yapan) salan tek gücün var olduğunu bununda devlet ve para- pul olduğunu söyler. “Eğer o bir canlı varlık olsaydı, ben onunla bütün gücümle mücadele eder, savaş verirdim, diye söylemiştir”.78Anlatılan anıdan görüldüğü üzerehaksızlığa, adaletsizliğe gelemez, karşılaştığı haksızlığa karşı hemen sesini yükseltirdi.
Memmed Rahim, bir yazısında sanatçının şakacı, esprili kişiliğini şöyle bir hikâyeyle anlatıyor. Bir gün komşusu ve arkadaşı olan Camo Cebrayıl Beyli’yi hasta ziyaretine gitmişler. CamoBey, dış kapısında delik açtırmışmış posta için, bunu görünce “Cavid Efendi espriyle:– Camo Bey, sen herhalde kapındaki delik yüzünden üşüttün, dedi. Biz hepimiz güldük”.79
Şairimiz, ayrıca fazla konuşmayı sevmeyen bir mizaca da sahiptir. Arkadaşı Abdullah Şaik, bu özelliğini bir yazısında şöyle anlatır: “Cavid az fakat anlamlı konuşurdu. O konuşurken herkes susar, onu hayranlıkla dinlerdi. O, yüksek sesle konuşmayı, bağırıp çağırmayı sevmezdi.”80
Hüseyin Cavid, hayatını mercek altında, dikkat merkezinde yaşamıştır. Çünkü sosyal bir kişilikti: Mesleği ve yeteneği dolaysıyla hep kalabalığın dikkati üstünde olmuştur. Fakat buna rağmen ne kadar sosyal bir kişilik olursa olsun şair, hoşuna gitmeyen insanlarla aynı ortamda bulunmayı, muhatap olmayı sevmezdi.81
Hüseyin Cavid, fotoğraf çektirmeyi sevmezmiş, çünkü onların gerçekliği yansıtmadığı kanısındaymış. Bundan dolayıdır ki, çok fazla fotoğrafı yoktur. Çektirdiği resimler 1907 yılından sonra ki döneme aittir. (İstanbul’daki öğrencilik dönemi). Ünlü dram yazarının belirgin bir başka özelliği de fiziksel yapısıydı. Buhara şapkalı, gözlüklü ve bastonlu, şık giyimli orta boylu bir yapıya sahipti.
Hüseyin Cavid’in kişiliğini, psikolojik yapısını oluşturan başlıca özellikler ayrı ayrı anlattıktan sonra kişiliğiyle ilgi anlattıklarımızı özetlersek şu yargıya varabiliriz:Hüseyin Cavid mesleğine düşkün, adaletli, haksızlığa tahammülü olmayan mütevazı, iyiliksever, duygusal, hassas bir yapıya sahiptir. Alışkanlıklarına düşkün, düzenli olmayı seven, çok konuşmayı sevmeyen, daha çok gözlemleyen, iyi bir aile reisi, sosyal bir insandır.
İkinci Bölüm
Turana kılıçtan daha keskin ulu kuvvet Yalnız medeniyet, medeniyet, medeniyet…
İKİNCİ BÖLÜM
HÜSEYİN CAVİD’İN SANAT HAYATI
2.1. HÜSEYİN CAVİD’İN EDEBİYAT İLE İLGİLENMEYE BAŞLAMASI
Hüseyin Cavid’in sanatçı kişiliğinin oluşmasında ve sanat hayatına atılmasında aile bireyleriden babası Hacı Abdullah ve ağabeyi Şeyh Muhammed’in etkisi olmuştur.Daha öncede belirttiğimiz üzere şairin babası güzel sese sahip mersiye söyleyen biri idi. Yazar, edebiyata, şiire ilgisinin oluşmasında babasının etkisini kendisi şöyle anlatıyor: “Güzel sesi ve yorumlarıyla ünlü olan babam beni küçüklükten ilimle uğraşmaya sevk etmiştir.”82
Daha ilk çocukluk hatıralarını anlatırken, babasıyla tarih, edebiyat ve sanat üstüne çok ciddi sohbetler ettiklerini görüyoruz. Doğu edebiyatını ve Azerbaycan tarihiyle ilgili bilgilerini babasından öğrendiğini ve ilk öğretmeninin babası olduğunu da vurguluyor.83Babasının etkisiyle yazarın bilime, edebiyata olan ilgisi başlar ve ilerleyen dönemlerde “Mekteb-i Terbiye”deki hocası M. T. Sıdkı’nın etkisiyle de pekişip güçlenmiştir. İlk şiirini 12 yaşındayken “Mekteb-i Terbiye”deki öğrencilik döneminde yazmıştır. İlk kalem tecrübesi “Gönlüm” başlıklı şiirini, klasik edebiyatın etkisiyle Farsça yazmıştır. İlk şiirlerini “Gülçin”, “Salık” mahlaslarıyla yazmıştır.
İlk kalem tecrübesi olan şiirleri maalesef günümüze kadar muhafaza edilememiştir. Birkaç küçük şiir dışında, onlar da arkadaşları tarafından hatıralarında, günlüklerinde muhafaza edilerek günümüze kadar ulaşmıştır. Hüseyin Cavid’in sanat hayatında silinmez bir iz bırakan hocası ve arkadaşı M. T. Sıdkı onun şiirlerinde ilk yol göstereni, ilk okuyucusu ve eleştirmeni olmuştur. Öğretmeninin ölümü üstüne yazdığı şiir “Salık” mahlasıyla “Şarkı- Rus” gazetesinde 28 Ocak 1904 tarihinde (8 No’lu sayısında) basılmıştır.Bu şiiri Farsça yazmış ve öğretmeninin hatırasına ithaf etmiştir. Öğretmeni M. T. Sıdkı’dan sonra sanatçı kişiliğini geliştiren, şiirle ilgili bilgilerinde yeni ufuk açan bu defa İstanbul Üniversitesi’nde öğretmeni olan R. Tevfik Bölükbaşı olmuştur.
On iki yaşından ilk şiir denemeleri yapmaya başlayan Hüseyin Cavid, 1895-1900 yıllarında esasen Divan edebiyatının etkisiyle Farsça ve Azerbaycan Türkçesiyle lirik şiirler yazmıştır. Bu dönem genç şairin ilk denemelerini yaptığı dönemdir. 1900 yılından I. Dünya Savaşı’na kadar 1914-1915 yıllarına kadar yazar İran’da, Türkiye’de sonraları Tiflis, Gence ve Bakü’de farklı zamanlarda farklı tarzlarda şiir, manzume ve tiyatro eserleri yazmıştır. Edebiyat eleştirmenlerinden H. Zeynallı, bu dönemi, Cavid sanatının ikinci dönemi olarak belirlemiştir.84
Hüseyin Cavid’in sanat hayatının üçüncü dönemi 1916-1926 yıllarını kapsar. Yazarın sanat hayatının bu dönemini edebiyat eleştirmenlerinden Yaşar Karayev buhranlı, fikri arayış, bir nevi geçit dönemi olarak nitelendirmiştir.85Fakat yazarın hayatının bu döneminde eserlerine de yansıyan bedbinlik, hayatında yaşadığı büyük kaygılardan kaynaklanmıştır. Bu dönemde yazar evladı Timrus’un ve kardeşi Ali Rıza’nın ölümlerini görmüştür.
Hüseyin Cavid’in sanat hayatının evrelerini daha detaylı bir şekilde incelemeye geçmeden önce, yazarın sanatçı kişiliğinin oluşup gelişmesi, sadece ilk bilgileri aldığı babasının, öğretmeni M. T.Sıdkı ve İstanbul Üniversitesi’nde derslerine girdiği R. Tevfik Bölükbaşı’nın etkisiyle sınırlı kalmadığını söylemeliz. Farklı zamanlarda bulunduğu edebî ortamlara sanat çevreleri, dönemlerinin şair ve yazarlarının da eserlerinde etkisi olduğu görülüyor. Fakat yukarıda isimlerini yazdığımız üç ismin sanatla ilgilenmesinde Hüseyin Cavid’in şair ve yazar olmasına sebep olmuş büyük isimler ve etkenlerdir.
2.2. HÜSEYİN CAVİD’İN ŞİİRE BAŞLAMASI
Şiir yazmaya on iki yaşından başlayan Hüseyin Cavid, ilk şiiri “Talibiyye” okulunda öğrenciyken yazmaya başlamıştır. Şairin bu dönemde yazdığı şiirlerde klasik edebiyat anlayışına uygun olarak klasik nazım şekilleri hâkimdir. Bu dönem şiirlerinden görüyoruz ki, yazar şiirlerini kendinden önceki ünlü klasik yazarlarımız gibi Farsça ve aruz vezninde yazmıştır. İlk dönem şiirlerinde Azerbaycan klasiklerinden Nesimi, Seyit Azim Şirvani, Sabir gibi şairlerin etkisi görülmektedir. Sanatsal kişiliğinin oluşmasında ilk etken olan öğretmeni M. T. Sıdkı’nın etkisiyle şiirlerini Azerbaycan Türkçesiyle yazmaya başlamıştır. İlk şiirlerini “Füyuzat” dergisinde “Hüseyin Salik” mahlasıyla yazmıştır. Şair bu dönemdeki şiirlerinde “Gülçin”; “Arif” ve “Salık” mahlaslarını kullanmıştır. Hüseyin Cavid’in bu dönemde yazmış olduğu yazılarının en önemlisi “Şarkı- Rus” gazetesinde