Mekemtas Mırzahmetulı

Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri


Скачать книгу

Bu kiliseyi ‘misyon’ olarak adlandırıyorlar… Beyaz kilisenin yanında da ayrıca bir okul var.” şeklinde ifade etmiştir. Sadece cümlelerin özüne bakarak yazarın vermek istediği derin gizli düşünceleri anlamak mümkündür. Bu düşünceler olmadan Kazak bozkırlarında yürütülen yerel halkın Ruslaştırılması yönündeki misyonerlik politikasının çok yönlü gerçeklerini anlamak güçtür.

      Misyonerlerin talebiyle Rus-yerli karma okulların açılması, Müslüman okul ve medreselerine karşı ideolojik bir araç olarak hükümet tarafından her şekilde desteklenmiştir. Türkistan’da bu tür okulların kurucularından olan Rus âlimlerden biri: “… Türkistan’da Rus okullar vasıtasıyla Ruslaştırma politikasının yürütülmesi amaçlanıyordu.” şeklinde ifade etmiştir.29

      Vali Kaufman, Perovsk ilçesindeki Kazaklar için açılan okulların açılışına bizzat katılarak Rus ve Kazak çocuklarının birlikte, karma okullarda okuması talebinde bulunmuştur. Kaufman, Kazak çocuklarının Rus akranlarıyla yakın iletişim kurmasıyla, Kazak okulları üzerinde hâkimiyet kuracak olan Rus okullarının ruhunu daha hızlı benimseyeceklerini bilmektedir. Aynı zamanda Kazak çocukları zihniyet olarak Hristiyanlaşmaya hazır olacak, kendi halkının manevi köklerinden koparak halkının kaderine kayıtsız kalacak ve kendi akrabalık bağlarını hatırlamadan büyüyeceklerdi. Kaufman gelecekte anne olacakları ve misyoner ruhunda çocuk yetiştirecekleri için özellikle Kazak kız çocuklarının eğitimlerine büyük özen göstermiştir. Ancak çoğu vatandaşımız hala kökeninin sorunlarını, Kazakistan’daki karma okulların Ruslaştırma politikasının bir yansıması olduğunu ve Kazak bozkırlarında Çarlık Hükümeti ve misyonerler tarafından yürütülen çalışmaları bilmemektedir. Akademisyen Amanoşvili’nin de ifade ettiği gibi, bu okullar millî ruh ve köklerinden kopan nihilist niyetli bireyler yetiştiren niteliksiz okullardır. Bu okullar hala ulusal güvenliği tehdit ettiği için, bu sözleri önemsemiyor ve ısrarla yanlış misyonerlik düşüncesinin ürünü olan karma okulların, enternasyonalizmin bir örneği olduğunu savunuyoruz.

      Misyoner ilim adamları öğretmen yetiştirme faaliyetine çok özen göstermiştir. Bu süreçte Moskova ve özellikle de Kazan İlahiyat Akademisi son derece önemlidir. Kazan İlahiyat Akademisi’nde İlminski’nin bölüm başkanlığını yaptığı Müslümanlık karşıtı bir bölüm açılmıştır. Sonradan bu bölüm Türk-Moğol dilli halklar için açılmış karma okullara kadro hazırlama merkezine dönüştürülmüştür.

      İnsanları gelecekte misyonerlik faaliyetlerinde kullanabilmek için, yerli nüfusu dinî personel olarak yetiştirme aşamasıyla yakından ilgilenilerek erkek ve kadın manastırlar açılmıştır. Örnek vermek gerekirse, 1881’de Issık Göl’de Kazak ve Kırgız erkek öksüz çocuklar için manastır açılmıştır. Bu amaç için Moskova, Taşkent ve Vernıy’da bulunan dinî merkezler gerekli finansal yardımı sağlamıştır. Yedisu valisi Kolpakovski bu manastıra büyük özen göstererek, manastırın ihtiyaçları için gerekli maddi desteği her şekilde sağlayacağını resmî olarak bildirmiştir. Bu manastırların gelecekte geniş çaplı misyonerlik faaliyetlerinin merkezi olacağı anlaşılmaktadır. Manastırlar aracılığıyla halk ile çalışma deneyimi elde edilmiştir. 1893’de İslam inancının güçlü olduğu Taşkent yakınlarında bulunan Nikolayevka’da dahi Özbek ve Tacik kızlar için manastır açılmıştır. Çarlık Hükümeti’nin Kazak topraklarında yürüttüğü faaliyetlerden haberdar olan Avezov, ‘Üstat Şair’ romanında: “… ‘Kutsal misyonerlik’ adı altında Kazak öksüz çocukları Hristiyanlaştırmak ve eğitmek için planlar yapılıyordu.” şeklinde belirtir. Yazar, dönem şartları sebebiyle Kazak topraklarında Çarlığın ve misyoner gücün gerçekleştirdiği haksız faaliyetlerden kısaca bahsetmiştir. Yazarın çalışması ayrıntılı olarak incelenmeden bir çıkarım yapmak oldukça güçtür. Bu nedenle yazarın verdiği ipuçlarının altında Çarlık Hükümeti’nin kamuoyundan özenle sakladığı büyük gerçek yatmaktadır.

      Karma okullar, kiliselerin yanında açılan dinî okulların kontrolü altındaydı. 1871’de Vernıy şehrinde Çar’ın bizzat emriyle Türkistan için piskoposluk kürsüsü açılmıştır. 1872’de ise yine aynı yerde misyonerlik faaliyetlerini aktif bir şekilde yürütebilmek amacıyla başpiskopos konutu açılmıştır. Bu karar Kazakları Hristiyanlaştırma çalışmalarını güçlendirmek amacıyla Moskova Diyanet İşleri Başkanı Vladimir’in talebiyle alınmıştır. Bu talep doğrultusunda, 11 Aralık 1901’de Vernıy’da şehrin nüfuzlu memur ve tüccarlarından oluşan misyoner piskoposluk komitesi kurulmuştur. Komite, bölgedeki misyonerlik propagandası çalışmasını hızlandırmıştır. Komitenin amacı, papaz V. Ya. Yakovlev’in 1902’de Vernıy’da yayımlanan ‘Türkistan’ın Kilise Hayatı Tarihçesinden’ (Из истории церковной жизни Туркестана) adlı kitabında ifade edilmiştir: “… Burada her Ortodoks Hristiyan misyoner olmakla yükümlüdür… Biz Ruslar, bu nüfusun içine gerçek dinî yaşamın temelini yaymalıyız.” Şerhan Murtaza ‘Kızıl Ok’ (Красная стрела) romanında, cezaevi müdürü Prihodko’nun küçük Turar’ı piskoposluk komitesinin talebi doğrultusunda zorla Hristiyanlaştırma yolundaki çabası sade bir dille anlatılmıştır.

      1867’de Kazak bozkırlarında ‘Yeni Düzen’ uygulaması adı altında Rus-yerli karma okullar açılmaya başlanmıştır. Misyonerler, çocukluktan itibaren Rus çocuklarla büyüyüp eğitim alarak yakın temasta bulunan Kazak çocuklarının, Hristiyanlaşma ve Ruslaşmaya daha hızlı yöneleceklerinden emindir.

      Çarlık Hükümeti Kazak kızları için okulların açılması faaliyetiyle daha çok ilgilenmiştir. Bunun sebebi 1860-1872 yılları arasında Kalmuk kız çocukları için açılan okulların, yerli nüfusun daha hızlı Hristiyanlaştırılması ve Ruslaştırılmasında son derece etkili olmasıdır. Sonuç olarak, kabul gören bu deneyim, bugünkü Kazakistan topraklarında da uygulanmış ve misyonerler büyük bir istekle Kazak kız çocukları için okul açma işine yönelmişlerdir.

      Misyonerin önem verdiği bir diğer konu kitle iletişim araçlarıdır. Halk arasında misyonerlik düşüncesini yaymak amacıyla özel derleme, gazete, dergi, çeviri kitapları yayımlama işi organize edilmiştir. Özellikle Kazak bozkırlarında hızla yayılan Ortodoks kilisesinin kutsal kitapları Kazakçaya çevrilmiştir. 1860-1917 yılları arasında Ortodoksla ilgili kutsal sayılan 72 kitabın Kazakçaya çevrilmesi boşuna değildir. Buna ilaveten İlminski, Katarinski, Alektorov, Vasilyev, Voskresenski, Levşin Rus alfabesi temelinde kitap yazma işiyle meşgul olmuştur. Türk dilli halklar arasında Ortodoksluk propagandasını arttırmak için, misyonerler tarafından 2 Haziran 1847’de Kazan İlahiyat Akademisi’nde İlminski’nin başkanlığını yürüteceği Çeviri Komitesi kurulmuştur. İlminski, Çarlık İmparatorluğu’ndaki Türk dilli halklara Ortodoks dininin kutsal kitaplarını tercüme etme ve çok miktarda yayımlama işinde rol almıştır. Bu süreçte, İlminski’ye çok güvenen, inanan öğrencileri ona yardımcı olmuştur. Örneğin, Ibıray Altın-sarin okulunda öğretmenlik yapan Fedor Demyanoviç Sokolov, İlminski’nin güvenilir öğrencilerindendir. Sokolov’un 24 Kasım 1893’de Orenburg ve Ural eyaletinin piskoposu Makarin’e yazdığı mektubunda dikkat çeken unsurlar vardır. 1887-1892 yıllarında Torgay’daki okulların müdürlüğünü yapan Altınsarin’in vefatının ardından, Sokolov geçici olarak bu okulun müfettişliğini yapmaya başlamıştır.

      Sokolov ve Altınsarin 1886-1889 yıllarında sık sık mektuplaşmıştır. Sokolov, Ibıray’ın okullarında kendini örnek bir öğretmen gibi göstermiştir. Altınsarin’in ona yazdığı beş mektup muhafaza edilmiştir. Sokolov’un yetiştirdiği ilk Kazak gazeteci M. Seralin, Altınsarin’in vefatının ardından işini yapmaya devam