreterini Meclise almamı, kimisi başka şeyler söylerdi. Şahsen ben de “Muhsin Bey’den bir emir, rica gelse de ben de onu yapsam, memnun etsem.” diye düşünürdüm. Sanıyorum 5 yıllık Meclis başkanlığımda “Şu arkadaş burada çalışıyor, başka yerde değerlendirmek mümkün mü?” dediğinde ben mahcup olurdum. “Sayın Genel Başkan sizin ricanız bizim için emirdir.” derdim. Belki o arkadaşın işini yapmışımdır, onun dışında benden bir ricası olmadı.

      2009’da ani vefatı bizi çok şaşırttı. Allah ömür verse de bugünlere gelse idi, bugünkü iktidarı da hizaya sokabilecek güçte idi, düşüncesi ve ikazı ile… Çünkü hepimiz ona çok inanırdık. Bilelim ki o çok güçlü bir siyasetçi idi.

“O Komutanlardan Alacağımı Aldım…”

      Arkasından yazılan, konuşulanlara da bakıyorum. Kırık dökük bir helikopterle verdiği sözü yerine getirmek için küçük bir beldeye gidişi bile onun dostlarına olan vefasını gösterir. Davasına olan bağlılığını gösterir. Cenabıallah cennetinde misafir etsin inşallah.

      Siz TBMM başkanı seçildiğinizde “komutanlara misilleme” olarak ziyaretini “uzun” tutmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

      Ben Meclis başkanı olunca komutanlar “gelip gelmemeyi” tartışmışlar. Hilmi Özkök, “Gelenektir, hep gidildi.” diye ikna etmiş. Geldiler bir karış suratla. Sadece 3 dakika kaldılar. Muhsin Başkan ise arkadaşlarıyla gelip uzun süre ziyarette bulunarak cevap vermişti. Muhsin Bey ve arkadaşları beni onurlandırdılar. Ben de o komutanlardan alacağımı sonradan fazlasıyla aldım…

      CELAL DOĞAN KİMDİR?

      1943 Gaziantep Nizip doğumlu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1977 yılında CHP’den milletvekili seçildi, 1980 Darbesi’yle serbest avukatlığa başladı. 1989’da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçildi ve 2004 yılına kadar üst üste 3 dönem başkanlık yaptı. 1993-2006 arasında Gaziantep Spor Kulübü başkanlığını da yürüttü ve onun döneminde futbol kulübü tarihinin en başarılı dönemlerini yaşadı. 2015-2018 yılları arasında iki dönem İstanbul milletvekilliği yaptı.

      CHP’Lİ ESKİ MİLLETVEKİLİ CELAL DOĞAN:

“Helalleşmek İsterdim, Millîci ve Anti-Emperyalistti…”

      Çok muhterem bir insandı. Ben belediye başkanı iken Antep’e gelmişti. Kendi partisinin yöneticilerini toplamış, farklı partilerdeyiz, farklı ideolojilerden geliyoruz. Biz solcu, o ülkücü. 1994’te aday olduktan sonra yerel seçimlerde yönetime bana oy vermelerini tavsiye etti. “Antep’te yapılan hizmetleri gördüm, bu adam çalışıyor, bilinen de bir insan, haksızlık yaparız desteklemezsek. Hizmeti aksatmış oluruz.” diye bana destek olunmasını istemiş.

      Telefonla konuştuk, “Bizim böyle bir kararımız var.” dedi, ben de kendisine teşekkür ettim. O zaman ortada memleket vardı, hizmet vardı, ahlak vardı. Şimdi ne var ne yok! Lafta herkes memleketi seviyor ama icraat? Seçimde verdiği destekten dolayı helalleşme şansım olmadı. Mutlaka hakkını helal etmesini isterdim, sağ olsa ederdi diye düşünüyorum.

      Genel çizgisine baktığınızda anti-emperyalist bir insan. Millîci, namuslu kalmış bir adam ve siyasetçi. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası beni aradı. “Antep sanayisi nasıl gelişti, bize de anlatır mısınız? Bizim tespitlerimize göre siz bunun öncülüğünü yapıyorsunuz.” diye davette bulundular. Ticaret ve Sanayi Odasında konferans vermemi istediler. Sivas’ta bizi ağırlamak istemişti rahmetli Başkan. Ancak programı Oda yapınca görüşemedik.

“Türkiye’de Namuslu Kalmak Zor, O Namuslu Adamdı”

      Allah rahmet eylesin. Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. İddia doğru ise -ki olma ihtimali yüksek- bir an önce faillerinin bulunması devletin namus borcudur. Değerli bir insan öldürülüyor. Suikasta maruz kalıyor. Hâlâ faili belli değil. Görevi ihmalden, suistimalden dava görülüyor. Bu görevi suistimal değil ki basbayağı suikasttır. Açılan davanın niteliği bile insanın içini burkuyor. Görülen davanın şekli, suikastı ifade etmiyor. İktidarın savsakladığı görülüyor.

      Böyle bir insanın, hâlâ cinayetinin failinin bulunamaması Türkiye için bir ayıptır. Namuslu kalmış, ender siyasetçilerinden biriydi. Türkiye’de dürüst kalmak zor. Cinayete maruz kaldığı anlaşılıyor. Failinin bulunmaması ülkemiz için ayıptır. Eşine, çocuklarına tekrar başsağlığı dilerim.

      CEMAL EĞİN KİMDİR?

      1968 Bingöl doğumlu iş insanı. Büyük Birlik Partisi İstanbul İl 2. Başkanlığı ve MKYK üyeliği görevlerinde bulundu. 2002 ve 2011 seçimlerinde Bingöl’den milletvekili adayı oldu.

      BBP İSTANBUL 2. BAŞKANI CEMAL EĞİN:

“2008’de Bolu Tünelinde Birlikte Kaza Geçirdik…”

      Haziran 2008’de İstanbul Sultanbeyli’de Alperen Ocaklarının bir şöleni vardı, program çok kalabalıktı ve program uzayınca Muhsin Yazıcıoğlu uçağına yetişemedi. BBP İstanbul il ikinci başkanı ve Genel Başkan’ın protokolünden sorumluydum. Başkan, gece benim evimde misafir kaldı. Ertesi sabah saat 10:00’da Ankara’da MKYK toplantısı vardı ve oraya yetişmesi gerekiyordu. Sabah saat 06:30’da benim aracım ile Ankara’ya gitmek üzere evimden hareket ettik. Bolu Tüneli’ne girmeden 2-3 km geriden itibaren sağdan bir şeridin trafik dubalarının dizili olduğunu gördüm ve yol iki şeride düşürülmüştü. Dikkatimi çekti, yeni açılan Bolu Tüneli’nde ne arızası olabilirdi ki ve hiçbir kazı çalışması göremedim. Tünele girdiğimizde takribi 1500. metrede biz sol şeritte seyrederken orta şeritten giden kapalı kasa bir kamyon tam sollama anımızda önümüze kırarak şerit değiştirdi.

      Aracımız dört çeker Mercedes bir otomobil ve şoförü yeğenim de profesyonel bir makam şoförü idi. Hızlı bir refleks ile ani frene basarak olabildiğince sol bariyere yanaştı. Ancak arkadan çarparak aracımızın kaput kısmının çarptığı araç kapalı kasa kamyondu. Arkası yüksek olduğundan bizim aracımızın ön burun kısmı altına girerek ön camımız ve ön direkler kamyona arkadan vurduğundan o da bizim için bir dezavantaj idi aracımızın hava yastığı açıldı. Muhsin Başkan arabanın arka sağ kapısını açıp arabadan inerek hızla yolun karşı tarafına doğru koşmaya başladı.

      Ne yapmak istediğini anlayamamıştım. O sırada ben arabanın arka konsolun altına koyduğum tabancamı ve telefonumu almak istedim