Cemile Kınacı

Kazak Tiyatrosunda Kadın Meselesi


Скачать книгу

üzerine kurulmuş bir dramadır. Kazak halkını derinden etkileyen bu olayı yazar, bir Kazak ailesinin hayatı etrafında işlemiştir.

      Aymavıtulı’nın konusunu dönemin tarihî hadiselerinden alan bir diğer eseri, El Korganı’dır. Jüsipbek Aymavıtulı, El Korganı’nda İç Savaş12 döneminde kimin kim olduğunun anlaşılmadığı kargaşa ortamında halk içindeki siyasî-sosyal durumu edebî bir üslûpla ve aynı zamanda tarihî gerçeklikle ortaya koymuştur (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004:125).

      Aymavıtulı’nın Şerniyaz adlı draması da Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında kaleme alınan önemli eserlerdendir. Aymavıtulı, 1925’te Şerniyaz piyesini kaleme almış, 1926 yılında ise Semey’de eser sahnelenmiştir. Piyes, iyi bir eğitim almış ancak çevresindeki kişiler yüzünden mutsuz olan Şerniyaz’ın yaşadıklarını konu olarak işlemiştir. Şerniyaz’ın derdi, halkının derdidir. Onun tek arzusu, halkına ve doğup büyüdüğü topraklara hizmet etmektir (Gücüyeter 2013b: 60-61).

      Aymavıtulı’nın Sılan Kız komedisi Kazak tiyatrosunun ilk dönemlerinde sahnelenmiş, 1922 yılında ise müstakil bir kitap olarak basılmıştır (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997:110).

      Aymavıtulı’nın yazdığı bütün piyesler dönemin siyasî-sosyal olaylarının ele alındığı, o dönemin güncel eserleridir. Ayrıca onun eserlerinin kendine özgü yanları da vardır. Onun bütün piyesleri sahne perdesi açıldığında, asıl kahramanların psikolojik dünyalarının ortaya konulmasıyla başlar. Hem Rabiyga hem de Kanapiya-Şerbanu adlı piyeslerde bu durumu gözlemlemek mümkündür.

      Aymavıtulı’nın eserlerindeki fikir her zaman aynıdır. Onun eserlerinde eskinin geride kalışı ve yeni bir dönemin başlayışı dile getirilir. Onun piyesleri millî tiyatronun oluşmasında esas olmuş ve drama türünün de temelini atmıştır. Ancak Aymavıtulı’nın piyesleri için söylenebilecek en önemli şey, Avezulı’nın, Seyfullin’in, Kemengerulı’nın, Şanin’in ve daha pek çok yazarın piyeslerine örnek olup onların yazılmasına yol açıp Kazak dramasının oluşmasını sağlamıştır (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 128).

      Ekim Devrimi’nden sonra Kazak tiyatrosunda Devrim temasının ilk olarak yükselişi Saken Seyfullin ile olmuştur. Onun Bakıt Jolına adlı piyesi 1918 yılında 1 Mayıs Bayramı’nda sahnelenmiştir. Seyfullin’in yine Kızıl Sunkarlar piyesi de Kazak tiyatrosunun ilk eserlerinden biri olup 1922’de yayınlanmıştır (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 131). Yine konu bakımından buna benzer bir eser de Jumat Şanin tarafından kaleme alınmıştır. Kazak işçilerinin ilk Devrimci adımlarını anlatan piyes, Jumat Şanin’in Şahta adlı piyesi olmuştur. Bu piyes konusu bakımından bir bakıma Saken Seyfullin’in Kızıl Sunkarlar piyesinin devamı niteliğindedir. 1928’de bu piyesin Ölimnen Ümitke adlı 4 perdeli nüshası Kazak tiyatrosunun sahnesinde sahnelenmiştir (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 91).

      Modern Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında hemen her tiyatro yazarı kendi becerileri doğrultusunda Ekim Devrimi hakkında tiyatro eseri kaleme almıştır. Bunların büyük bir bölümünde halkı yönlendiren ve öğüt veren bir üslûp hâkimdir. Bu eserlerin çoğunda zengin ve fakir olmak üzere toplumdaki iki sınıfın çatışmaları ele alınır, bu iki sınıf arasındaki mücadele sonucunda fakirlerin galibiyeti ya da Sovyet Hükümeti’nin temsilcilerinin konuya müdahil olması ile adaletli bir uygulamanın devreye girmesi eserlerde konu edilir. Bu gruptaki eserler içinde Koşmuhambet Kemengerulı’nın Bostandık Jemisi örnek gösterilebilir. Bu piyes 1919’da Akmola’da sahnelenmiştir. Yine Kemengerulı’nın Kazak kadınının geçmişteki kaygılı hayatını işleyen Altın Sakiyna ve Eski Okuv adlı piyesleri de bu gruptaki eserler içindedir (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 133). Altın Sakiyna 1923’te Orınbor’da müstakil bir kitap olarak yayınlanana kadar da Kazak tiyatro repertuarında önemli bir yer tutmuştur (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 92).

      Altın Sakiyna piyesinde Kemengerulı, Ekim Devrimi öncesinde Kazak kadınının çileli ömrünü, gözyaşı dökmeden geçmeyen trajik kaderini ele almıştır. Yazar bu eserde, eski devrin ezdiği güçsüz, güveneceği ve dayanacağı kimsesi olmayan, karanlık içindeki Kazak kadınının eski devirde çektiği azabı, yarattığı canlı kahramanlar üzerinden ortaya koymuştur. Yazar eserde, geçmişin uygunsuz geleneklerini, örf âdetlerini savunan, adaletsizliği destekleyen, kadın özgürlüğü ve eşitliğini, insanî vasıfları ayaklar altına alan kötü niyetli kişilerin görgüsüzlüklerini gözler önüne sermiştir.

      Genel olarak Kazak edebiyatında kadın özgürlüğü ve kadın eşitliği, Ekim Devrimi’nden sonra en çok dile getirilen konulardan biridir13. Bu konu, Kazak edebiyatındaki bütün türlerde olduğu gibi, Kazak drama ve tiyatro repertuarının ilk dönemdeki en önemli ve temel konularından biri hâline gelmiştir. Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında bu konu üzerine yazan tiyatro yazarları ve piyesleri sahneye koyan tiyatro kadroları da konunun önemine vâkıftırlar. Ekim Devrimi sonrasında Sovyet Hükümeti’nin özellikle kadınlar konusundaki iyileştirmelerinin dönemin en güncel meselesi olduğunun da bilincindedirler. Ancak henüz Kazak tiyatrosunun ilk yılları olması ve yeterli tecrübeye sahip olunmaması sebebiyle bu ilk eserlerin edebî tarafı biraz zayıftır. Bu sebeple kadın konusunu ele alan piyesler, çoğu zaman meseleyi yeterince derinleştiremeyen ve aile içinde yaşanan doğal olayları aşamayan piyeslerdir. Buna rağmen bu ilk piyeslerin zayıf tarafları seyirci tarafından görmezden gelinerek bu piyeslerin seyirci üzerindeki etkisi büyük olmuştur. Bu bakımdan kadın konusunda yazılan ilk piyeslerin sanatsal değeri yüksek olmasa da kadın özgürlüğü ve kadın eşitliği konusunu ele alması bakımından, bu konuda halkın bilinçlendirilmesi açısından önemli bir işlev görmüştür. Bu eserler bu yönüyle toplumda bir karşılık bulmuştur. O dönemde seyirciler izledikleri bu oyunlarda, kendilerinin yakın geçmişte başlarından geçen hadiseleri, hâlâ izleri silinmeyen olayları görmüş ve kendi hayatlarından da izler bulmuşlardır (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 133).

      Tiyatronun ilk birkaç yıldaki repertuarında yer alan eserler, Beyimbet Maylin’in komedileri, Jiyengali Tilepbergenulı’nın Süyiskender, Perizat-Ramazan, Rahmetjan Malabayulı’nın Üy Tutkındarı, Gurıp Küni, Sıdık Ablanulı’nın Kündespeytin Katındar, Askar Tokmagambetulı’nın Eki Zan gibi o dönemin güncel meselelerini işleyen piyeslerdir (Koç vd. 2007: 459; 20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 93). Bu piyeslerin ana fikri, Ekim Devrimi’nin getirdiği özgürlükleri propaganda etmektir. Ancak bu eserlerde düşünce olmasına rağmen, sanatsal seviye zayıf kalmıştır.

      Bu eserler, tiyatro sanatı açısından bakıldığında düşünce gücü taşımasına rağmen, edebî yanı zayıf kalan eserlerdir. Bu zayıf piyeslerin içerikleri de yazılış şekilleri de birbirine benzer, hepsi de sınıf çatışmasından doğup avuldaki çatışmayı işleyen piyeslerdir. Ancak hiçbirinde sanatsal bir derinlik yoktur (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 93).

      Kadın konusunu işleyen piyeslerden birini de edebiyatın farklı türlerinde eser veren, çok yönlü Kazak aydınlarından biri olan Mirjakıp Duvlatulı yazmıştır. Duvlatulı’nın Balkıya adlı piyesi 1922 yılında kitap olarak basılmıştır. Eser, yazıldığı dönemin sosyal meselelerine ışık tutmaktadır. Mirjakıp Duvlatulı Balkıya piyesinde, ceditçi-kadimci çatışması, zengin-fakir çatışması, Rusya’daki Müslüman-Türk tebaanın eğitim meselesi, eğitimde metot tartışmaları, Çarlık Hükümeti’nin sömürgeci politikaları ve adaletsiz yöneticileri gibi dönemin sosyal sorunlarına eğilmiştir. O günün şartlarında az da olsa okumuş ve bilinçli bir Kazak kızı olan Balkıya ile Cedit öğretmeni