bu mecliste de Urfa ile ilgili konularda önemli refleksler göstermiş, özellikle Halep – Urfa sınırının ve vilayet teşkilatının değiştirilmesi ve Rakka Sancağı’nın bir bölümünün Urfa’dan alınarak Zor’a bağlanması gibi konuları içeren kanun tekliflerinde ciddi tartışmalara girmiştir. Bununla birlikte; sivil ve askerî mahkemelerin yetki ihtilafı, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’nin Kurulması ve Bütçe Kanunu gibi mecliste gündeme getirilen birçok önemli konuda söz söylemiş ve takrirler vermiştir.65 Çalışmamızın ikinci bölümünde yer alan “Osmanlı Mebusan Meclisi” isimli başlığın altında, Safvet Yetkin’in Osmanlı Mebusan Meclisinde görev yaptığı üç dönemdeki tüm faaliyetleri detaylıca tanıtılacaktır.
Osmanlı Mebusan Meclisinde milletvekilliği görevini yürütürken görev süresinin dolması veya meclisin kapatılması sebebiyle değil, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi zamanında Meclis-i Meşâyih reisi olarak atanmasının ardından, 3 Ağustos 1918 tarihinde milletvekilliği görevinden istifa etmiştir. Safvet Yetkin, Meclis-i Meşâyihin mührünü taşıyan hâl tercümesinde kendisini ve hayatını şu şekilde anlatmıştır:
İsmim: Mustafa, Mahlasım: Safvet, Şöhretim: Şeyh Safvet, Lakabım: Şeyhzadedir. Mahlasım ve şöhretimle yad olunurum. Pederim tarafından Ebubekir ed-Sıddık oğlu Abdurrahman hazretlerinin temiz sülalesine mensubum. Babam âlim ve şeyhlerdendir. İsmi: Abdülkadir, Mahlası Kemaleddin, Şöhreti: Şeyh Abdülkadir, Lakabı: Şeyhzadedir. Şöhreti ile yad olunur. Doğup büyüdüğü yer Musul Vilayeti dâhilinde Erbil kasabasıdır. İkinci vatanı ve ikamet yeri Urfa şehri idi. Urfa’da Halvetî Dergâhı’nda şeyh iken 7 Ramazan 1315 tarihinde vefat etmiştir. Her ikimiz de mezhep olarak Hanefî ve Osmanlı Devleti uyrukluyuz. Doğumum: Urfa’da 24 Receb 1283/20 Teşrinisani 1282 tarihidir.
Yaklaşık olarak Safer 1293 yılında eğitim için Mısır’ın Kahire şehrine gittim. Dört sene kadar Ezher Medresesinde başlangıç ilimlerini gördüm. 1296 senesinde Urfa’ya dönerek Urfa eski müftüsü olan el-Hac Abdüllatif Efendi’nin eğitim halkasına yedi yıl devam ettim. Teknik ve yüksek bilimlere ait eserleri tamamlayarak 20 Receb 1304 tarihinde umum ilmî icazetname almaya muvaffak oldum. Doğu dillerinden Arapça, Farsça ve Osmanlıca dillerini konuşur ve yazarım. Tasavvuf ilimlerinden ve güzel İslami ahlakın yaygınlaştırılmasına hizmet ederek Tasavvuf adında haftada bir defa olarak 1327 yılında İstanbul’da yayımlanmış bir eserim vardır. Sekiz ay devam etmiştir. Matbu nüshalarından yalnız 4 Ağustos 1327 tarihli 22 adedi elde mevcut bulunduğundan işbu belgeye iliştirilmiştir.
19 Ağustos 1318 tarihinden itibaren mülga Urfa İdadi Mülki Mektebi Arapça ve Ahlak 66 dersleri muallimliğine aylık 200 kuruş maaşla atandım. Devlet hizmetine girişim anılan tarihte başlar. 1319 yılında Maarif Bakanlığına tercüme-i hâl belgem verilmiş ise de tescilden önce kaybolduğu gerçekleşen resmî müracaattan sonra anlaşılmıştır. 24 Teşrinievvel 1324 tarihinde anılan muallimlik görevinden istifa ettim. Mezuliyet ve emekliliğe dair aidat tamamen ödenmiş ve herhangi bir hizmet ilişiğim kalmamıştır. 1 Mart 1324 tarihinden itibaren seçim yöntemiyle Urfa Bidayet Mahkemesi üyeliğine atandım. 25 Teşrinievvel 1324 tarihinde bu görevden istifa ettim. Anılan mahkemece herhangi bir ilişiğim yoktur. Mebusların birinci dönem seçimlerinde 22 Teşrinisani 1324 tarihinde seçildim. Meclis-i Mebusanın feshi üzerine 5 Kânunusani 1327 tarihinde ayrıldım. Bu süre zarfında 14.887 kuruş mebusluk tahsisatı aldım. İkinci seçim döneminde 30 Mart 1328 tarihinde tekrar anılan Urfa Sancağı Mebusluğuna seçildim. 13 Temmuz 1328 tarihinde Mebusan Meclisinin feshedilmesiyle ayrıldım. Bu süre zarfında 20 bin kuruş tahsisat aldım. Üçüncü seçim döneminde 22 Şubat 1329 tarihinde aynı sancağın mebusluğuna seçilerek 21 Temmuz 1334 tarihinde Meclis-i Meşâyih Başkanlığına atandım. Anılan başkanlığı kabul etmemle mebusluktan ayrıldım. Üçüncü seçim sürecinde dahi 195 bin kuruşluk mebusluk tahsisatı aldım. Anılan görevlerden başka daimî, geçici, asaleten, vekaleten, maaşlı, maaşsız şekilde herhangi bir memuriyetim yoktur. Urfa’da muvaffak olduğum ilmî tedrisata mükâfat olarak Ruûs-ı hümayunla taltif olundum. Rütbemin 22 Muharrem 1325 tarihinde İzmir Mücerret Payesi’ne dönüştürülmesiyle sevindirildim.
Gerek yerine getirdiğim memurluklardan ve gerek memurluk görevine ilişkin olmayan durumlardan dolayı hamd olsun muhakeme altına alınmamı gerektiren her türlü kötü şaibeden uzak ve beriyim. Rabbani mukaddes muvaffakiyetlerle inşallah yaşadığım sürece bu iffet ve ismetin devam ve bekası bendenizin en önemli emelidir. Başarı Allah’tandır.
2 Cemaziyelahir 1335 ve 5 Mart 1335. İmza Meclis-i Meşayih Başkanı
İşbu Tercüme-i Hâl Varakası, Meclis Reisi Şeyh Safvet Efendi hazretleri tarafından tanzim ve el yazısıyla yazıldığı tasdik olunur. 67
Yetkin’in yaklaşık bir sene boyunca başkanlığını yaptığı Meclis-i Meşâyih, Osmanlı Devleti’nin idari ve sosyal alanlarda, devlet yapısında birçok yeniliğin yapıldığı bir dönemde kurulmuştur. Kurumun kuruluşundaki temel amaçlar ise tekke ve zaviyeleri idare etmek, boşalan postnişinlik görevine ehil kişileri seçerek atamak ve dergâhlarda uygunsuz davranışları engelleyerek dine ve tarikat gereklerine uygun faaliyetler yapılmasını sağlamak şeklinde sıralanabilir.68 Safvet Yetkin, 9 Mart 1919 tarihinde Damat Ferit Paşa Hükûmeti Dönemi’nde Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi tarafından Meclis-i Meşâyih Reisliği görevinden alınmıştır.69
Meclis-i Meşâyihteki görevinin sona ermesinden sekiz ay sonra 12 Kasım 1919 tarihlerinde Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisine başkan olarak atanmıştır. Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisi, Osmanlı Devleti’nin dinî bürokrasinin 19. yüzyıldan itibaren temel üst çatı kurumu olan Bâb-ı Meşihata bağlıdır. Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyıldaki bürokratik yapılanma çerçevesinde Şeyhülislamlık dairesi olarak ifade edilebilecek meşihat yapısı altında işlev gören çeşitli alt meclis ve kuruluşlardan biridir. İslam özelinde, dinî yayıncılığı denetleme, kontrol, onay, yasak ve sansürleme görevlerine haiz olan bu kurum; başta Maarif ve Dâhiliye Nezaretleri olmak üzere Osmanlı Devleti’nin diğer ilgili idari ve hukuki bürokratik yapı ve organizasyonlarıyla irtibatlı olarak faaliyet yürütmüştür. Osmanlı Devleti’nde dinî kitaplara yönelik bürokratik kurumsallaşma ve modern devletin kapsayıcı ve merkezi yasal ve akılcı bir şekilde bürokratikleşmesi çerçevesinde ele alınmalıdır.70
Safvet Yetkin bu görevinden 20 Eylül 1920 tarihinde ayrılmışsa da aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin son şeyhülislamı olan Mehmed Nuri Medeni Efendi döneminde, 5-27 Ekim 1920 tarihleri arasında görevine geri çağrılmıştır. Görevi esnasında, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye Başkanı İzmirli İsmail Hakkı ile giriştikleri “hadislerin sıhhati ile ilgili” tartışma, iki kurumun birbiriyle tartışmasına dönüşmüş ve bu hususta pek çok eser yazılmıştır. Tartışmanın detayı ve Yetkin’in yazdığı cevapların içeriği ile ilgili bilgilere ise çalışmamızın üçüncü bölümünde yer alan Safvet Yetkin’in İlmi Kişiliği kısmında detaylıca yer verilecektir.
Safvet Yetkin, başkanlığı sırasında bazı eserler neşretmiştir. Bu eserler; 1920 senesinde yayımlanan “el-İstizah” ile “el-Cerh ve’t-Ta’dîl ‘âlâ’l-Îzâh ve’t-Tafsîl” isimli makaleler ile 1922 senesinde basılan, Ulûm-u Şer’iyye ve Asrî Müceddidlerimiz ile Yeni Zihniyetler ve Bir Müceddid-i Mechûl isimli kitaplardır.
Tetkik-i Mesâhif-i Şerife ve Müellefat-ı Şer’iyye Meclisindeki başkanlığının ardından 23 Temmuz 1922’de, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye