Avelbek Koniratbayev

Kazak Folklorunun Tarihi


Скачать книгу

şekilde söylendiğini belirtmektedirler. Önemli olan sadece kanıtlamak değil, o sözlerin mantıksal düşünme sonucu ortaya çıkıp halkın yaşam tarzını içermesidir. Eski Yunan ve Roma’da ortaya çıkan söz söyleme sanatının kuralları artık eskimiştir. Ancak adalet ve dürüstlük üzerine söylenen sözlerin hepsi eskimiş sayılmaz. Halk bu sözlere değer vererek koruyup gelmiştir. Yazılı edebiyatı geç oluşan göçebe halklarda şeşendik sözler ayrı bir sanat, ekol ve didaktik haline gelmiştir. Şeşendik sözlerin başında atasözleri gelmektedir. Atasözlerinden alınacak ibret ve dersler hiçbir zaman değer kaybetmez. “Atalı sözge arsız toktamaydı” (Atalar sözüne ancak arsızlar kulak asmaz) sözü bunun bir kanıtıdır. Şeşendik sözler ve vecizeler folklorik bir önem taşımaktadır. “Söz bilmegen tilin körsetedi” (Söz söylemeyi bilmeyen ancak dilini gösterir) sözü şeşendik sanatı desteklemenin en güzel göstergesi olabilir.

      Bizim zamanımızdaki her genç şuurlu kişi de söz ustası (şeşen) olması gerekliydi. 19. yüzyıldaki benzersiz şahsiyetler, düşüncenin millî niteliği olmayan düşünceyi, onları halk boş konuşanlar deyip beğenmemiştir. “Engin düşünceli muhtaç olmaz”, “iyi söz yarım zenginlik”, “bozuk ağızdan çok söz çıkmaz” denilen atasözleri, sözünü düşünüp söyle, her sözün birçok örnek ve ders vermesidir. Bu şeşendik sözlerin terbiye ve didaktik anlamının zamanı geçmez.

      Şeşenler farklı gruptan, soydan çıkmıştır. Fakat bu sanatın kilidini grup veya soy çözmüyordu. Karamende gibi zaman karşıtlığını bilip adalet dağıtan, büyük ile küçük kişinin, kişi ile halkın arasında ittifakı ve beraberliği sağlayan kişi çözebilirdi. Köbey ile Espembet gibi yaramazların söylediklerini halk çabuk unutmuştur. Oysa halk onları koruyan ve düşünen şeşenlerin sözlerini uzun zaman unutmayıp onları akıllarında tutmuşlardır.

      Jänibek Han, Jiyrenşe’nin hanımı öldüğünde, kendisine bunu duyurmak için “Babası, annesi ve hanımı ölen nasıl olur?” diye soru sorar. Jiyrenşe bunu kolayca cevaplamıştır. Ancak “Hanım öldü, kamçının sapı kırıldı” demesi feodalizm geleneğini yansıtmaktadır.

      Şeşendik sözler bazen muamma şeklinde söylenir. “Yüksek dağın başına kar yağalı ne kadar oldu? Pınardan su akalı ne kadar oldu?” sorularına padişahın kırk veziri cevap veremeyince, sadece Ayazbi doğru cevap vermiş.

      Bazı şeşendik sözler hiciv şeklinde söylenir. 1890 yılında Sır bölgesinin ünlü şeşeni Dosbol doksan yaşında hasta olarak yatarken ziyaretine Kıpçakların üç yöneticisi Baysın (kör), Savdakul (küçük burunlu) ve Bayjan (kel) gelmişler. Gitmeden önce Baysın: “Hey, Dosbol ağam! Gençliğinizde Kazaklar arasında hikmetli sözler konusunda kimse sizinle aşık atamamıştı. Artık ölüm döşeğindesiniz; öbür dünyaya göçtüğünüzde ne diyeceksiniz?” demiş.

      Dosbol:

      – Hey, delikanlılar! Ölümlü dünyadayız sonuçta. Ancak ölmeyen kişiler de vardır. İyinin adı ölmez, mollanın (bilge) eseri ölmez. Öbür dünyaya gittiğimde söyleyecek sözüm yok. Eğer söyleyeceksem “eskiden cesur yiğitlerin başına konan devlet kuşu artık kara sineğe dönüştü. Sinek uçarak körün gözüne, küçük burunlunun burnuna, kelin başına kondu” diyeceğim, demiş.

      Şeşendik sözler davalarda çok kullanılmıştır. Sonradan ortaya çıkan biyler tartışmaların artmasına neden olmuş ve halk arasındaki anlaşmazlığı körüklemiştir. Çünkü biyler hep kendi boylarının lehine karar çıkarmaya çalışmışlardır. Her boy güzel (şeşendik) sözlerin hepsini kendi biylerine mal etmiştir. Ancak halk: “Tura biyde tuğan jok, tuğandı biyde iman jok” (Dürüst biyin akrabası olmaz, akrabası varsa o biyde iman olmaz) diyerek öyle biyleri sevmemiştir. Çokan, eski şeşenlerin kimse tarafından seçilmediğini; dürüst oldukları için halkın onlara “biy” dediklerini belirtmiştir. Dosbol, bir biy değildi; o hikmetli sözlerin ustasıydı.

      Kazak tarihinde şeşenlerin söz atışmalarına sık sık rastlanır. Koñırat Sapak adlı şeşen toplantıların birinde durmadan konuşarak kimseye konuşma fırsatı vermemiştir. Başka bir boyun şeşeni onu küçümseyerek: “Konuş, konuş, kulağı yok kesik kulaklı biy efendi, kuyruğu yok kesik kuyruklu biy efendi” demiş. Sapak şeşenin çocuğu yokmuş. O da cevap olarak: “Kulağım yoksa, belki ben bir kartalımdır; kuyruğum yoksa, belki ben bir küheylanımdır. Vermek isterse, Tanrı çocuk göndermez mi; Göndermek isterse, felaket göndermez mi?” demiş. Bu olaydan sonra öbür şeşenin on çocuğunun öldüğü ve Sapak şeşenin ise çocuklu olduğu rivayet edilmektedir.

      Bazı şeşendik sözler diyalektolojik kavramlar içerir. Padişahın biri kendi biylerine: “Bu dünyada ne ölmez?” diye sorunca, biyler “kara toprak, ay ve güneş” demişlerdir. Jiyrenşe şeşen ise:

      Akan suyun ölmesi,

      Ayazlı havada donmasıdır.

      Yüksek dağın ölmesi,

      Başını bulut kaplamasıdır.

      Ay ile güneşin ölmesi,

      Vakti gelince batmasıdır.

      Kara toprağın ölmesi,

      Kar altında kalmasıdır.

      Ecel, atılan bir oktur;

      Kimse ondan kurtulamaz.

      Çünkü Allah’ın emridir.

      Dünyada ne ölmez?

      İyinin adı ölmez,

      Bilgenin eseri ölmez.

      demiş.

      Şeşendik sözler halk arasında toprak, dul, bedel ödeme ve hayvanla ilgili davalarda da büyük rol oynamıştır. Şeşendik sözlere bazen hukuki önem taşıyan öğüt sözler de denilebilir. Kazak tarihinde hanlar, biyler ve örf-âdet kanunları vardı. Şeşendik sözlerde daha çok örf-âdet kanunları işlenmiştir. Kazak bir elçi Kalmukların hanının huzuruna gittiğinde:

      Sen bir demir, ben kömür;

      Eritmek için geldim.

      İki karaca yavrusunu

      Barıştırmaya geldim.

      Barışmak istemiyorsan,

      Çekişecek yeri göster.

      Sen bir kaplan, ben bir aslan,

      Çekişmek için geldim.

      demiş ve iki tarafı bu sözlerle barıştırmıştır.

      Şeşendik sözler bazen atasözleri şeklinde de olur.

      Bütün söz sanatların atası dildir,

      Sözleri ustaca kullanan yiğit,

      Kendisini davada belli eder,

      Paçaları sıvayıp, pehlivan yiğit eğlencede belli eder,

      Zırhlı elbisesini giyip,

      Saçaklı mızrağını eline alıp,

      Kahraman yiğit düşman karşısında belli eder,

      Sofrasını geniş açarak,

      Cömert yiğit kendisini belli eder,

      Düşmana karşı cesaret edemeyen arsızlar,

      Kendilerini evlerinde gösterirler.

      sözlerinde iyi ve kötü karakterler güzel bir şekilde ele alınmıştır.

Atasözü

      Halk ağzında, genellikle konuşma dilinde kullanılan inci sözlerin zengin ve anlamlı bir kolunu oluşturan unsurlar atasözleri, deyimler ve düşündüren sözlerdir. “Söz asılı- makal” (Söz incisi, atasözleridir.) diyor halk. Atasözü,