Çulpan Zaripova Çetin

Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri


Скачать книгу

ve kaymaktan yağ yapmak için kullanılan yayıktan ve batman denilen ve bal koymak için kullanılan yüksek ve dar kova anılır:

      “Üzeri sofra örtüsüyle örtülü göbéler, batmannar konulan, onları kucağına alan iki çocuğun bulunduğu ve bir kadının oturduğu büyük at arabası bizim yerin ortasında durdu. Önce kızlar, gelinler, onların peşinden biz, orakları kenara atıp yer ortasındaki söğütlerle çevrili göl boyunca şu arabaya doğru koştuk.”74

      1.2 Tatar Xatını Niler Kürmi

      (Tatar Kadını Neler Görmez) Adlı Eser Örneğinde

      XX. yy. başı Tatar edebiyatında aile, okul medrese sorunları ile beraber güncel ve merkezî konuların bir tanesi de kadınların toplum ve aile içindeki hakları oldu. Despotizme dayanan örf âdetlerin hukuksuz kurbanı olan kadınların kaderi, demokratik ruha sahip olan Tatar ediplerini en çok endişelendiren konulardan oldu. Tatar edebiyatı uzmanı, çağdaş bilim adamı Ferit Beşirov’un da belirttiği gibi, bir taraftan onlar bu meseleyi ayrı bir şahsın kaderi örneğinde izlemeyi amaç edindiler, diğer taraftan da mevcut içeriği daha geniş planda, Tatar milletinin bugünkü vaziyeti ve geleceği ile bağlı açma niyetinde idiler.75

      A. İbrahimov da 1908 yılında Ural’da Miass fabrikasında çalıştığı dönemde yazdığı Tatar Xatını Niler Kürmi (Tatar Kadını Neler Görmez) adlı eserinde Tatar köyünün zor, karmaşık hayatını, daha fazlası Tatar kadınlarının trajedisini Gülbanu adlı Tatar kadınının feci kaderi misalinde anlatır. Eserin bu yılda yazılan ilk sürümünde Tatar kadınının sosyal ezikliğe ve aile içindeki hukuksuzluğa olan protestosu çok değişik şekilde tasvir edilir: Gülbanu, eziyet gördüğü kocasının evinden erkek kıyafeti giyerek kaçar. Fakat bu eserin daha sonra yazdığı ikinci sürümünde A. İbrahimov Gülbanu karakterini gerçek hayat şartlarında gösterir. Eserde Tatar kadınının kaderi artık sadece Gülbanu karakterinin hayatı örneğinde değil, o dönemde onun gibi feci kaderi paylaşan başka birçok kadının -eşine yedinci eş olup gelen ve hayatınca ondan korkarak yaşayan annesi Fethiye Nine, ihtiyar Nuri’nin merhametsiz davrandığı önceki altı tane bahtsız eşi, çocuğu olmadığı için üzerine kuma getirilen ve artık kendi evinde hizmetçi vazifesinde kalan Gülbanu’nun güzel yengesi Meftuha, kızken eniştesi tarafından aldatılan ve çocuğunu aldırtmak zorunda kalan görümcesi Hayırnisa, kantun ihtiyar Şibay’a kim bilir kaçıncı eş olup gelen ve kötü huyundan dolayı kocasından sürekli dayak yiyen kaynanası Sabira, kendisi ve onun eziyetine dayanamayan kumaları- hayat hikâyeleri örneğinde de anlatılır. Eserde hangi kadının hayatına bakılırsa, hepsi kendi başına ayrı bir dram, ayrı bir trajedidir.

      Öykünün ikinci sürümünde Ekim Devrimi öncesi Tatar köyünün hayatı, sosyal yapısı, halkın günlük hayatı, gelenekleri daha dolu ve daha bol boyalarla tasvir edilmiştir. Tatar bilim adamı M. Xesenov’un da dediği gibi, öykünün yeni sürümünde Tatar kadının kaderi artık aile içi ilişkilerin karakteri, Müslüman kadının toplumdaki durumu, İslam dini, şeriat kanunları gibi faktörlerle belirlenmektedir.76

      Babası tarafından hiç tanımadığı ama varlıklı bir aile mensubu olan komşu köyün genciyle evlendirilen Gülbanu, kaynanasının eziyetlerine, kaynanasının kocasını kışkırtmalarına, kocası tarafından dövülmeye, yani kaynanası ve eşi tarafından gördüğü zulme ve evlât acısına dayanamayıp kendisini nehre atmasında çok derin felsefi anlam var: Yazar, toplumda köklü değişimler olmadığı sürece Tatar kadının özgür olmasının imkânsız olduğunu gösterir. Bu yüzden Tatar Xatını Niler Kürmi (Tatar Kadının Neler Görmez) adlı öykünün kıymeti sadece Tatar edebiyatı ile sınırlı kalmadı. Bu konu, Sovyetler bünyesinde olan bütün Türk boyları için ortak ve güncel bir konu idi ve onu kaleme almayan Orta Asya, Kazakistan ve Kafkasya halklarından olan neredeyse tek bir yazar kalmadı.

      Öykü, köydeki sosyal farklılığı, eski Tatar aile yapısını, Tatar Türklerinin aile içi –ayrıca düğün geleneğinin bütün safhalarını- ve mevsimlerle ilgili geleneklerini, yüzyıllarca süregelen örf âdetleri, aile içi ve akraba ilişkilerini, Tatarların hayat tarzını, hukuki ve dinî haklarını ve yeme-içme, giyim-kuşam gibi kültürel değerlerini, yani bir halkın soyut ve somut mirasını detaylı bir şekilde ortaya koyan eşi benzeri olmayan bir eserdir.

      Eserin adından da görüldüğü gibi A. İbrahimov her şeyden önce Zölhebire, Satılgan Kız Beyété (Satılan Kız Beyti), Bexétséz Kilén (Bahtsız Gelin), Dertli Bibigayşe vb. Tatar halk türkülerinde ve beyitlerde asırlarca anlatılıp gelen Tatar kadınlarının çetrefilli, çoğu zaman feci hayatını kaleme alır. Bütün Türk boylarında olduğu gibi Tatar Türklerinde de kızların kayınbaba evindeki hayatı genelde zorluk, mutsuzluk ve sıkıntı içinde geçer ve bazen de feci bir şekilde sona ererdi.

      A. İbrahimov, Tatar Xatını Niler Kürmi (Tatar Kadını Neler Görmez) adlı eserinde Tatar Türklerinin evlenme, doğum ve cenaze merasimleri gibi aile içi geleneklerine tek tek değinmiş durumdadır. Özellikle de yazar, düğün geleneğini bütün safhalarıyla adım adım tasvir eder. Daha fazlası, bir aile içinde yer alan karı-koca, baba-oğul, gelin-kaynana, enişte-baldız, dünürler arası ilişkiler ve kuma getirme, mal paylaşımı, büyük oğulların baba evinden kendi evlerine çıkması gibi örf-âdetler, medresede eğitim görme, para kazanmak için gurbete gitme, Çar ordusunda askerlik yapma, din ve mahkeme yoluyla hakkını arama gibi sosyal sorunlar, köylü bir insanın hayat tarzı, toprak kiralama, yevmiyelik çalışma, ırgatlık, bunlar hepsi yazar tarafından öyküde ustaca tasvir edilir.

      1.2.a. Gaile Hem Könküréş Yolaları

      (Aile İçi ve Mevsimlerle İlgili Gelenekler)

      Gaile Yolaları (Aile İçi Gelenekler.)

      A. İbrahimov’un mevcut eserinde aile içi geleneklerinin her üçü de –düğün, doğum, cenaze- yazar tarafından özenle tasvir edilir.

      Eser, aile içi geleneklerin içinde yer alan düğün merasimi ile başlar. Bu merasimin birçok safhası detaylı olarak kaleme alınmış durumdadır.

      Düğün geleneklerini ele almadan önce düğün merasimiyle doğrudan bağlantılı olan ve eserde yer alan kızı evlendirme yaşı, evlenecek erkekle ilgili ölçütler, Tatar toplumunda kız ile erkeğin evlenmeden önce bir araya gelip görüşmesi, kızın ahlak ve namusunun onu yetiştiren annesinden sorulması gibi birkaç detayla ilgili bilgi vermek doğru olur.

      Kızı Evlendirme Yaşı.

      Eskiden Tatar Türklerinde kız çocuğu en erken on altı yaşında evlendirilebilirdi. Yirmiye kadar evlenmeyen kız, genelde sazıgan (evde kalmış) sayılırdı. Öyküde Fethiye Nine, kızının tarafını tutmak, onu sevmediği birisiyle evlendirmemek için direnirken, eşine kızının henüz genç yaşta olduğunu hatırlatır:

      “Babası, biraz sabretsek mi ne? Kızımızın yaşı geçmemiş ya! Eylülde yeni on altısı bitti, on yedi yaşından gün aldı…” 77

      Tatar Türklerinde kızlar, bu konuda hukuk tarafından korunmaktaydı ve kız çocuğun daha erken evlendirilmesi kanunen yasaktı. Hikâyede nikâh kıyan bir mollanın bu konuda bir yanlış yaptığından dolayı işinden olduğu da anlatılır:

      “İzzet’in bir hatasıyla ilgili şikâyette bulundu: ‘Yaşı dolmayan kıza nikâh kıydı.’ diye dilekçe verdi. Araştırınca, gerçekten de nikâh kıyıldığı zaman kızın iki ayı dolmadığı ortaya çıktı. Bu yüzden imam görevinden alındı.” 78

      Evlenecek