Orhan Söylemez

Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması


Скачать книгу

ettirmişler. Azerbaycan “altmışıncılar”ı – Anar, Elçin, İsi Melikzade, Yusuf Samedoglu, Sabir Ahmedli, Fikret Goca, Musa Yakup, Ferman Kerimzade, Mevlid Süleymanlı, Mevsim Mevsimov edebiyatta önemli yer edinmişler. Onların yanısıra edebiyatta “yetmişinciler” – Sabir Rüstemhanlı, Şahmar Ekberzade, Hidayet, Zelimhan Yakup, Ramiz Ruşən, Hüseynbala Mirelemov, Cengiz Alioglu, Elmira Ahundova, Memmed İsmayıl, Nüsret Kesemenli, Natig Resulzade, Azer Abdulla, Vaqif Məmmədov, Elman Həbib, Xanəli Kərimli, Rafig Tağı ve diğerleri de Azerbaycan edebiyatının zor ve şerefli yolunu devam ettirerek, ilerletmişler.

      Altmışıncılar`ın eserlerinde hayatı yansıtan gerçekçi yaklaşım cesareti, yetmişlerin və səksənlərin edebî neslinde, yüksek vatandaşlık ruhu öncü yön olmuştur. Bağımsızlık dönemi Azerbaycan edebiyatında “Altmışıncılar” yaşlı edebî nesli, yetmişlerin orta kuşağının görevlerini yerine getirmişler. Bu dönemde, yaşlılar edebî kuşağı, yaşamda ve edebiyatta bilgelik ve yaratıcılıkta örnek fonksyonuna üstlenmişler.

      Aynı zamanda, o dönemler yeni bir nesil olarak kabul edilen seksenlerin edebî nesli de, bağımsızlık dönemi edebiyatının oluşmasına katkıda bulunmuşlar. Ulusal özgürlük teması, bu kuşağın yetenekli temsilcilerinin çalışmalarında geniş bir yere sahiptir. İlgar Fehmi, Rüstem Behrudi, Reşad Mecid, Akil Abbas, Vakıf Bayatlı Oder, Ejder Ol, Hayreddin Goca, Asim Yadigar, İbrahim Yusufoğlu, Yunus Oğuz, Elhan Zal, Rafik Babayev, Geşem Necefzade və ve diğerleri ulusal bağımsızlık fikirlerini büyük bir yetenekle övmüşler. Rustem Behrudi`nin 1991`de yazdığı “Dar Ağacı” şiiri, sadece bu edebî kuşağın değil, bir bütün olarak bağımsızlık edebiyatının şiirsel bir yemini olarak ortaya çıkmıştır.

      Görüldüğü gibi, bağımsızlık mücadelesinin tanımı, ulusal bağımsızlığın değerleri, Azerbaycan’ın özgür idealinin ifadesi ve idealler için mücadele, 70 yıllık yasağın ardından yeni dönem edebiyatının köşe taşları olmuştur. 1980’lerin sonu ve 1990’lı yıllarda romantik yükselişle birlikte, ulusal özgürlük fikirleri ve arzularının doğrudan ifadesi olarak edebiyata giren bu konu 1990’ların trajik olayları ekseninde daha somut içerik ve gerçekçi noktalar arz etmiştir. Karabağ sorunu temelinde 1990 yılının 20 Ocak gecesi yaşananlar halkın haklı tepkisini çekmiş, edebiyatta 20 Ocak konusu ayrıca geniş yer bulmuştur.

      “Kara Ocak” konusuna ayrıca dikkat çekilmiş, şair ve yazarların büyük bir acı ve tepki ile edebiyatın tüm türlerinde yarattığı sanatsal örnekler kronolojik bir sırayla, ayrıntılı olarak açıklama ve tahlile dâhil edilmiştir. Halil Rıza Ulutürk’ün “Benden Başlanır Vatan”, “Devam Ediyor 37”, “Lefortovo Günlüğü”, Bahtiyar Vahapzade’nin “Şehitler”, “Cumartesi Gecesine Götüren Yol”, “Umuda Heykel Koyun”, Mehmet Aras’ın “Dünya Düzelmiyor”, “Taş Çığlığı” , Sabir Rüstemxanlı’nın “Ömür Kitabı”, “Zaman Benden Geçiyor”, Cabir Nevruz’un “Kendini Koru, Halkım”, Nebi Hazri’nin “Salatın”, “Gam Defteri”, Kabil’in “Giden Yerim Olsaydı”, Neriman Hasanzade’nin “Tüm Milletlere”, Mehmet Aslan’ın “Ağla, Karanfil”, Nusret Kesemenli’nin “Hepsi Sevgiden”, Zelimhan Yakup’un “Kabul Olsun Ziyaretin”, Hüseyin Kürdoğlu’nun “Yaralı Toprağım, Yaralı Sevgim” şiir ve makaleler topluları, Sabir Ahmedli’nin “Kanlı Ocak Hikayeleri” ve “Kütle” romanı, Anar’ın “Şehitler Dağı”, Yaşar Karayev`in “Ruhlar Hafızada Yaşıyor – Şehitler”, Refik Semender’in “Şehitler “, Hidayet`in “Kara Ocak”, “Şahitler”, İsa İsmayılzade’nin “Kanlı Gecenin Vahimesi”, Mehmet Oruc’un “Eve Haber Et”, Tevfik Kahramanov’un “Celladımız Zalim İdi” publisistik/makale türündeki eserleri ve onlarca başka eser, bağımsızlık için mücadele eden, bağımsızlığın bekçiliğini yapan bir ulusun sanatsal imajını ortaya çıkarmıştır.

      Şehit kanı ile yazılmış “20 Ocak’tan başlanan yol”, bağımsızlık dönemi edebiyatının alfabesini oluşturur. Şehitlik konusunu anlatan sanatsal örnekler Azerbaycan edebiyatında hiçbir zaman 1990’lı yıllardaki kadar olmamıştır. Bu konuda yazılan ve her birinin kendine özgü fikir-sanat özelliği ve önemi olan birçok sanat eserinin içerisinde Bahtiyar Vahabzade’nin “Şehitler” şiiri ve Mehmet Aslan’ın “Ağlama karanfil, ağlama” şiiri daha çok popülerlik kazanmıştır. Sabir Rustamhanlı’nın 1988-1989 yıllarında geniş bir tirajda yayımlanan “Ömür Kitabı”, bağımsızlık edebiyatının büyük bir eseri olarak ortaya çıkmıştır.

      Fakat bağımsızlık bayrağını elde tutmak hiç de kolay olmamıştır. Ulu Önder Haydar Aliyev’in haklı olarak beyan ettiği gibi: “Bağımsızlığı koruyup-saklamak onu elde etmekten daha güçtür.” Aşağılık ermeni saldırganlarının uluslararası şer güçlerinin fetvası ile Azerbaycan’a karşı başlattığı işgal savaşı, öncelikle Azerbaycan’ın bağımsızlığına karşı yöneltilmiş bir saldırıdır. Çünkü savaşın ilk günlerinden itibaren Azerbaycan şairleri ve yazarları, topraklarını koruyan, savaşan, zorbalık ve işgalle barışmayan halkı ile bir arada olmuş, kalemi süngüye dönüştürebilmiş, savaş acılarını onlarla birlikte yaşamış ve paylaşabilmişlerdir. Karabağ Savaşı, edebiyatımızda özel bir “Karabağ konusu”nun oluşmasına neden olmuştur. Bu konuda yazılan eserlerden birkaç cilt “Karabağname”ler yaratmak mümkündür.

      Azılı ermeni siyasetçilerinin 1980’lerin sonlarından, “Karabağ oyunu”nu ortaya attığı zamandan itibaren Azerbaycan edip ve şairlerinin – İsmail Şıhlı’nın, Bahtiyar Vahabzade’nin, Halil Rıza Ulutürk’ün, Mehmet Aras’ın, Ferman Kerim-zade’nin, Yaşar Karayev’in, Anar’ın, Elçin’in, Sabir Rüstemhanlı’nın, Hidayet’in, Kemal Abdullayev’in, Vilayet Guliyev’in, Akil Abbas’ın ve başkalarının – edebî-publisist yazılarında, şiir ve makalelerinde düşmanın niyeti ifşa edilmiş, keskin itiraz ve vatanseverlik duygusu ile karşılanmıştır. Savaşın ilk dönemlerinde Memmed Araz’ın, Bahtiyar Vahabzade’nin, Halil Rza Ulutürk’ün, Gabil’in, Nebi Hazri’nin, Mirvarid Dilbazi’nin, Sabir Rüstemhanlı’nın, Neriman Hasanzade’nin, Famil Mehdi’nin, Zelimhan Yakup’un, Tevfik Mahmud`un, Cabir Novruz’un, Hüseyin Kürdoğlu’nun ve onlarca diğer şairlerin çağrı ruhlu şiirleri düşmana nefret yağdırmış, mücadele azmini kuvvetlendirmiştir. Bunlar, Azerbaycan bağımsızlık edebiyatının ders niteliği taşıyan ilk eserleri olmuştur.

      Anar, Elçin, Vidadi Babanlı, İsi Melikzade, Alibala Hacızade, Mevlid Süleymanlı, Ağarahim Rahimov, Elçin Hüseynbeyli, Mahire Abdulla, Eyvaz Zeynalov, Kamran Nazirli, Ali Samedli, Marziye Selahaddin, Şelale Hasanli, Nigâr, Râset, Miraslan Bekirli ve başka yazarların, hikâyelerinde savaşın doğurduğu ilk tepkileri, ağır manevi atmosferi, cephe gerçekliklerini, Ermeni milliyetçiliğinin iç yüzünü açıkça göstermiş olması, esirlik ve kaçkınlık manzaralarıyla birlikte Karabağ savaşının benzer yöndeki diğer gerçeklerini ortaya koymuş ve sanatsal biçimde yansıtmıştır.

      Hocalı faciası Azerbaycan edebiyatında ayrı bir çizgi olarak yer almıştır. Nurəngiz Gün’ün, İsa İsmayılzade’nin, Sabir Rüstemxanlı’nın, Zelimhan Yakup’un, Yusuf Neğmekar`ın, Vakıf Bayatlı Oder’in, Gaçay Köçerli’nin ve onlarca diğer şairlerin şiirlerinde, nesir ve sahne eserlerinde Hocalı gerçekleri dünyaya beyan edilmiş, ermeni vahşeti ve kötü niyetli komşuların Azerbaycanlılara karşı yürüttüğü soykırım politikası işfa edilmiştir.

      Yapılan ateşkes, savaşın bitmesi anlamına hâlâ gelmemektedir. Azerbaycan halkı Karabağ savaşındaki geçici yenilgisi ve Azerbaycan topraklarının işgali ile hiçbir zaman barışmamıştır. Bunu 2016 yılının Nisan savaşlarında Azerbaycan ordusunun muzaffer zaferi de kanıtlamıştır. Uluslararası âlemin barış çağrılarına