Avelbek Koniratbayev

Kazak Folklorunun Tarihi


Скачать книгу

pirler, ataya tapma, çeşitli alkış-kargış (dua, beddua, uğursuzluk, kut, ölü ruhlar, canlı ruhlar), totemik ve mitolojik karakterler, cadı, dev, Şopan Ata, Jelayak (hızlı koşan), kurt, kara serçe, dev koç, papağan… bunların hepsi şamanlık şiiri temelinde ortaya çıkmıştır. Şamanizm, Kazak destanındaki inançların en başta gelenidir.

      Cin atası Börlibay

      Çağrılca geldin mi?

      Gel beri, cin peri,

      Çağırılınca gel beri

      Hızlıca buraya gel,

      Gel buraya Sarı kız,

      Dediklerin ilaç gibi Sarı kız,

      Ey nerede benim can ninem,

      Üç yüz altmış yıl yaşayan.

      Hey nerde benim can ninem.

      Çağrılınca gel çabuk.

      Bu şiir satırlarında ve Alpamıs’ın dilenci kılığında gelip Dombay kültüne tapmasında geleneksel bağlantılar bulunmaktadır.

      Hey, yiğit Dombay, yiğit Dombay,

      Çağrılınca gel, Dombay!

      Üzüntüsü ve kederi olanın

      Derdine derman bul, Dombay!

      Lâl kadının çocukları

      Hey haley, hey hay!

      Söylediği söz bu muymuş,

      Karnı tok mu gelmiştir?

      Hey haley, hey hay!

      Gelecek mi Alpamıs,

      Gelmeyecek mi Alpamıs,

      Çaresi çok ihtiyar.

      Gelecek mi karıları.

Jarapazan (Ramazan)

      Bir zamanlar dinî örf-âdetlere ilişkin ortaya çıkan bu şiirler sonradan herkes tarafından icra edilmeye başlamıştır. Farsçada “şaharbazan”, şehri gezen, hazırcevap, komik ozan anlamlarına gelmektedir. Bizde ise ev ev gezerek şarkı söyleyen anlamında kullanılmaktadır. “Tusına kelip turmız aktap kana, Aytamız jarapazan maktap kana” (Yanına geldik geze geze, Söyler jarapazan öve öve) satırlarına baktığımızda, jarapazanın bazen iki kişi tarafından da aynı anda söylendiğini görebiliriz.

      Jarapazan, halk şiiri üslubunda yazılmıştır. İçeriği ise methetme, bazen de şaka ve mizahlardan oluşur.

      Kap kaçak sesi geliyor

      Kurut mu getiriyor acaba?

      Ağzı yüzü yağa bulanmış

      Yoksa tereyağı mı getiriyor?

      Sarı tabağa koyup ver,

      Tereyağına bandırıp ver,

      Kız ile gönderme kendin ver,

      Kızın eli çabuktur,

      Bana ulaşmadan yiyip bitirmiş çoktan.

      Jarapazan dilek ve dua şeklinde de söylenir. Ahırında hayvan dolu olsun, kadınlar için ikiz koç yiğit doğur, onlar cesur kahraman olsun gibi iyi dilekler söylenir.

      Tap- tap basan tap basan,

      Yünleri toz tutan,

      Dört ayağını da denk basan,

      Buğra dolsun eviniz.

      Çatır çatır kişneyen,

      Kulunların atası

      Aygır dolsun eviniz.

      Rüzğara karşı yürüyen,

      Otladığı yeri tam takır eden,

      Kuzuların atası

      Koçlar dolsun evine.

      şiiri bunun bir örneğidir.

      Jarapazan şiirlerinde İslam’la ilgili örf-âdetler de çokça yer almaktadır. Şamanlık şiirlerinde “Tanrı” sözü çok kullanılırken, jarapazanda “Allah”, “Huda”, “Peygamber” sözleri daha çok kullanılmıştır. Jarapazan bazen otuz gün tutulan oruçla (Ramazan) da ilgili söylenilmektedir. Ramazan ayında büyükler jarapazan söyleyerek deve alırken, küçükler ise kadınlardan iftar için kurut, tereyağı, peynir istemişlerdir. Dindar kişiler jarapazan şiiriyle İslam’ı övmüşlerdir. Jarapazanın bu yönüne değinmeyeceğiz. Ancak jarapazan söyleyen önemli kişiler halkın yaşamına büyük önem vererek onlar için iyi dileklerde bulunmuşlardır. Bu, bizi ilgilendiren yönüdür. Hikâye ve övgülerle başlayan jarapazan şiiri dua ve teşekkür etme şeklinde bitirilir.

      Evin, evin, ev imiş,

      Evin güzelliği çit imiş.

      Sabaya46 güzellik veren kısrak imiş,

      Sandığı güzel kılan deve imiş.

      Süslü püslü boyamış, saray gibi evi var,

      Ceylan gibi koyunu var.

      Kara sakallı, geniş omuzlu,

      Kimin evi imiş acaba?

      Yüksek-yüksek dağlardan,

      Öküze binip biz geldik.

      Girsin devler kapıdan,

      Çıksın sıkıntı delikten.

      bu şiirin dili halk şiirinden ayrı değildir. İçinde benzetmeler, kelime ve ses tekrarları da bulunmaktadır. Jarapazan bazen şiir, bazen de kara ölen (nesir) ölçüsüyle söylenmiştir. Bu da halk şiirine özgü belirtilerdir.

Şeşendik (Hikmetli) Sözler

      Kazak folkloru içinde ortaya çıkıp, konuşma dilinde sıkça kullanılan atasözleri, bilmece ve tekerleme şeklinde söylenilen ibret dolu sözlere şeşendik (hikmetli) sözler denilir. Bu tür sözler yaratıcı ve mantıksal düşünceler sonucunda ortaya çıkmıştır. Ayrıca karmaşık bir yapıya sahiptir. Kelime grupları (deyimler) içinde yer alır. Buna “ağzıyla kuş tutmak, bir eli balda, bir eli yağda olmak” gibi deyimler ve diğer özdeyişleri de eklersek, bu sözlerin; dil ve düşüncenin çok ileri derecede geliştiğini gösteren ayrı bir alan olduğunu görebiliriz. Özdeyişlere ise hem yazı hem de sözlü dillerde rastlayabiliriz.

      Şeşendik sözler hukukî, öğütsel, felsefî ve hicivsel olarak ayrılır. Hicivsel şeşendik sözler, Doğu halklarında Nasreddin Hoca hikâyeleri olarak korunmuştur. Kazak halkı içinde ortaya çıkan şeşendik sözlerin doğası biraz farklıdır. Kazak halkında şeşendik sözlerin ilk örneklerine Asankayğı ve Jiyrenşe Şeşen’in söylediği sözlerde rastlanmaktadır. Asankayğı’nın sözleri düşünmeye yönelik ise, Jiyrenşe’nin sözleri daha çok güldürmeye yöneliktir. Şeşendik sözlerin üçüncü temsilci ise Ayazbi’dir. Bunların sözlerini bazıları nazım, bazıları da nesir şekillerinde muhafaza ederek geliştirmiştir. Şeşendik sözlerin kökeni masal, efsane ve destanlara dayanır. Ayazbi ya da Mensulu’nun bilmeceleri çok sanatsal ve derin anlam taşır. Şeşendik sözlerin tümünün biyler47 tarafından ortaya konulduğuna dair söylenilen fikirler gerçeği yansıtmamaktadır.

      Möñke, Kazıbek, Ayteke gibi biyler tarafından söylenen sözlerin olduğu bir gerçektir. Eskiden Kazak halkı, şeşenler için “Biy” demişlerdir. Bu kavram Dosbol Şeşen’in dönemine kadar kullanılmıştır. Şeşendik sözler arasında Tavke Han’ın “Jeti Jarğı”sı (Yedi Yargı; kanun maddeleri) hukuki özellik taşımaktadır. Buna örf-âdet kanunu denilmektedir. “Yedi Yargı”da yer alan kanunlar hariç şeşendik sözler biyler tarafından değil, halk arasından çıkan söz ustaları Asankayğı, Buhar, Dospambet gibi ozanlar tarafından ortaya konulmuştur.