Avelbek Koniratbayev

Kazak Folklorunun Tarihi


Скачать книгу

bulunmamaktadır. Öyleyse Kazak hfolklorunun bu iki türünün Leninist tarih anlayışı ışığında ele alınması gerekmektedir.

      Değinilmesi gereken bir husus ise halk destanlarında hükümdarlar tiplemesi her zaman olumsuz şekilde gösterilmektedir. Bu bir tesadüf mü yoksa? Aslında tesadüf olmaması lazım. Çünkü birçok kahraman karakter destanlara nasıl ve ne gibi durumlarda konu edilmiştir sorusu, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Onların güçlü ve güçsüz yönleri, o dönemdeki kesin tarihî olaylar doğrultusunda ölçülmelidir.

      1960’lı yıllarda Kazak halkbilimcileri bu sorun üzerine çalışmaya başlamışlardır. Kazak bilim adamları “Eski Dönem Edebiyat Eserleri” (1967) adlı eser yayımlamış ve bu çalışmada çok sayıda halk kültürü eserlerine yer vermişler. B. Kenjebayev, H. Süyinşäliyev, M. Mağavin, M. Joldasbekov birkaç bilimsel çalışmaya imza atmışlardır. Tarih uzmanları ise Kıpçak dönemini derinlemesine araştırmaya başlamışlardır. Ünlü dilbilimci Ğ. Musabayev eski Türk yazılarının yapısıyla ilgili “Kazak Yazıt Bilimi” adlı kapsamlı bir çalışmayı bilim dünyasına kazandırmıştır.

      Bu yıllarda Kazakistan, Altay ve Orta Asya halklarının folkloru ile ilgili araştırma çalışmalarının eski dönemlerden başlatılması gerektiğine yönelik bilimsel anlayış kalıplaşmaya başlamıştı. Bunu ilk olarak A. Marğulan, sonra Özbek bilim adamı H. Zarifov dile getirmişti. Son zamanlarda tarih, arkeoloji, dil, folklou ve Türkoloji alanlarında bu doğrultuda kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Kadim kültürümüzün araştırılmasına ışık tutan yolun biri eski göçebe boyların tarihî; ikincisi eski yazılar, üçüncüsü ise arkeolojik materyallerdir. Bundan dolayı bu çalışmaya farklı alan uzmanlarının katılmaları şarttır. Bunlara edebiyat, etnografya, coğrafya, müzik, antropoloji, onomastik ve toponomi alanlarındaki bilim adamlarını da ekleyebiliriz.

      VIII-XI. yüzyıllardaki yazıtlar tarihi üzerine araştırma yapılacaksa, Doğu Rönesansı sorununa da mutlaka değinilmelidir. Eski dönemlerde Kazakistan topraklarında yaşayan Sakalar, Massagetler, Hunlar, Juan Juanlar (Cücenler), Göktürkler ve Karahanlılar devri, IX-X. yüzyıllardaki Oğuz-Kıpçak uygarlıkları ve Altın Ordu’nun çöküş olayı birçok bilimsel sorunun araştırılmasına ışık tutar. O dönemlerdeki inanç, gelenek-görenek ve örf-âdet izlerine Kazak mitolojik masal ve destanlarında rastlanmaktadır. Orhun Yazıtları, “Oğuzname”, “Dede Korkut” “Kutadgu Bilig”, “Divan-ı Lügati’t Türk” ve Doğu, Çin, Yunan dillerindeki soyağacı ve vakayiname eserlerinde geçen bilgiler de yeterli derecede araştırılıp incelenmemiştir. Orhun Yazıtları mı daha eski, yoksa sözlü edebiyat mı? Bunların arasındaki ilişkiler nelerdir? Bunlarda diğer dönemlere özgü konular var mı? Masal ve destan mitik olmaktan nasıl çıkmış; onlara tarih ve gerçek yaşam olayları hangi dönemden itibaren dâhil edilmeye başlamıştır? İşte, bunun gibi sorunlara kesin bir çözüm bulunursa, diğer bir sürü sorunun çözülmesine yol açılır.

      VIII. yüzyılda Türk Kağanlığı kendi alfabesini icat etmiş ve millî yazılı destanını ortaya koymuştur. Kaşgarlı Mahmut’un şiirlerine dikkâtle bakarsak, Orhun destanından başka şiirlerin de olduğunu görebiliriz. Bu şiirlerde Kültegin’in kahramanlıkları anlatılmıştır.

      Eski Türk Yazıtları’ndaki Mogilan, Kültegin, Tonyukuk ve Oğuz destanlarındaki Kazan Bey, Dede Korkut, Bamsı Beyrek, Muñlık Zarlık, Şanvar Han hepsi iyi nitelikli karakterlerdir. Çünkü Oğuz boylarında X. yüzyıla kadar feodalizm henüz yaygınlaşmamıştı.

      Eski Türk yazma eserlerini tüm Orta Asya, Altay ve Kazakistan boylarına ortak ve onların Doğu Rönesansı’nın ilk yapıtları olduğunu altını çizerek söylemeliyiz. Doğudaki Rönesans hareketlerinin öncüleri El Farabî, Birunî, Harezmî; XV. yüzyılda Uluğbek, Nevaî gibi isimlerdi. Bu iki dönem aralığında birçok ozan, şair ve ulemalar yaşamıştı. İslam’a karşı mücadelede “silkinme” yapan bu bilimsel gelişmelerin kültür tarihi için önemi çok büyüktür. Orta Asya’da ortak yazmaların ve ortak konuların çok olduğu söylüyorsak, folklor da sadece bir ülkenin çerçevesinde kalmamalıdır.

      Günümüzde Sovyet dönemi Kazak folkloru çalışmaları birçok başarılara imza atmış bulunmaktadır. Son yıllarda Kazak halkbilimciliği daha önce görülmemiş bir hızla gelişerek Türkolojiye ışık tutmuştur. Kazak SSC Bilimler Akademisi M. Avezov adındaki Edebiyat ve Sanat Enstitüsü kurulduğu günden itibaren sözlü edebiyat hazinelerini toplayıp, “Aytıs” (3 ciltlik), “Üş Ğasır Jırlaydı”, “Pernedegi Termeler” gibi derleme eserleri her yıl yayımlamaktadır. “Kazak Halkbilimciliği” (1972), “Kazak Halkbilimcilik Tarihi” (1988), “Halkbilimindeki Gerçekler” (1990) adlı bilimsel çalışmalar çok önemli eserlerdir. Bu listeye son yıllarda yayımlanan “Bes Ğasır Jırlaydı” (1985), “El Avzınan” (1985), “Kıssa-Dastandar” (1986), çok ciltli çalışmanın Kazak edebiyatı masalları, aytıs ve kahramanlık destanlarını içeren ilk ciltlerini,27 eski kültürel miraslarımız üzerine yapılan bilimsel ve çeviri28 çalışmalarını da eklersek, imza attığımız başarıların sayısı az sayılmaz.

      1976’da Almatı’da düzenlenen Sovyetler Birliği II. Türkoloji Konferansı’nda da çok önemli gelişmelere imza atılmıştır. Son yıllarda eski Türk boylarının dilleri üzerine Ä. Haydar ile M. Orazov’un29 birlikte; Ğ. Aydarov,30 S. İsayev31 ve K. Ömiräliyev32 gibi bilim adamlarının değerli çalışmaları yayımlandı. Kazak folklorunun kökeni ve tarihini eski Türk boylarının kültürü ve tarihine bağlı şekilde araştıran A. Marğulan,33 A. Koñıratbayev,34 H. Süyinşäliyev,35 R. Berdibayev,36 N. Kelimbetov,37 M. Joldasbekov38 ve A. Kıravbayevaların39 kapsamlı çalışmaları da yayımlandı. Bu çalışmaların tümü Kazak edebiyat tarihi araştırma çalışmalarına, Sovyet folkloruna ve Türkolojiye kazandırılan çok önemli çalışmalardır.

      Sovyet dönemi Kazak folkloruna büyük hizmetler veren eski kuşak mensuplarından M. Avezov, S. Seyfullin, S. Mukanov, A. Marğulan, M. Silçenko, B. Kenjebayev, A. Koñıratbayev, M. Ğabdullin, E. Ismayılov, K. Jumaliyev, N. S. Smirnov ve I. Düysenbayev gibi önemli bilginlerin yanı sıra H. Süyişäliyev, R. Berdibayev, N. Törekulov, N. Kelimbetov, O. Nurmağambetov, M. Joldasbekov, S. Sadırbayev, S. Kakabasov, E. Tursınov, A. Kıravbayeva, Ş. İbrayev vb. birçok genç bilim adamlarını zikretmek, boynumuzun borcudur.

      GELENEK-GÖRENEK ŞİİRLERİ

      Kazak folklorunda çocuğa bakma, çocuk edinme, kız çıkarma, ölüyü gömme, baksılık (kamlık, şamanlık) inançları ve dinî örf-âdetlerle ilgili ortaya çıkan çok sayıda şiir bulunmaktadır. Rus halk edebiyatında bu tür şiirlere “byıtovye pesni” (ya da “obryadovye pesni”) deniliyorsa da biz onlara “Gelenek-görenek şiirleri” demekteyiz. Bunların çoğunluğu anonim olup bugüne kadar halkın ağzında korunarak gelmiştir. Gelenek-görenek şiirlerinin bazılarında totemizm, mitoloji, Şamanizm ve dinî örf-adetlerin izlerine rastlanır.

      Halkın gelenek-göreneği, örf-âdeti ve çeşitli inançlarıyla ilgili ortaya çıkan temasız kısa (sujetsiz ölen) şiir türlerine “Gelenek-görenek şiirleri” denir. Bu şiirleri içerik ve konularına