gözle karşı karşıya buldu, vücudundaki tüm kan boğazına doğru fışkırıyor gibi hissetti.
Ne manzara ama!
Beşinci Bölüm
Kitty nefesini tuttu ama çığlık atmadı. Beş günlük kirli sakalı, göz bebeği bile parıl parıl, morarmış gözleri ve şahine benzer burnuyla karşısında duran bu adam ona hayatında karşılaştığı ilk büyük tehlikenin heyecanını yaşattı.
Yavaşça pencereden uzaklaştı. Dışarıdaki adam bir çocuğun bile anlayacağı bir hareketle hemen ellerini uzattı. Yalvarıyordu. Kitty haliyle duraksadı. Adam gerçekten yardım mı istiyordu? Pencereyi açmaya ikna etmek için numara yapıyor olabilir miydi? Ayrıca orada ne işi vardı? Onunla göz göze gelmenin verdiği ilk hipnozdan kurtulan zihni hızla çalışmaya başladı. Yardım çağırmak için dışarı koşsa kaçabilir, yalnız kaldığında yeniden gelebilirdi.
Adam avuçlarını yukarı kaldırarak aynı hareketi bir kez daha yaptı. Latinlere özgü jest ve mimikler kullanıyordu, anlamıştı çünkü bunlar koridorlarda sürekli gördüğü şeylerdi. Başka bir el kol hareketi daha. Onu da anladı. Parmak uçlarını büküp dudaklarına değdiriyordu. İtalyan çocukların bu hareketi yapıp “Ho fame!” diye ağladığını daha önce görmüştü. Açtı. Ama mutfağa girmesine izin veremezdi. Yine de gerçekten açsa… Aklına bir şey geldi!
Mutfak masasının çekmecesinde yazın kendisine hediye edilen taklit bir tabanca vardı, tetiğe basınca yivli bir pervane ortaya çıkıyordu. Tabancayı çekmeceden çıkardı ve cesurca pencereye doğru yürüyerek tabancayı pencereye doğrulttu.
“Ne istiyorsun? Yangın merdiveninde ne işin var?” hemen yanıt almak istiyordu.
“Tanrım, açım! Pencereden avluya bakıyordum ve yemek hazırladığını gördüm. Bir sakıncası yoksa bana biraz ekmek ve biraz süt verebilir misin?”
“O zaman neden kapıyı çalmadın? Hangi pencereden bakıyordun?” Kitty başından beri kararlıydı.
“Şundan.”
“Bay Gregory nerede?” Kitty’nin aklına o tuhaf mektup geldi.
“Gregory mi? Keşke nerede olduğunu bilsem. Onu görmek için kilometrelerce yol geldim. Bana bir yedek anahtar göndermişti. Mutfakta bir ekmek kırıntısı bile yok.”
Gregory gitmiş miydi? O mektup! O zavallı, kibar yaşlı adama bir şey olmuştu. “Neden bir restorana gitmedin? Paran mı yok?”
“Param var ancak eve geri dönemeyebileceğimden korktum. Buraların yabancısıyım. Hareketlerim şüphe uyandırabilir.”
“Aynen öyle! Bay Gregory nasıl biri tarif et.”
Belli ki her bulduğuna yapışan bir kadın değil, diye düşündü. Olağanüstü bir güzellik!
“Onu görmeyeli dört yıl oldu. O zamanlar kır saçlı, şık ve dimdik duran bir adamdı. Çenesinde konuşurken sürekli oynayıp durduğu bir et beni vardı. Revaçta otellerden birinde hizmetçi olarak çalışıyor. New York’taki tek gerçek dostum, belki de dostumdu demeliyim.”
“Dostumdu mu? Ne demek istiyorsun?”
“Korkarım başına bir şey geldi. Yatak odasını darmadağın halde buldum.”
“Bay Gregory gibi zararsız, yaşlı bir adamın başına ne gelebilir ki?”
“Pardon ama yumurta yanıyor!”
Kitty arkasına dönerek tavayı ocaktan aldı, duman boğazına kaçmıştı. Ve oldukça hızlı bir şekilde tekrar adamın karşısına dikildi. Adam yerinden kımıldamamıştı, Kitty sonunda kararını verdi.
“İçeri gel. Sana yiyecek bir şeyler vereceğim. Pencerenin yanındaki sandalyeye otur ve kımıldama. İyi bir nişancıyım,” diyerek yalan söyledi Kitty insafsızca. “Açıkçası böyle görünmekten hoşlanmıyorum.”
“Hırsıza benzer bir halim mi var?” Usulca sandalyeye oturdu. Yemek ve iki çift laf edecek bir insan! Kendine güvenen, sevimli ve başının çaresine bakabilen bir Amerikalı kadın. Arduvaz mavisi muhteşem gözler ve yoğun, kadifemsi simsiyah kirpikler. İrlandalı.
Kitty çabucak bir tavaya üç yumurta kırdı ve bir düzine domuz pastırması kızarttı. Şaşı kalma riskini göze almış olacaktı ki, bir gözünü tavadan diğer gözünü ise davetsiz misafirinden ayırmıyordu. Sonunda tavadakileri bir tabağa koydu, dolaba uzanıp bir şişe süt aldı. Yemeği masanın en uç kısmına koyup birkaç adım geriledi. Tabancayı göstermeye devam ederek kollarını kavuşturdu.
“Lütfen benden korkma.”
“Korktuğumu da nereden çıkardın?”
“Senin yerinde hangi kadın olsa korkardı.”
Kitty onun gerçekten aç olduğunu gördü ve şüpheleri azalmaya başladı.
Bu konuda yalan söylememişti. Efendice yemeğini yedi. Gençti, otuzdan fazla göstermiyordu, muhtemelen daha küçüktü. Ama o korkunç sakalları ve mosmor gözleri! Üzerindeki kıyafetler popüler bir golf sahası için yeterli olacak türdendi. Yoksa bir kaçak mıydı? Kimden kaçıyordu?
“Teşekkür ederim,” dedi boş süt şişesini masaya bırakırken.
“Aksanın İngiliz.”
“Ne demek istediğini anlayamadım?”
“Jestlerin İtalyan.”
“Annem İtalyandı. Sana İngiliz olmadığımı düşündüren ne?”
“Cebinde parası olan bir İngiliz veya Amerikalı, bir restoran bulmak için sokakları gezerdi.”
“Haklısın. Damarlarında akan kan mutlaka kendini belli eder. Beynini eğitebilirsin ama kanını asla. İngiliz değilim, sadece Oxford’da okudum.”
“Kimin kanından olursa olsun, sadece bir kaçak yemek istemek için pencereye gelir.”
“Evet, kaçağım. Peşimde ironi tanrısı var. Ve ironi asla belirli bir şeyin peşinde değildir, amacı sadece kovalamaktır. Avının koyun mu kurt mu olduğunun ne önemi var?”
Kitty sesindeki keskinlikten etkilenmişti. “Adın ne?”
“John Hawksley.”
“Ama bu İngiliz ismi!”
“Kendime kelimesi kelimesine Two-Hawks demeyi tercih etmiyorum. Utandırıyor, bu yüzden Hawksley diyorum.”
Bir sessizlik oldu. Kitty, güvensizliğine rağmen ona ilginç gelen bu konuşmayı nasıl devam ettireceğini düşündü.
“Gözün nasıl öyle mosmor oldu?” diye sordu utangaç bir ifadeyle ama doğrudan.
Hawksley güzel, bembeyaz dişlerini ortaya çıkararak gülümsedi. “Biraz tuhaf, değil mi?” diye sordu, gözlerinde bir pırıltı belirmişti. “Can çekişen bir zihniyetten hatıra kaldı.”
“Can çekişen zihniyet,” diye tekrarladı Kitty. Kafasında bu tabire eşdeğer bir cümle arıyordu.
“Genç ve sağlıklıyım, hayatta kalmak istedim,” dedi ciddi bir şekilde. “Yarın ve yarından sonraki günlerde neler olacak görmek istiyorum.”
Yakınlarda şiddetli bir kapı çarpma sesi duyuldu. Kitty’nin tüm vücudu gerildi, sarsılarak yerinden sıçradı ve bunun sonucunda yanlışlıkla silahın tetiğini çekti. Pervane neşeli bir şekilde tabancanın ucundan fırladı.
Hawksley, Kitty kadar şaşkın bir halde tabancaya baktıktan sonra alçak sesle bir kahkaha patlattı, İrlandalı damarı kabaran Kitty de ona katılmak zorunda kaldı. Attığı kahkahaya rağmen öfkeli ve tetikte bir halde geri