Orhan Söylemez

Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması


Скачать книгу

bu edebî eğilimi biçim ve içerik açısından zenginleştirmişler.

      Gerçek hayat, yeni insan, ulusal ve beşerî ideal yeni dönem edebiyatının ölçütleri haline gelmiştir. Aynı bedii yöntemin belirli tarihsel koşullarda konumlandırılması, edebî cephenin genişlemesi ve Azerbaycancı konumun genişlendirilmesi, gerçekliği göstermenin realitesi ve derinleşmesi, bağımsızlık dönemi Azerbaycan edebiyatında yeni tür eleştirel gerçekçiliği oluşturmuştur. Klasik eleştirel gerçekçilikten farklı olarak, Azerbaycancılık ideallerine sadık olan modern dönemin eleştirel gerçekçiliği, edebiyatta ifşa yolu ile gitmeyerek, toplumun modernite konumundan, derin ve esaslı bedii derkini, onu ileri götüren fikirleri ortaya çıkarır, yeni insanın gerçek karakterlerini yaratır, modern topluma ve insan maneviyatına zarar veren, ulusal ahlaki değerlere darbe vuran durumlara karşı çıkar. Bu anlamda, yeni aşama için “eleştirel gerçekçilik” anlayışındaki “eleştiri” kelimesi, klasik sömürge rejimini ve daha sonra Sovyet toplumunun eleştirisini yansıtmaz. Bu nedenle, kanaatimizce, bağımsızlık döneminin eleştirel gerçekçiliğini yeni bir isim altında “neorealizm” (yapısal gerçekcilik) olarak ifade etmek daha uygundur. Neorealizm – hayatı, insanı ve toplumu nesnel ölçütlerle yansıtan, derinden kavranılmasına yardımcı olan, ileriye doğru harekata tekan veren, yüksek vatandaşlık misyonu gerçekleştiren ve ulusal ideallere sadakati destekleyen edebî akımdır. Bu da, modern eleştirel-gerçekçi edebiyatın ülkede bağımsız bir devlet kurma sürecinin daha da geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yakından dahil olduğunu göstermektedir.

      Dünya edebî -teorik düşüncesinde klasik eleştirel gerçekçilikten farklı olarak, modern dönemin realizmi olarak ortaya çıkan yeni tür eleştirel gerçekçiliğe neorealizm denir.21

      Modernist edebî harekatın ana tezahürlerinden biri olan neorealizm, sadece modern eleştirel gerçekçilik anlayışını değil, aynı zamanda gerçeküstücülüğün eğilimlerini ve hatta belirli derecede postmodernist ve büyülü gerçekçiliğin tezahürlerini yansıtan geniş bir kavramdır. Halk yazarı Anar’ın “Nazar Boncuğu” (“Göz muncuğu”) romanı neorealizmin en iyi çok vektörlü özelliklerini yüksek sanatsal düzeyde yansıtır. Azerbaycan edebiyatında yapısal gerçekçiliği – neorealizmi temsil eden yazarlar Azerbaycan Yazarlar Birliği`nin ve onun edebî organları “Azerbaycan” dergisi ve “Edebiyat” gazetesi etrafında oluşarak gelişmiştir.

      Modern dönemin realizmini postrealizm değil, neorealizm veya yeni eleştirel gerçekçilik olarak adlandırmak daha uygun olabilir.

      Azerbaycan edebiyatında neorealizm – geniş yaratıcı güçleri, kendine özgü idealleri ve hedefleri olan edebî bir eğilimdir. Klasik “altmışıncılar” ve yeni Azerbaycançı edebî kuşağı bağımsızlık dönemi Azerbaycan neorealizmini edebî akımlar düzeyinde başarıyla temsil etmektedir. Bu aşamada, halk yazarları Anar ve Elçin yeni dönemin gerçekçi edebî harekatına önderlik ederek, bu alanda değerli edebiyat örnekleri vermeğe devam ederler.

      Şuan büyük edebiyat arenasında olan farklı edebî nesillerin temsilcileri Anar, Elçin, Neriman Hasanzade, Fikret Goca, Musa Yakup, Sabir Rüstemhanlı, Hüseynbala Mirelemov, Ejder Ol, Reşad Mecid, Hayreddin Goca, Yunus Oğuz, Mem-med Oruc, Elçin Hüseynbeyli, Elabbas Bağırov, Vügar Ahmed, Ali Emirli, Asim Yadigar ve diğerleri bağımsızlık dönemi Azerbaycan neorealizmini başarıyla temsil ediyorlar.

      2. Sihirli Realizm (Büyülü Gerçekçilik)

      Dünya edebiyatında Garcia Gabriel Markes’in ünlü eserleri, özellikle “Yüz Yılın Yalnızlığı” romanı, sihirli realizmin en mükemmel örneğidir.

      Henüz XIX-XX. yüzyıllarda Azerbaycan edebiyatında sihirli realizmin/büyülü gerçekçiliğin belirtileri vardır. Mirze Feteli Ahundzade`nin “Aldanmış Keva-kip” eserinde, Abdurrahim Bey Hagverdiyev’in “Peri cadu” dramasında ve Yusuf Vezir Çemenzeminli`nin “Kızlar Bulağı” romanında büyülü gerçekçiliğin belirtileri yansımıştır.

      Azerbaycan edebiyatına sihirli realizmi (büyülü gerçekçiliği) “İdeal” isimli romanı ile İsa Muğanna getirmiş, sonraki eserleri ile bu türü daha da güçlendirmiştir. Yusuf Samedoğlu`nun “Katl Günü” romanı Azerbaycan büyülü gerçekçiliğin mükemmel örneklerinden olmakla, aynı zamanda modern Azerbaycan edebiyatının şaheserlerindendir.

      Mevlid Süleymanlı, Afak Mesud, Zahid Sarıtoprak, Mübariz Ören, Şamil Sadık ve diğerleri Azerbaycan sihirli realizm edebî akımını temsil eden önemli yazarlardır. Son dönemlerde Şamil Sadık, edebiyatta İsa Muğanna’nın yoluna kendi tuğlalarını koymaya devam etmektedir. Bazı genç yazarların eserlerinde de, sihirli realizmin çizgilerinin belirginleştiği görünmektedir. Gerçek yaşamla gerçeküstü dünya arasındaki bağlılık, yazarın inanarak canlandırdığı ütopik dünya ve kendine güven sistemi, gelecek hakkında farklı düşünceler, sihirli realizmi karakterize eden unsurlardandır. Bu istikametin kurucusu İsa Muğanna’nın 2014’teki ölümünden sonra, Azerbaycan’ın sihirli realizmdeki eserlerinde belirli bir durgunluk görülmektedir.

      3. Postmodernizm

      Azerbaycan edebiyatında yaklaşık otuz senedir ki, posmodernist görüş gelişmektedir. Gerçekliğe şartlı bakış, gerçekliğin çıplaklığı, zamansızlık ortamı ve hayatın adiliklerinin edebiyatını yaratmak, edebiyattaki geleneksel postmodernizmin ana tezahürleridir. Azerbaycan’da postmodernist yaklaşım bediî nesirde daha çok gelişmiştir. Artık şiirde de bu tip bir bakışın edebiyatı dikkat çekmektedir. Modern dramada postmodernist ruh hâli de görülebilir. Böylece, Azerbaycan edebiyatında postmodernizm, bir edebî akıma dönüştürülebilmiştir. Kemal Abdulla, Azerbaycan’ın postmodern edebiyatının esas kurucusudur. Onun postmodernizm örneği olan “Yarım Kalmış Elyazma” romanı dünyanın birçok dillerine tercüme edilmiş ve ilgi çekmiştir.

      Bağımsızlık dönemi edebiyatında Kamal Abdulla, İlgar Fehmi, Firuz Mustafa, Selim Babullaoğlu, Gulu Ağses, Hemid Herisçi, Şerif Ağayar, Kanturalı, Ferid Hüseyin, Rasim Karaca, Akşin Yenisey, Tural Hasanlı, Seymur Baycan, Şehriyar Del Ge-rani ve başkaları Azerbaycan postmodernizm edebiyatını başarıyla temsil ediyorlar.

      4. Dekadentizm

      Azerbaycan edebiyatınde çökmekte olan süreçlerin yaşandığını göstermektedir. Özellikle XX. yüzyılın doksanlı yıllarında “geçiş dönemi” edebiyatında belirmiş yalnızlık, teessüf, manevî kriz, umutsuzluk gibi eğilimler XXI. yüzyılda toplumun gelişimi ile ilgili olarak bir miktar azalsa da bu tip yaklaşımın belli belirtileri bir süre daha devam etmiştir. Şimdi de manevî aşınma, yalnızlık düşüncesi, sıkıcı ruh hali vb. yaklaşımlara edebiyatın çeşitli türlerinde yazılan eserlerde rastlamak mümkündür. Çöken ruh hâli, XX. yüzyılın doksanlı yıllarında Azerbaycan şiirinde daha geniş bir yere sahip olmuştur. Vakıf Samedoğlu, Ramiz Ruşen, Rüstem Behrudi, Vakıf Bayatlı Oder, Vakıf Behmenli ve başkaları Dekadans şiirin ilginç örneklerini yaratmışlardır. Tüm bunları dikkate alarak, 1990-2005 yıllarında Azerbaycan edebiyatında Dekadanizm’in edebî bir cereyan olarak yaşadığını söylemek mümkündür.

      Məsələn, Vakıf Samedoğlu’nun şiirlerinde, toplumdaki geçiş süreçlerinin zorluklarından kaynaklanan hüzünlü motifler ve heyecanlar, bu dönem edebiyatının çöküş cephesinin ruh hâlini tam olarak yansıtmaktadır:

      Mənə Vətən yolu dar gəlir yenə,

      Üzümə bahar yox, qar gəlir yenə.

      Yenə qar üstündə iz qoyub getmək,

      Qar üstə yıxılıb üz qoyub getmək,

      …Və bilmək, və bilmək, bilmək ki, gecdir,

      Karvan