Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi

İslam Tarihi


Скачать книгу

Necit’in güney tarafında yani Yemen ile Umman arasında, Dehna denilen geniş bir çöl vardır ki Afrika’nın Büyük Sahra’sına benzer ve belki ondan beter olup oturulması mümkün hiçbir yeri yok gibidir. Dehna’nın güneyinde güney sahilleri boyunca Hadramut ve Şahr/Şihr ülkeleri, doğu tarafında da Umman ülkesi bulunuyor. Umman, İran Denizi [Basra Körfezi] ile Umman Denizi arasında geniş bir yarımada şeklinde olup yüksek yerleriyle sahilleri hayli güzeldir. Necit’in doğu tarafında Nüfud ismiyle bir çöl vardır ki bunun da ortasında, yani İran Denizi’nin batı sahillerinde El-Hasa ve Bahreyn ülkeleri bulunur.

      Bu şekilde Arap Yarımadası’nın üçte ikisi düzgün veya imar edilmesi mümkün oturulmaya elverişli olup yalnız üçte biri oturmaya elverişli olmayan çöl hâlindedir. Filistin ile Babülmendep (Kızıldeniz’le Aden Körfezini birleştiren boğaz) arasında 20 kadar yerde yanardağ eserleri görülüp bunlardan yalnız Hayber yakınında olanı peygamberin hicretinden 600 sene evvel alev püskürtmüş ve rivayete göre Hazreti Faruk’un hilafeti zamanında da bir aralık alevler çıkarmıştır.

      Arap Yarımadası’nın kendine has özelliklerinden biri, nehirlerin azlığı olup bu geniş ülkede ırmak denilebilecek hiçbir nehir yoktur. Serat dağlarından Hicaz ülkesinde akan sular pek az olup, Asir ve Yemen’de daha fazla ise de mesafenin azlığı sebebiyle, bunlar çaylar hâlinde kaldıktan başka, genelde Tihâme kumlarında kuruyup yalnız yağmur mevsimlerinde Kızıldeniz’e ulaşabilirler. Bunların başlıcaları Mekke ve Taif yakınlarında akan ‘Vadi-yi Behre’, ‘Vadiyü’ş-Şece’ ile Kunfüze yakınındaki ‘Vadi-yü Kenune’, Asir’deki ‘Vadiyü’l-Aşr’ ve Yemen’deki ‘Vadiyü’s-Sehm’dir. Serat dağlarının ve hususiyle Asir ve Yemen ülkelerindeki güney kısmının doğu eteklerinden de birtakım nehirler akar. Bunlar, dağların arasında akdıkça büyüdüklerinden mesafeleri daha uzun ise de iç taraftaki çöllere ulaşınca yalnız yağmur mevsimlerinde sel hâlinde bir dereceye kadar uzanıp başka mevsimlerde kururlar. Yalnız Taizz taraflarından doğan ‘Vadi-yü Kebir’ Aden Koyu’na, San’a civarlarından doğan ‘Vadi-yü Şârid’ ile ‘Vadi-yü Zemmar’ Hadramut’a inip çoğunlukla Aden Körfezi’ne ulaşırlar. Dehna ve Necid çöllerinde kuruyan nehirlerin en büyüğü Asir’den doğup kuzeydoğuya doğru akan ‘Vadi-yü Bişe’dir. Arap Yarımadası’nın diğer taraflarında anılmaya değer hiçbir nehir olmayıp ancak bu geniş ülke ‘vadi’ denilen ve bazıları pek uzun olan birtakım kuru derelerle yarılmıştır. Bunlar âdeta nehir yatağı şeklinde olup yağmur mevsimlerinde bazen içlerinden hayli büyük ve hızlı seller akar. Bunların en büyüğü Asir tarafından başlayıp yarımadanın büyük bir kısmını yararak Fırat’a ulaşan ‘Vadiyyü’r-Ramim’dir ki bunun selinin Fırat’a kadar ulaştığı olur.

      d. Sahilleri ve Adaları: Arap Yarımadası’nın sahilleri 3700 kilometre uzunluğunda olup Kızıldeniz’de kayalık mercan ve diğer nebati hayvanların taşlaşmasından teşekkül etmiş şa’b (ve galat olarak şâb) denilen birtakım kayalarla ve küçük adalarla kesilmiş olduğundan büyük gemilerin yaklaşması hayli zordur. Aden Körfezi’yle Hint Okyanusu ve Umman Körfezi’ndeki sahilleri de yüksek ve sarp olduğundan yine gemilerin yanaşmasına elverişli değildir. İran Denizi’ndeki (Basra Körfezi’ndeki) sahilleri bunların aksine alçaktır. Kızıldeniz’de Süveyş ve Akabe körfezlerinden başka körfezi ve büyük koyu olmayıp bununla beraber Yenbu (Cidde, Kunfüze, Hudeyde ve Muha gibi ticari bakımdan hareketli iskeleleri vardır.) güney sahillerinde birkaç koy varsa da Aden Koyu’ndan başkası açık olup bu sahillerin başlıca İskelesi Aden ve ikinci derecede Maskat’tır. Basra Körfezi’ndeki sahilleri ise daha girintili çıkıntılı olup birkaç körfezi vardır ki bunların başlıcaları Bahreyn ve Kuveyt körfezleridir. Arap Yarımadası’na ait etrafında birçok ada varsa da hiçbiri önem verilecek derecede büyük olmayıp Kızıldeniz’dekilerin en büyüğü Akabe Körfezi’nin girişindeki Tiran, Yemen kıyısının karşısındaki Farasan/ Fürsan ve Kamaran/Kümran, Babülmendep Boğazı’nın girişindeki Beryem yahut Meyûm/Meyvem adalarıdır. Güney sahilinde yalnız Huriyan Muriyan takımadaları ile Mosira/Musra Adası bulunuyor. Basra Körfezi’nde çok küçük adalar bulunup en büyükleri Bahreyn Adası’dır. Bunlar inci avı ile meşhurdurlar.

      e. İklim ve Havası: Arap Yarımadası’nın, konumu gereği, genel olarak havası sıcak ise de arazinin yüksekliği bazı taraflarında bu sıcaklığı oldukça değiştiriyor. Bu geniş kıtanın havaca en güzel yerleri Yemen’in iç taraflarıyla Necid ülkesi ve en fena yerleri de Tihâme ile iç taraflarda Dehna ve diğer çölleridir.

      Yemen’in yüksek yerlerinde yağmurlar haziranda başlayıp eylül sonlarına kadar devam eder; sıcaklık ölçüsü yazın 29 dereceyi aşmayıp kışın ise genellikle sular donar ve kar da yağar. Bazen nisan ayında da yağmur yağıp bütün mahsullere çok fayda verir. Umman tarafında yağmur mevsimi eylülden şubata kadar sürer.

      Bununla beraber gerek Yemen’de ve gerek Umman’da bazı seneler hemen hiç yağmur yağmayıp kıtlık ve pahalılık ortaya çıkar ve çok defa ülkenin salgın hastalıklara yenilmesi de bu afetle birleşmiş olur. Tihâme’de genellikle asla yağmur yağmayıp sıcaklık 37 dereceden aşağıya düşmez. Bununla beraber yüksek yerlerde hava kuru ve Tihâme’de ise rutubetlidir. Necid’in dahi yüksekliği sebebiyle havası ılıman ve kuru olup gayetle sağlamdır. Asla yağmur görmeyen çöllerde ise hararet derecesi gece vakti bile 38’den aşağı inmeyip öğle vakti 43’ten yüksek olur. Hicaz’da Yemen kadar yağmur yağmıyorsa da havası ılımanca olup özellikle Taif tarafında ve Medine-i Münevvere’de kışın kar yağdığı da olur. Hicaz’ın Tihâme’si de Yemen’inki kadar sıcak değildir. Geniş çöllerin içinden geçen rüzgâr Arap Yarımadası’nda gayet sıcak ve boğucu olup ‘Sam’ ve ‘Semum’ ismiyle bilinir. Bu rüzgâr Yemen’e doğudan, Umman’a batıdan, Bağdat’a güneyden, velhasıl çöl tarafından gelen yağmurların vücuda getirmiş olduğu yeşilliği kurutarak ortalığı çöle çevirir.

      f. Mahsulleri, Hayvanları ve Servet Kaynakları: Arap Yarımadası sanıldığı kadar mahsulsüz olmayıp birinci derecede Yemen’de ve ikinci derecede dahi Umman ile Hicaz ve Necid’de çok çeşitli ve kıymetli mahsulleri vardır. Hurma, Arap Yarımadası’nın genel ve en birinci mahsulü olup bu mübarek meyvenin pek çok türü yetişir ve çöllerde deve sütü ile beraber Arapların biricik geçim kaynağıdır. Buğday, arpa, devre denen bir tür darı, susam, mercimek, bakla, fasulye, mısır buğdayı ve diğer hububat da Arap Yarımadası’nın pek çok tarafında yetiştiği gibi pek çok yerde tütün de bol bol yetişir. Yemen’de kahvenin en âlâ cinsi yetiştiği gibi, çivit, pamuk, sarı ve kırmızı boyamaya mahsus, bazı bitkiler de yetişir. Tıpta kullanılan sinameki, vaktaihindi ve demirhindi gibi bazı nebatlar ile ‘kat’ denilen ve çiğnenmesi haşiş [esrar] gibi bir tesiri meydana getiren bir tür küçük ağaç ile Arap zamkını veren ağaçlar ve bazı baharat, Arap Yarımadası’nın pek çok bölgesinde bulunur. Umman tarafında fazla miktarda pamuk yetiştirilir. Hicaz’ın kınası meşhurdur. Şekerkamışı da Arap Yarımadası’nın temel mahsulleri arasındadır.

      Meyvelere gelince: Hurmadan başka nar, ayva, incir, badem, şeftali, zerdali, ceviz, karadut, elma, armut, erik, muz, hünnap, portakal, limon, turunç, mandalina ve diğer meyvelerin birçok türü, yerin hâline ve özelliğine göre, Arap Yarımadası’nın çoğu tarafında yetişir. Bağlar da çok olup pek lezzetli üzüm olur ve Yemen’de çok kaliteli şarap yapılır. Kavun ve karpuz da bahçelerde yetiştirilip pek büyük olur.

      Sebzeyle ilgili olarak da hindiba, enginar, bamya, mülhiye, kereviz, pazı, havuç, domates, patlıcan, pırasa, lahana, kabak, karnıbahar, turp, soğan, sarımsak vs. yetiştirilir. Yemen’de ziraat pek iyi işlenip halk fevkalade çalışkandır. Yağmur mevsimlerinde suyu depolayıp kuraklık zamanlarında kullanmak için ‘berke’ dedikleri